Karartamayacaklar!

12 Şubat 2022 Cumartesi

Kocaeli’nde belediyenin başına oturmuş birisi var. Adı Tahir Büyükakın. Büyük büyük konuşup büyükleniyor:

Yok, Saray’ın vizyonuyla memleket kalkınıyormuş. Yok, “2023’te yüz yılık hesaplaşma olacak”mış.

Nerede olduğunun, nasıl orada olduğunun ayrımında bile değil, o denli bilinç yoksunu.

Açıp İzmit’in tarihine baksa görecek ama gözleri kararmış, göremez.

İzmit, Temmuz 1920’de İngilizlerce işgal edilmiş. Sonra Yunanlara bırakılmış. Yunan işgali altında toplu öldürümler gerçekleştirilmiş, yüzlerce Türk öldürülmüş, kent yağmalanmış ve yakılmış!

Daha önce, Saray’daki AKP’linin eşi de buna benzer bir şeyler söylemiş, Türkiye’ye “Bağdat, Mekke, Medine modeli” önerip “90 yıllık enkazı kaldırdık” demişti...

Doğruyu kavrayamayan, değer bilmez kindarlıklara en güzel yanıt, onurlu geçmişin tarihsel sayfalarında yatar:

Zübeyde Hanım, Şişli’deki evin üst katında caddeye bakan odada hasta yatağında yatmakta, Mustafa Kemal de yer minderinde akşam yemeğini yemektedir. Bir ara yediği yemeği bırakır, “Anne” der, “Ben yarın Anadolu’ya gidiyorum. Hesapta ölmek, gidip gelmemek var. Bana hakkını helal et...” (Hikmet Özdemir, Savaşta ve Barışta Kemal Atatürk)

Bu ulus; yiğitliği, yurtseverliği, kurtuluşu kimliğinde somutlamış Atatürk’e hakkını gönülden, yürekten helal etmiştir.

Heykellerini de kurduğu Cumhuriyeti de yıkamayacaklar, yürüttüğü aydınlanma devrimini de karartamayacaklar.

Eninde sonunda hesap verecekler, hesap!

ÖZELLEŞTİRME YALANI

Bu ülkenin yurtsever birikimi, Turgut Özal ile başlayan “Devletin üzerindeki kamburları atıyoruz” yalanı ile birlikte tüm kamusal değer, işletme ve topraklarının yerel ve uluslararası sermayeye devredilmemesi için 40 yıldır doğrular üzerinden bıkmadan usanmadan çaba gösterdi. 

Bu kırk yıl boyunca iktidara gelen soldan sağa (ANAP, SHP, DYP, CHP, RP, DSP, MHP, AKP) tüm partiler ve onların liderleri “özelleştirme”yi piyasanın vazgeçilmez kutsallarından sayıp bu çabalara kulak asmamayı “devlet ciddiyeti”nden saydılar!

Örneğin, Cumhuriyetin ilk kamusal atılımlarından biri olan Karabük Demir Çelik Fabrikası, sözüm ona işçilere 1995’te 1 (bir) liradan satıldı. İşçiye satıldığı ileri sürülen işletme bugün tümüyle özel şirketlerin elindedir. Yönetiminde AKP’li eski Çalışma Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk da vardır.

Özelleştirmeye karşı çıkan birikimin gösterdiği üstün savaşımın uzunca bir bölümüne hem gazeteci hem de Prof. Dr. Mümtaz Soysal’ın öncülüğünde Prof. Dr. Korkut Boratav, Prof. Dr. Bilsay Kuruç, İlter Ertuğrul, Ayla Yılmaz gibi kamucu tutarlılığı savunanların katkıda bulunduğu Kamu İşletmeciliğini Geliştirme Merkezi Vakfı’nın (KİGEM) bir üyesi olarak yakından tanıklık ettik.

Gerek KİGEM gerek sendikalar gerekse TMMOB gibi duyarlı demokratik kitle örgütleri yüzlerce broşür, rapor, kitapçık, kitap, basın açıklaması ve eylemlerle yıllarca halkın çıkarları adına özelleştirmeye karşı çıktılar. 

Sonuç?

Sonuç, tıpkı eğitim ve ülke yönetimi gibi Isparta’nın da ortaçağ karanlığına itilmesidir. Özelleştirilmiş dağıtım şebekelerinin sahibi olan özel şirketlerin doyurulması için yapılan ve halkın, yurdun dört bir köşesinde isyan ettiği elektrik zamlarıdır.

Yapılması gereken nedir peki?

Kamucu, planlamacı, bağımsızlıkçı karma ekonomiye dönüştür.

Bugün siyasette bunun karşılığı var mıdır?

Meclis dışındaki birkaç sol parti dışında programlara ve söylemlere bakıldığında şu anda yoktur...

Sıkıntımız da oradadır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şamar örnekleri 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları