Kudretli Vasimiz Bizim O...

21 Ocak 2023 Cumartesi

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, yine vesayetten söz etti. Ona göre, geçmişte anayasayı yalnızca kendilerine göre okuyan ve yorumlayanlar ile Milli Güvenlik Kurulu ve Cumhurbaşkanlığı, seçilmiş hükümetin üzerinde bir vesayet makamıymış, milli irade adına yönetenlerin yönetme kabiliyetlerini kısıtlıyorlarmış...

Şükürler olsun; AKP geldi, bu durum düzeldi. İmam hatipli YSK başkanı döneminde mühürsüz oylarla rejim değişti ve ileri demokrasiye geçtik.

Saray’daki cumhurbaşkanının üstünde hiçbir vesayet yok artık. Milli irade adına kimseye danışmadan tek başına devleti yönetme kabiliyeti, kapasitesi ve de garabeti tümüyle onda.

Yasama da yürütme de yargı da devlet de o.

Vasimiz bizim o. Eşi benzeri olmayan, sözü kanun, hazinesi Karun, kutlu, kudretli hükümdarımız...

Hukukçular, 14 Mayıs’ta hükümdarın anayasa gereği yeniden cumhurbaşkanı seçilemeyeceğini söylüyorlar.

Bir de şu soruya yanıt aransa keşke: 

Muhalefetin de katkısıyla kişiye özel anayasa değişikliği ile başımıza geçip kişiye özel yetkilerle ülkeyi yönetenin, anayasaya aykırı olarak yeniden aday olmasını kim önleyecek, kim durduracak? Böyle bir demokratik düzenek var mı, kaldı mı?

Daha doğrusu, anayasa kaldı mı?

KENAN EVREN KAFASI

Kemal Kılıçdaroğlu’nun dediğini biliyorsunuz:

“Biz hangi yanlışları terk ettiysek, artık Saray tam odur. Statükocu, antireformcu, antiözgürlükçü Kenan Evren kafasına geldiler.”

Yani, CHP daha önce statükocu, antireformcu, antiözgürlükçü Evren kafasındaymış, Sayın Kılıçdaroğlu sayesinde bu yanlışı terk etmiş...

12 Eylül sürecini yaşamış biri olarak “CHP, Evren kafasında mıydı” diye düşünürken o günlere döndük.

12 Eylül’ün sonrasında, Anafartalar Caddesi’ndeki adliye koridorlarında mübaşirlerin her gün birkaç CHP milletvekilini, yargılandıkları duruşma salonlarına çağırdıklarına gazeteci olarak tanık olmuştum.

CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit, Zincirbozan’da sürgüne gönderilmiş, ardından faşist cuntanın siyasi yasaklarına uymadığı gerekçesiyle hapse atılmıştı. 

CHP milletvekilliği yapmış olan DİSK Başkanı Abdullah Baştürk, idam ile yargılanıyordu. CHP milletvekilleri Nedim Tarhan, Mustafa Gazalcı, İsmail Hakkı Öztorun, Kemal Anadol barış davasından tutuklanmıştı.

CHP’nin birçok il, ilçe yöneticileri, üyeleri soruşturuluyor, işkenceden geçiriliyorlardı. 

CHP kapatılmıştı.

Partinin Çevre Sokak’taki genel merkezine el konulmuştu. Bina, inadına Devlet Güvenlik Mahkemesi yapılmış, CHP’nin tarihsel belgeleri SEKA’ya gönderilerek kâğıt hamuru haline getirilmişti.

Bütün bu tanıklıklara, yaşanan acılara karşın CHP geçmişte nasıl “Kenan Evren kafası yanlışı” içindeymiş gibi gösteriliyor, aklım bir türlü almıyor...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şamar örnekleri 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları