Muhalefetin Aranan Adayı

19 Şubat 2022 Cumartesi

Muhalefet ittifakı aşağı yukarı uzlaştıkları konuları belirleyip anlaşmaya vardı. Sıra, Recep Tayyip Erdoğan’ın halife sultan olmasına göre uydurulmuş bugünkü eciş bücüş sistem gereği bir başkan adayı belirlemeye gelecek.

Adalet ve Demokrasi Haftası nedeniyle geçen ocak ayı sonunda Anadolu’nun çeşitli yöreleri ile Ankara’da katıldığımız toplantı ve görüşmelerde konu ister istemez Cumhurbaşkanlığı adaylığına gelip dayandı.

Yurttaşlardan edindiğimiz genel izlenim, muhalefet ittifakını oluşturan partilerin liderlerinin Cumhurbaşkanlığı’na aday olmamaları yönündeydi. Gerekçe olarak ileri sürülen çeşitli sakınca ve çekincelerin yanı sıra üzerinde önemle durulan tema, yanlış bir aday belirlemesi yapıldığında artık Türkiye’de bir daha seçimden bile söz edilemeyecek duruma düşülmesi tehlikesiydi. Bu seçim de yitirilirse demokrasinin tümüyle askıya alınacağı, AKP’li çeşitli sözcülerin dile getirdiği 1923 ile hesaplaşmanın gerçekleşeceği ve ülkenin tümüyle bir dinci diktaya yuvarlanacağı kaygısı yakıcı bir biçimde dile getiriliyordu.

Gazeteci olarak “Ne yapılmalı” sorusunu sormak zorundaydık. Yanıt çok belirgindi:

Kesin kazanacağı belli olan bir aday üzerinde birleşilmeli.

Kamuoyunda üzerinde birleşmek için çeşitli adaylar dillendiriliyordu. Bir soru daha sormak gerekiyordu:

“Kimdir o aday?”

Kamuoyu yoklamalarına bakılması, toplumun nabzının iyi ölçülmesi gibi kaçamak yanıtların dışında büyük çoğunluk Ekrem İmamoğlu’nun adaylığı üzerinde birleşiyordu.

Neden” sorusuna aldığımız karşılıklar şöyle özetlenebilir:

Tanınıyor, biliniyor. Belediyede başarılı bulunuyor. Güveniliyor da. Trabzonlu. Karadeniz’i arkasına almayan, seçim kazanamaz Türkiye’de. Doğulular da İmamoğlu’na karşı çıkmıyor. Tutucuları dışarıda tutarsak, dindarlar da sorun etmiyor. İYİ Parti ile de ittifaktaki diğer partilerle de arası iyi. Yalnızca İstanbul’a değil, birçok il ve ilçeye yardım elini uzatıyor, Anadolu ile bağını koparmıyor. Halkla iletişimi iyi. En önemlisi, Saray’ın diline derli toplu, uygun, altta kalmadan karşılık verebiliyor. Dahası Recep Tayyip Erdoğan ve çevresinin en çok İmamoğlu’nun adaylığından korktukları çok belli oluyor.

Demek istiyorlardı ki “İmamoğlu, içerideki kamuoyunu arkasına almış gözüküyor”.

Buna, son günlerde İmamoğlu’na uluslararası kamuoyundan gösterilen ilgiyi de eklemek gerek...

Geriye bir “İstanbul ne olacak” sorusu kalıyordu ki o soruya aldığımız karşılıklar şu noktada odaklaşıyordu:

Cumhurbaşkanlığı’nı alan, İstanbul’u yitirmez.” 

HANGİ MAYA?

Muhalefet ittifakının geçen hafta sonunda yaptığı toplantıda, arkadaşımız Mustafa Balbay’ın haberine bulduğu başlık ile söylersek “mayasının tutması”, Türkiye’nin geleceği açısından çok önemli bir gelişme hiç kuşkusuz.

Ülkenin meşruti monarşi bulamacından kurtarılarak çok partili demokratik parlamenter sisteme döndürülmesi, devlet yapısının, bürokrasinin, kurumların bu işleyişe uygun duruma getirilmesi, yargı bağımsızlığının sağlanması, hak ve hukukun yeniden işlerliğe kavuşturulması...

Muhalefet ittifakından tutması istenen maya bu.

Anayasanın değiştirilemez maddeleri kapsamında bizim anladığımız anlamda laik, demokratik, sosyal hukuk devletini yeniden rayına oturtmaya; piyasasever, bağımlı, cemaatçi saltanatı yıkıp Cumhuriyeti Cumhuriyet gibi Cumhuriyet yapmaya gelince...

Görünen o ki, muhalefet ittifakı, bileşenleri açısından böyle bir beklentiyi karşılamayacak.

En azından ekonomiden toplumsal yaşama değin ne yapacaklarını belirleyen bir program ya da uzlaşma metni ortaya koyamıyorlar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şamar örnekleri 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları