Tazecik, Halkçı Bir Siyasal İklim Gerekiyor

16 Nisan 2022 Cumartesi

Geçmişte yaşananlar gelecek için önemli bir bellek oluşturur. 

12 Eylül faşist cuntası sonrası gelişmeleri anımsayalım:

Sam Amca’nın şapkasından tavşan çıkaran Turgut Özal, aslında bugüne benzer bir başkancı sistemin özlemi içinde yanıp tutuşuyordu. O dönemin koşullarında özlemini yaşama geçiremedi. 

Özal’ın tek adamcılığından kurtulma, demokrasiyi onarma, yolsuzlukları ve talanı sona erdirme vaadiyle Süleyman Demirel’in DYP’si, Erdal İnönü’nün SHP’si önemli bir destek ve yüksek bir beklenti ile ortaklık kurup iktidara geçtiler.

Sonuç: Özal dönemi ile hiç hesaplaşılamadı. Demokrasi rayına oturtulamadı, neoliberal programdan ayrılınmadı. Demirel Cumhurbaşkanı oldu, Erdal İnönü Sivas’ta göz göre göre yakılan insanlarımızdan sonra siyaseti bıraktı.

Türkiye, Tansu Çiller ile Murat Karayalçın ikilisinin eline geçti. 5 Nisan 1994 kararları ile enflasyon uçuşa geçti. Ülkenin en değerli varlıklarının satışı ile birlikte işsizlik, yoksulluk doruk yaptı. 

Bu dönem Tansu Çiller-Necmettin Erbakan birlikteliğine vardı. Bugün Türkiye’yi yöneten kadroların yükselişi de işte o sürecin eseridir. 

Diyeceğimiz şu ki:

Elde halk yararına doğru dürüst bir program, seçenek oluşturacak ciddi bir ekonomik bakış, sağlam bir kadro ve ufuklu bir önderlik olmadan, yalnızca kimi kurtuluş söylemleri ile yaratılacak bir yalancı baharın sonu yine çok yıkıcı olacaktır.

Yurttaşı içi doldurulmamış, ham, işlenmemiş bir beklentiye saplayarak tekrar tekrar aynı süreçlerin, yıkımların, yanlışların, düş kırıklıklarının yaşanmasına yol açan bu kısır döngüden ülkenin sıyrılıp gerçek kurtuluşa doğru atılım yapacak bir siyasal iklime ve bakış açısına evrilmesi gerekiyor.

BİZ ÇÖZERİZ ONU...

Medreseleri yeniden kurumlaştıran Diyanet Akademisi Yasası ile ilgili daha önce bu köşede yazdıklarımızdan sonra okurlardan iletiler aldık.

Okurlarımız, partili milletvekillerinin TBMM alt komisyonunda anayasaya ve Öğrenim Birliği Yasası’na aykırı olduğuna ilişkin karşı oy yazısı yazmalarına rağmen CHP’li 22 milletvekiline yasaya Meclis’te kabul oyu kullandıranın kim ya da kimler olduğunu soruyorlar. Bir soru da CHP’nin yasayı iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne götürüp götürmeyeceği yönünde.

Önce birinci sorunun yanıtı:

Yasaya kabul oyu verenlerin arasında CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’ın bulunduğunu anımsatan kaynaklarımız, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun aynı zamanda Meclis grup başkanı olduğunu anımsatarak, kabul oyu kullanılmasına onay verenin Kılıçdaroğlu olduğunu belirtiyorlar.

İkinci sorunun yanıtı:

CHP, TBMM alt komisyonunda anayasaya ve yasalara aykırı olduğunu savunduğu yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmayı düşünmüyor.

Parti yöneticilerine göre, Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı adaylığına giden yolda kendisine engel ya da sıkıntı çıkaracak her türlü tutumdan uzak duruyor. “Dinsizlik” ya da “din karşıtlığı” olarak algılanabileceğine inandığı tutumlar örneğin. 

Parti yönetimi, gelecek bir iktidarda gerekli düzeltmelerin yapılabileceği inancında...

Doğru bir siyasa mı?

Çok değil, birkaç yıla kadar görürüz sonuçlarını.

OYUN

SP lideri Temel Karamollaoğlu, ittifak içinde ittifaklardan söz etmeye başladı!

Halkçı-devrimci, sol, sosyal demokrat hareket; kendi engin birikim ve deneyimine, dünya görüşüne, kadrolarına dayanarak topluma yeni seçenekler sunması gerekirken...

Buna göre ittifaklar kurulması olasıyken...

Olma Karamollaoğlu’nun koyunu, sonradan çıkar oyunu.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şamar örnekleri 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları