Işık Kansu
Işık Kansu kansu@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Vetolu Açıklamanın Perde ArkasıHesap Lütfen...Yoğunluk

23 Temmuz 2011 Cumartesi
\n\n\n

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulunun, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Şimdilik dursundemesine karşın gazetecilere duyurulan Kandil ile güvenlik güçlerini aynı kefeye koyduğuiçin eleştirilen açıklamasının sorumlusu kimmiş biliyor musunuz?

\n

Kadrosu bir belediyede olan, ancak CHP Genel Merkezinde danışmansıfatıyla dolaşan bir gençmiş...

\n

Olay şöyle gelişmiş:

\n

Bu genç, üstüne vazife değilken Diyarbakır şehitlerinin olayının hemen ardından Sezgin Tanrıkulunu aramış, hazır bir ortam varkenbarışçağrısı içeren bir açıklama yapmasını istemiş. Tanrıkulu açıklamasını hazırlamış, gence vermiş. Danışman olduğu ileri sürülen genç, CHP İletişim Koordinatörlüğünü haberdar etmiş. Koordinatörlük de açıklamayı genel başkana iletmiş. Kılıçdaroğlu, Açıklamayı kimseye göndermeyin, şimdilik dursundemiş. Demiş demesine de danışman olduğunu ileri süren genç, Tankırulunun açıklamasını gazetecilere göndermişmiş...

\n

Sizin anlayacağınız... CHP Genel Merkezinde kimin eli kimin cebinde belli değil...

\n

Aklına esen istediğini yapıyor.

\n\n\n

\n\n\n

Mümtaz Soysalınisyanile eşdeğer tuttuğu Diyarbakırdakidemokratik özerklikkararının ne anlama geldiğini uluslararası hukuk uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı tanımladı:

\n

Uluslararası literatürde özerklik unsuru vardır. Bazı devletlerin, federasyon olmasa da özerklik aracılığıyla merkez dışı yönetimlere yetkilerinin bir bölümünü aktarma biçiminde anlaşılır. Onun bir üstü federasyondur. Devletin yetkileri daha da bölünür. Bir daha üstü konfederasyondur. Onda artık devletler kişiliklerini uluslararası düzeyde muhafaza ederler, ama ortak noktaları konfederasyon yetkilerine bırakırlar. Özerklik, yerel yönetimler arasındaki yapılanma, yetkilendirme farkının daha altta

\n

yer alan formülü oluyor.

\n

Pazarcıya göre,demokratik özerklik ilanıyalnızca bir etiket:

\n

Türkiyede nereye gider, nereye götürülür; hesabını da kimse tam yapmıyor ya da söylemiyor. Ne hükümet, ne de bunu önerenler içini açmıyor. Belirli bir pazarlık yolu açmayı deniyorlar. Federasyon demeye şimdilik dilleri varmıyor da olabilir. Üstünü kapalı söylediğinizde altından ne çıkacağı henüz belli olmayan siyasi bir yaklaşım.

\n

Altından ne mi çıkacak? Çapanoğlu, kuşkusuz...

\n

\n\n\n

\n\n\n

13 çocuğumuzun toprağa düşürüldüğünün ertesinde gazetelere yansıyan bir haber:Balyoz soruşturması kapsamında ifadeye çağrılan bir grup askerin ifade işlemi iş yoğunluğu nedeniyle ertelendi.

\n

O kadar çok askeri tutuklamak, soruşturmak, sorgulamak... Terörle mücadele kadar yorucu ve yoğun bir iş tabii...

\n

\n\n\n

Rejime Uzanan Yol

\n\n\n

Cenazesi, Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğanın da katılımıyla bir tür devlet törenine dönüşen Ahmet Şişmana ilişkin birkaç not:

\n

Ahmet Şişman, Ensar Vakfı kurucularındandı. Bu vakfın kurucuları arasında İstanbul Anakent Belediye Başkanı Kadir Topbaş da var, Milli Eğitim Bakanlığına getirilen Ömer Dinçer de, AİHMde Türkiyeye açtığı türban davasını yitiren Leyla Şahinin babası Alaaddin Şahin de...

\n

Ahmet Şişman ayrıca; Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün geçmişte Merkez İcra Komitesi üyeliğini yaptığı eski Milli Türk Talebe Birliğinin genel başkanlarından Rasim Cinisli, eski Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, eski AKP İstanbul Milletvekili Nevzat Yalçıntaşın da kurucuları arasında yer aldığı ve içlerinden AKP milletvekilleri de çıkaran 100e yakın dinsel amaçlı vakıf ve örgütün çatı örgütü olan Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfının da başkanlığını yaptı. O vakıf, Aralık 1997de Demokrasi Sempozyumudüzenledi. Sempozyumun kapanış bildirisinde, Bütün meselenin; her zaman her toplumda farklı toplum kesimlerinin, değişik inanç gruplarının, etnik, dini, kültürel ve diğer toplulukların aynı zamanda yaşayacaklarının kabul edilmesi ve rejimin bunu mümkün kılacak şekilde tanzim edilmesigereği vurgulandı.

\n

Rejimin yeniden tanziminin istendiği bu sempozyumda, günümüzün Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer devakıfların, cemaatlerin, özel sektörün yönetimde söz sahibi, karar verme ve politika belirlemede güç sahibi olmaları gerektiğinivurguladı.

\n

Ahmet Şişman,1990lı yılların ortasında Bilgi ve Hikmetdergisinin sahipliğini de yaptı. O dergi, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin, 1995te Sivasta yaptığı bir konferans metnini makale olarak bastı. Bu konferansta Ömer Dinçer, Cumhuriyet kavramının aslında artık bizim için çok fazla bir mânâ ifade etmediğini söylememiz de mümkündür. Türkiye Cumhuriyetinin başlangıçta ortaya koyduğu bütün temel ilkelerin, laiklik, cumhuriyet, milliyetçilik gibi birçok temel ilkenin yerini daha çok katılımcı, daha adem-i merkezi, daha Müslüman bir yapıya devretmesi zorunluluğu ve artık bunun zamanının geldiği düşüncesini taşıyorumdemişti.

\n

Özetle Ahmet Şişman, bugün başarıyla sonuçlandırılmış bir hareketin ardındaki önemli isimlerden biriydi.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları