Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Vetolu Açıklamanın Perde ArkasıHesap Lütfen...Yoğunluk
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu “Şimdilik dursun” demesine karşın gazetecilere duyurulan “Kandil ile güvenlik güçlerini aynı kefeye koyduğu” için eleştirilen açıklamasının sorumlusu kimmiş biliyor musunuz?
\nKadrosu bir belediyede olan, ancak CHP Genel Merkezi’nde “danışman” sıfatıyla dolaşan bir gençmiş...
\nOlay şöyle gelişmiş:
\nBu genç, üstüne vazife değilken Diyarbakır şehitlerinin olayının hemen ardından Sezgin Tanrıkulu’nu aramış, hazır bir ortam varken “barış” çağrısı içeren bir açıklama yapmasını istemiş. Tanrıkulu açıklamasını hazırlamış, gence vermiş. Danışman olduğu ileri sürülen genç, CHP İletişim Koordinatörlüğü’nü haberdar etmiş. Koordinatörlük de açıklamayı genel başkana iletmiş. Kılıçdaroğlu, “Açıklamayı kimseye göndermeyin, şimdilik dursun” demiş. Demiş demesine de danışman olduğunu ileri süren genç, Tankırulu’nun açıklamasını gazetecilere göndermişmiş...
\nSizin anlayacağınız... CHP Genel Merkezi’nde kimin eli kimin cebinde belli değil...
\nAklına esen istediğini yapıyor.
\n\n\n\n\n\n
Mümtaz Soysal’ın “isyan” ile eşdeğer tuttuğu Diyarbakır’daki “demokratik özerklik” kararının ne anlama geldiğini uluslararası hukuk uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı tanımladı:
\n“Uluslararası literatürde özerklik unsuru vardır. Bazı devletlerin, federasyon olmasa da özerklik aracılığıyla merkez dışı yönetimlere yetkilerinin bir bölümünü aktarma biçiminde anlaşılır. Onun bir üstü federasyondur. Devletin yetkileri daha da bölünür. Bir daha üstü konfederasyondur. Onda artık devletler kişiliklerini uluslararası düzeyde muhafaza ederler, ama ortak noktaları konfederasyon yetkilerine bırakırlar. Özerklik, yerel yönetimler arasındaki yapılanma, yetkilendirme farkının daha altta
\nyer alan formülü oluyor.”
\nPazarcı’ya göre, “demokratik özerklik ilanı” yalnızca bir etiket:
\n“Türkiye’de nereye gider, nereye götürülür; hesabını da kimse tam yapmıyor ya da söylemiyor. Ne hükümet, ne de bunu önerenler içini açmıyor. Belirli bir pazarlık yolu açmayı deniyorlar. Federasyon demeye şimdilik dilleri varmıyor da olabilir. Üstünü kapalı söylediğinizde altından ne çıkacağı henüz belli olmayan siyasi bir yaklaşım.”
\nAltından ne mi çıkacak? Çapanoğlu, kuşkusuz...
\n\n\n\n
\n\n\n
13 çocuğumuzun toprağa düşürüldüğünün ertesinde gazetelere yansıyan bir haber:“Balyoz soruşturması kapsamında ifadeye çağrılan bir grup askerin ifade işlemi iş yoğunluğu nedeniyle ertelendi.”
\nO kadar çok askeri tutuklamak, soruşturmak, sorgulamak... Terörle mücadele kadar yorucu ve yoğun bir iş tabii...
\n\n\n\n
Rejime Uzanan Yol
\n\n\nCenazesi, Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla bir tür devlet törenine dönüşen Ahmet Şişman’a ilişkin birkaç not:
\nAhmet Şişman, Ensar Vakfı kurucularındandı. Bu vakfın kurucuları arasında İstanbul Anakent Belediye Başkanı Kadir Topbaş da var, Milli Eğitim Bakanlığı’na getirilen Ömer Dinçer de, AİHM’de Türkiye’ye açtığı türban davasını yitiren Leyla Şahin’in babası Alaaddin Şahin de...
\nAhmet Şişman ayrıca; Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün geçmişte Merkez İcra Komitesi üyeliğini yaptığı eski Milli Türk Talebe Birliği’nin genel başkanlarından Rasim Cinisli, eski Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, eski AKP İstanbul Milletvekili Nevzat Yalçıntaş’ın da kurucuları arasında yer aldığı ve içlerinden AKP milletvekilleri de çıkaran 100’e yakın dinsel amaçlı vakıf ve örgütün çatı örgütü olan Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı’nın da başkanlığını yaptı. O vakıf, Aralık 1997’de “Demokrasi Sempozyumu” düzenledi. Sempozyumun kapanış bildirisinde, “Bütün meselenin; her zaman her toplumda farklı toplum kesimlerinin, değişik inanç gruplarının, etnik, dini, kültürel ve diğer toplulukların aynı zamanda yaşayacaklarının kabul edilmesi ve rejimin bunu mümkün kılacak şekilde tanzim edilmesi” gereği vurgulandı.
\n“Rejimin yeniden tanzimi”nin istendiği bu sempozyumda, günümüzün Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer de “vakıfların, cemaatlerin, özel sektörün yönetimde söz sahibi, karar verme ve politika belirlemede güç sahibi olmaları gerektiğini” vurguladı.
\nAhmet Şişman,1990’lı yılların ortasında “Bilgi ve Hikmet” dergisinin sahipliğini de yaptı. O dergi, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in, 1995’te Sivas’ta yaptığı bir konferans metnini makale olarak bastı. Bu konferansta Ömer Dinçer, “Cumhuriyet kavramının aslında artık bizim için çok fazla bir mânâ ifade etmediğini söylememiz de mümkündür. Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıçta ortaya koyduğu bütün temel ilkelerin, laiklik, cumhuriyet, milliyetçilik gibi birçok temel ilkenin yerini daha çok katılımcı, daha adem-i merkezi, daha Müslüman bir yapıya devretmesi zorunluluğu ve artık bunun zamanının geldiği düşüncesini taşıyorum” demişti.
\nÖzetle Ahmet Şişman, bugün başarıyla sonuçlandırılmış bir hareketin ardındaki önemli isimlerden biriydi.
\n\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- Erdoğan'ı protesto eden gençlere işkence iddiasına yanıt
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması