Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

'Acele Ediyorlar, Kısa Oldu'

16 Ağustos 2009 Pazar

29 Ocak 1983 tarihinde, bir seher vakti, İzmit cezaevinde gencecik bir çocuk, elleri kelepçeli, kendisini bekleyen cellatın aceleci gölgesinde şunları yazıyordu:

Sevgili ve değerli aileme...

Sizlerin benim dünyamda ayrı bir yeri vardı. Sizlere onurlu yaşamımı miras bırakabildim ise ne mutlu bana. Şu anda tek dileğim sizlerin sağlığının bozulmaması. Acı olacak ama dayanmanız gerek. Kimseyi suçlamayın. Bu işin tek sorumlusu bugünkü yönetim ve devlettir yani suçlu olan bizi asanlardır. Görüşlerimi ve neyi savunduğumuzu burada yazmayacağım çünkü sizler bunu biliyorsunuz.

Yaşamım kısa ve onurlu oldu. Hepinizi candan kucaklar ayrı ayrı öperim. Soran bütün dost ve akrabalarıma selamlar. Acele ediyorlar, kısa oldu. Sizi seven oğlunuz ve abiniz.

Mektubun sahibi 12 Eylülün gaddar günlerinde Gölcük Donanma Mahkemesinde Üçüncü Yoldavasından yargılanan Erdoğan Yazgana ait ve bu mektup 26 yıl sonra onun ailesine verildi.

Şöyle demiş: Acele ediyorlar, kısa oldu.

Günlerdir bu söz beynimde dönüp dolaşıyor:

Acele ediyorlar, kısa oldu.

Evet, acele ediyorlardı, daha güzel bir dünyanın düşünü kuranları öldürmekte acele ediyorlardı.

Türk, Kürt ayırmadan herkese kardeşçe sarılanları, başka türlü sarılmaları bilmeyenleri öldürmekte acele ediyorlardı.

İnsana güvenenleri, en zor zamanlarda bile dostça uzanan bir elin bulunabileceğine inananları öldürmekte acele ediyorlardı.

En yüce değerin emek olduğunu düşünenleri öldürmekte acele ediyorlardı.

Bu topraklarda ağız dolusu gülmeyi ve ölümüne âşık olmayı özleyenleri öldürmekte acele ediyorlardı.

Yeni doğmuş ve doğacak bebelere en güzel armağanları vermeyi düşünenleri öldürmekte acele ediyorlardı.

Düş görenleri, hayal kuranları, şiir sevenleri öldürmekte acele ediyorlardı.

Hep aceleleri vardı.

Aradan 26 yıl geçti, bu acele unutuldu mu? Ateş düştüğü yeri yakar derler, yakın tarihin bu acımasız ateşi hepimizi yakmalı. İdam edilenleri, işkencede öldürülenleri, faili meçhulleri, onurları ayaklar altına alındığı için yaşamını yeniden düzenleyemeyenleri, alkolik olanları, intihar edenleri unuttuk mu? Unutmak bazı durumlarda bilmediğimiz bir şey olmalı. Ama bağışlamak, işte bunu becerebiliriz ama yüz yüze bir hesaplaşmadan sonra.

Ne acıdır ki, yeni bir demokratik açılımı hayata geçirmeye çalışan Türkiye Cumhuriyetinin de yakın tarihi hiçbir hesaplaşmadan geçmedi. Dünyada cuntacılarını koruyan tek cumhuriyetin bir yurttaşı olmak bugünlerde bana fazlasıyla ağır geliyor.

Ve hep aklımda şu sözler: Acele ediyorlar, kısa oldu.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları