Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

BDP Eş Genel Başkanı Demirtaş'a Mektup

04 Ağustos 2013 Pazar

“Sayın “ sözcüğünü kullanmayı sevmediğimden, size adınızla sesleniyorum. 13 yıldır Cumhuriyet’te köşe yazısı yazarım, bu üçüncü kişisel mektubum. Daha önceleri Anadolu Grubu Başkanı Tuncay Özilhan’a bir açık mektup yazmıştım, Sinop’un Gerze ilçesinde yapılacak olan termik santral yapımına 18 aydır kahramanca direnen Gerze’nin Amazonları adına. Bir de Cumhurbaşkanı’na, Cumhurbaşkanı dağlarda bir çobanla konuşuyordu, ben o dağların ötesini anlatmıştım, yıllar önce “İstanbul-Hakkâri Sanat Köprüsü” etkinliği kapsamında gittiğim Hakkâri’de rastladığım bir deli adamdan söz etmiştim. Adamın kızı, dağlarda öldürülmüş ve ardından davul eşliğinde, bir at arabasında çırılçıplak kentte dolaştırılmıştı. Baba, yani bu delirmiş adam o sırada kızının ölüsüne sahip çıkamamıştı. Bu nedenle delirmişti.
Bu üçüncü mektup, beni bilen bilir, ama size biraz anlatmak zorundayım, çünkü beni tanıdığınızı sanmıyorum. Ben gençliğimden beri
“halkların kendi kaderini kendilerinin çizmesi gerektiğini” savunan bir yazarım. Bu, yazılarımda çok net bellidir. Ayrıca “Derdim Yeter Sakin Ol” ve “Sessizlik ve Sırdır Ötesi” adlı öykü kitaplarımdan beni tanıyabilirsiniz. Öte yandan Meclis için fevkalade gerekli olduğunu düşündüğümden iki seçim üst üste partinize oy verdim. Ufuk Uras’a oy verdiğim için sonrası çok pişman oldum ve bunu yazarak belirttim. Son seçimde oy verdiklerimden Sırrı Süreyya’dan fevkalade hoşnutum ve oyu boşuna gitmemiş bir seçmenin rahatlığı içindeyim.
Bu uzun girişten sonra, bu mektup neden yazıldı. Hemen söyleyeyim, siz bir televizyon programında Gezi olaylarından söz ederken;
“Bu şekilde hükümeti devirecek, darbeye doğru götürülecek bir halk hareketi çıkarabilir miyiz? Ya da bu halk hareketini darbeye kanalize edebilir miyiz” şeklinde bir arayış olduğunu söylediniz ve ısrarla devam ettiniz, “böyle bir arayış vardı, bunu biz hem sokaklardaki gözlemlerimizle hem de arkadaşlarımızın tespitleriyle rahatlıkla ifade edebiliriz. Bu bir spekülasyon değil. Biz bu kısmına şiddetle karşı çıktık. Bu yüzden de bir mesafe koyduk. Buradan bir darbe çıkarmak isteyenlerle birlikte olamayız biz.”
Sizin bu sözleri neden söylediğinizi, milletvekiliniz
Ahmet Türk daha önce “olayların içinde hükümeti yıpratmak isteyenler de olabilir” diyerek daha bir açık etmişti. Ve gene milletvekiliniz Sırrı Süreyya sordu: “Hükümeti yıpratmayacağız diye kime söz verdik”
Cümle âlem biliyor,
Abdullah Öcalan’ı hapisten çıkarmak ve bölgede bir özerk yapı, olmadı bir yeni Türk-Kürdistan’ı kurulması için elbette bizlerin bilemeyeceği sözler verilmiştir. AKP’nin Gezi olaylarına bakışının dümen suyuna işte tam da bu nedenden giriyorsunuz. Ve yalan söylüyorsunuz, tıpkı Başbakan gibi.
Kim, nasıl tespit ettiniz darbecileri? Yaşamını yitiren emekçi
Ethem Sarısülük mü, darbeci ya da on dokuzunda ölen Ali İsmail Korkmaz mı? Sabah ezanında kalkıp Gezi’deki çocuklar için çorba pişiren Zahide Teyze mi? Mahalle çocukları için Talcid depolayan mahallemdeki eczacı mı? Sadece konuşabilen, bedenini hareket ettiremeyen, ama tekerlekli sandalyesiyle Taksim’e gelip ölenlerin temsili mezarına, başkalarının yardımıyla karanfil atan engelli mi? Yoksa ben mi darbeciyim?
“Biz sokaklardaki gözlemlerimizle hem de arkadaşlarımızın tespitleriyle” diye söze başlıyorsunuz; ya körsünüz ya da kendi insanlarınızı bile görmekten imtina ediyorsunuz. Ben, tanığım, İstanbul Ataşehir Mustafa Kemal Mahallesi’nden, (eski 1 Mayıs), Gazi Mahallesi’nden insanlar Taksim’e aktı. Ankara’da en acar direniş Tuzluçayır’da oldu. Buraların yapısını sizin benden daha iyi bilmeniz gerek. Ne yazık ki bir Türkiye partisi olmaya bir türlü devinemeyen, bütün düzen partileri gibi aşırı bir militarist yapılanmaya sahip emir komuta zinciriyle yönetilen partinize oy veren insanlar Gezi’deydi. Ve partinizin milletvekili Sırrı Sakık aynı günlerde şöyle diyordu: “Bazı kesimler sandıkta yenişemediği iktidar partisini acaba farklı alanlarda nasıl devirebiliriz, ne yapabiliriz anlayışı içinde oldular.”
Gelin bu yalanlarınızdan vazgeçin. Direniş herkes içindir. Hele de El Kaide militanlarının Suriye Kürtlerini acımasızca öldürdüğü bilgisini aldığımız şu günlerde. Bunu en çok sizin bilmeniz gerekir.

\n

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları