Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Elçiye Zeval Olmazmış...
Bugün yazıma elçilik yapmakla başlıyorum. Değerli okurum Tarık Konal, 22 Ağustos günü Seferihisar’da oluşturulan Can Yücel Devrim Ormanı ile ilgili yazımda adı geçen Seferihisar’ın sahip olduğu “Slow City” unvanının “yavaş kent” değil, “dingin kent” olması gerektiğini söylemiş, teşekkür ederim, gerçekten bu yavaş sözcüğü pek bir yavan. Dingin, Seferihisar’a daha bir yakışıyor. İlgililere duyurulur…
Elçiliğim bitmedi, Devrim Ormanı için tüm enerjisini bu işe yoğunlaştıran Cezmi Ersöz, Güler Yücel’den tüm yüreğiyle özür diliyor. Cezmi Ersöz şöyle diyor: “12 Ağustos akşamı Can Yücel’in ölüm yıldönümü nedeniyle bir televizyon programına telefonla katıldım. Can Yücel Devrim Ormanı için bir hafta sonra fidanlar dikeceğimizi anlattıktan sonra Can Baba’yla ilgili birkaç anımı paylaştım. Bunlardan birisi Sevgili Güler Yücel’i kırmış. Bunu ortak dostlarımızdan öğrenince tarifsiz üzüldüm. Güler Yücel’i yıllardır tanırım ve saygı duyarım. O bize Can Yücel’den yadigâr değerli bir ablamızdır. Ondan çok özür diliyorum. Çok yakında Datça’ya gidip ellerinden öpmek istiyorum.”
Bitmedi, günlerdir Halkın Mühendisleri-Mimarları İstanbul’dan Ankara’ya doğru yürüyor. Her günü bir başka haksızlığa adıyorlar. Ve mükemmel bir günlüğü bizlerle paylaşıyorlar. Şu anda yedinci gündeler ve öyle diyorlar: “Yürüyüşümüzün 7. gününde adımlarımız kanser hastası olmasına rağmen tahliye edilmeyen hasta tutsak Kemal Avcı ile dayanışmak, onun gücüne güç katmak içindir. Kemal Avcı ve diğer tüm hasta tutsaklar serbest bırakılmalıdır. Kemal’i zulmün zindanlarından alalım, tecrit zindanlarında katledilmesine izin vermeyelim. Bugün saat 18.00’de Ankara’da ve İstanbul’da Kemal Avcı için yapılan eylemlere istinaden bulunduğumuz yerde ‘Kemal Avcı serbest bırakılsın’, ‘Tecride son!’ sloganı atacağız. 24 saat sonra bir başka yerde görüşmek üzere şimdilik hoşça kalın.”
Halkın Mühendisleri-Mimarları günlüklerini de bizlerle paylaşıyor demiştim, işte insana yaşama sevinci veren günlüklerden bir bölüm: “Merhaba, yürüyüşümüzün 5. gününde yine birlikteyiz. Nasılsınız? Bizleri soracak olursanız bomba gibiyiz. Ayaklarımız o kadar iyi değil ama onlar da daha iyi olacaklar eminiz ki! Neden mi?
Çünkü bugün
çantalarımızda fazlalık ne varsa attık. En çok Barış’ın çantasında fazlalık varmış; 3 pantolon, bir dolu tişört ve çorap… Sanırız kendisi de halinden memnundur artık. Sabah Sapanca Gölü kıyısında kurduğumuz çadırımızı topladıktan sonra hemen oracıkta peynir zeytin ve domatesten oluşan kahvaltımızı yaptık. Kahvaltı biter bitmez de yola koyulduk. Öğlen 12’ye kadar 10 dakikalık molalarla yolumuza devam ettik. Öğlene kadar bir dolu bisikletçi grubu gördük. Sanırım antrenman yapıyorlardı. Sağ olsunlar her geçtiklerinde bize el salladılar. Sadece onlar değil, özel arabalar ve kamyonlar da sürekli kornalarla ve el sallayarak selam veriyorlar. Öğlen 12’ye geldiğimizde yemek molası vermemiz gerekiyordu fakat 5 km yakınımızda hiçbir tesis yoktu. Biz de yol kenarındaki bir tamirciye bir süre misafir olduk. Harika bir çay ikram ettiler. Urfalılardı, kentsel dönüşümden bahsettik, AKP’nin kentsel dönüşümünü üçkâğıtçılık olarak dillendirdi bu abimiz.
Oradan çıktık, yarım saatlik bir yürüme mesafesi yürüdükten sonra Demir Ali Abi’nin lokantasında güzel bir yemek yedik. Demir Ali Abi çok şahsına münhasır bir insandı. Arnavut kökenli olduğundan şivesi de oldukça ilginçti, kafasındaki fötr şapka da cabası. Mehmet Abi’yle Demir Ali Abi arasında geçen diyalog hepimizi kırdı geçirdi: Demir Ali Abi ‘Buradan Ankara’ya 3 günde varırsınız’ deyince Mehmet Abi de ‘Bizim arkamıza motor mu takılı da 3 günde varacağız’ dedi…
Daha sonradan adını öğrendiğimiz İkram Abi, bizim neden yürüdüğümüzü öğrenince hemen bizi dükkânına soda-ayran içmeye davet etti. Biz de bu daveti kırmadık ve birlikte onun dükkânına gittik. Yaklaşık yarım saat sohbet ettik. İkram Abi gazeteciymiş, gazeteciliği bıraktıktan sonra ‘mucitliğe’ başlamış. 9 tane patentli ürünü varmış. Onu dinledikçe aklımıza Erdoğan Bayraktar’ın bizden mucit çıkmaz sözü geldi. Erdoğan Bayraktar’ın bulamadığını biz bulduk, Sakarya’da sanayi sitesinde. Bugünkü yürüyüşümüzü direnen Kazova işçilerine adamıştık. Kendileri çok mutlu olmuşlar, bizi aradılar ve mutluluklarını dile getirdiler. Bir ihtiyacımız olup olmadığını sordular.”
Hey Halkın Mühendisleri-Mimarları yolunuz açık olsun. Bizi de haberdar kılın.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- 35 milyon TL değerinde altın sikke ele geçirildi
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!