Hayat Bir Ülkeyi Sınarken...

18 Haziran 2013 Salı

Az önce okudum, beklenen olmuş, eli sopalı kişiler tekbir sesleri eşliğinde ve bizzat polis korumasında sokaklarda dolaşmaya başlamışlar. Cumartesiden beri içimde bir sıkıntı vardı, pazar günü AKP mitinginden sonra eli sopalı kişilerin sokaklara çıkacaklarını düşünüp ülkem için endişeleniyordum. Çünkü yıllar boyunca, Türk-Kürt, Alevi-Sünni ayrımcılığını körükleyen ve Türkiye’de bir iç savaş çıkması için elinden geleni yapan emperyalist güçlerin yapamadığını Erdoğan yapıyor ve ülkeyi bir iç savaşa sürüklemek için elinden gelen her çabayı azami düzeyde harcıyor. Yalanlarla, yanlış bilgilerle insanların hassasiyetini kaşıyor ve devlet gücünü arkasına alarak, halkının bir bölümüne adeta kin kusuyor.

\n

Önce açıkça şunu söylemek durumundayız; binlerce örnekten biri, Türk bayrağını sırtlamış, başında başörtüsü, başörtüsünün üstüne de kırmızı bir şerit bağlamış yaşlı bir kadına durup dururken saldıran, tokat atan polis acaba gerçekten Türk polisi mi? Acaba gerçekten Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı mı?
Biliyoruz ki başörtülerinin üstüne kırmızı şeridi Aleviler bağlar. Ne yazık ki ben polisin davranışında fazlasıyla bir mezhep kini hissediyorum. Hepimiz o videoyu izledik,
“ölü farklı bir mezhepten olduğu için tekbir sesleri arasında ölünün kalbini çıkarıp yiyen Müslüman(!) kişiyi” gösteren o videodaki kin beni hâlâ dehşete düşürüyor. Ve ne yazık ki polis bugünlerde Türkiye’de halka böylesi bir kinle saldırıyor.
Acaba gerçekten bunlar Türk polisi mi?
Çünkü yüzleri görünmüyor.
Kasklarının numaraları görünmüyor.
Ve ben kuşku içindeyim, kendi halkına bu denli vahşice saldıranlar yolgeçen hanı yaptığımız sınırdan giren aşırı dinci kişiler olmasın?
Bunlar günlerce Tayyip Erdoğan’dan yana olmayanları öldürmenin cennete gitmek olduğu bilgisiyle mi beslendiler?
Çünkü ölümüne saldırıyorlar, revirleri deviriyorlar, doktorları tutukluyorlar. Çocuk, yaşlı, kadın, özürlü onlar için fark etmiyor. Karşıdaki düşman! Bu polis ordusu, iktidarın on yılda tıpkı kendi yargısını oluşturduğu gibi oluşturduğu bir polis ordusu!
Sadece polisler mi? İktidar on yıl içinde, tüm bürokrat kadrolarına da kendi dünya görüşüne uygun kişileri getirmiş. Bunu yaptığını biliyorduk ama şimdi icraatlarını apaçık görüyoruz. Bir valinin, insanlar biber gazına boğulurken, küçücük çocuklar şehrin sokaklarında annelerini babalarını ararken, yurttaşlarının (Biz onun yurttaşları mıyız, bu da bir soru?) gözlerinin içine baka baka yalan söylemesi dehşet verici. Koloni valileri bile daha şereflidir.
Anlaşılan o ki, anketler AKP iktidarının kan kaybına uğradığını söylüyor ve AKP iktidarı gerçek niyetini gerçekleştirmeden iktidarı yitirmek istemiyor. Gerçek niyeti, açıkça söyleyelim, bu ülkeyi radikal İslamın kucağına atmak. Bu güzel ülkeyi, diktatörlükle yönetilen bir Arap ülkesine çevirmek! O çok demokrat laflar söyleyen sözüm ona akademisyen kişiler hâlâ AKP iktidarının demokrasiye doğru yol alabileceğini söylüyorlar. Arkadaş yok böyle bir şey! Adam açıkça söylüyor:
“Ya benden olursun ya da bertaraf olursun!”
Şimdi hep birlikte bir sınavdan geçiyoruz, AKP hükümetine rağmen bu ülkeyi bir iç savaşa sürüklememek ve demokrasiye doğru adım a
dım ilerlemek, Tayyip Erdoğan’ın çapulcu dediği bizlere düşüyor. Oyuna gelmemek ve pasif direnişi hiç yitirmemek. “Ben bir iç savaştan korkuyorum” dediğimde pek çok kişi “Türkiye’de öyle şey olmaz” diyor. Ama Yugoslavya’da oldu, tüm aklı başında kişiler “Bizde iç savaş olmaz” derken, kendilerini acımasız bir iç savaşın içinde buldular.
Anlaşılan o ki Tayyip Erdoğan bu gerginliği seçimlere kadar uzatmak ve yeniden iktidar olmak ve amacını ne olursa olsun gerçekleştirmek istiyor. Her şey onun yanında, İsrail istihbarat örgütünün başı, kimliğini açık açık belirterek boşuna Türkiye’ye gelmedi. Ben en çok bundan korkarım. Ama korkunun ecele faydası yok.

\n

Gene sokaklara ve evlerdeki tava ve tencerelerin başına... Unutmayın hep birlikte çıkrık çevirip Türkiye’nin geleceğini dokuyoruz.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Alay ettiler... 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları