Hangi iktidar içkiyle kafayı bozmuşsa, onu bütün kötülüklerin anası kabul etmişse, işi bitmiştir. Çünkü içki yasak kaldırmaz, insanlığın doğuşundan beri keyif almak için içilen içkinin yasaklanması sadece ve sadece illegal yolların sonuna kadar açılmasına ve kargaşaya neden olur.

Amerika denedi olmadı, Al Capone’lar doğdu; Gorbaçov, döneminde bir süre içkiyi yasakladı, bir anda Sovyetler Birliği’nin hapishaneleri illegal yollardan votka yapanlarla doldu. O sırada oradaydım, yaklaşık yüz bin kişinin içeride olduğunu söylediler. Ya İran; iki kez İran’a gittiğim için sözüme inanın, İran’da canınız istediği zaman içki bulmamamız olanaksızdır. Parayı veren düdüğü çalar, olmadı bazı haplarla içilen on beş koyu İran çayıyla kafayı bulabilirsiniz.

Bu kısa bilgilerden sonra gelelim bize; bu yıl 11’incisi yapılan Efen Pilsen One Love Festivali nedeniyle içki yasağı yine gündemde. Maliye Bakanı ile Turizm ve Kültür Bakanı’na buradan sıradan bir Türkiye yurttaşı olarak bir uyarıda bulunmak istiyorum. Adam gibi vergi toplayamadığınız için, dünyanın en pahalı benzinini kullandığımız gibi en pahalı içkisini de biz içiyoruz. İçki ve sigaradan gelen vergileri cukka yaparken aklınıza yasak gelmiyor değil mi? Öte yandan, tatilde içkisini yudumlamayı ve para harcamayı seven turistleri bu yıl neden İspanya’ya ya da Yunanistan’a kaçırdık hiç merak ettiniz mi? Yahu bizde uyduruk bir şarabın şişesi yetmiş liradan açılıyor, adı geçen ülkelerde en kaliteli şaraplar bile bu fiyattan daha ucuz.

Bu ciddi ekonomik uyarıdan sonra gelelim, halkımızın, özellikle de günün konusu Eyüp halkının hassasiyetlerine. Çünkü Eyüp Belediye Başkanı (onu Eyüplüler seçti) “Halkımızın konuya olan (yani ramazan yaklaşırken bölgelerinde bir müzik festivalinde bira dağıtılacağı için yasaklanmasını isteyenlerin) duyarlığı bizim de duyarlığımızdır” diye üst mercilere hassasiyetlerini bildirmiş. Sonra da bu hassasiyet için Eyüplülere teşekkür ediyor.

O Eyüp halkı, daha beş yıl önce, aynı mekânda, Bilgi Üniversitesi’nin aynı mekânında yapılan santral kampusu açılış partisine davetliydi ve gittiler, mekânda alkol de vardı, hiç kimse rahatsız olmadı. Açık büfeden bol bol yemek yediler. Şimdi ne oldu da bir hassasiyet geliştirdiler? Anlamak mümkün değil; bir şeyi daha anlamak mümkün değil ama İslamın ticarete verdiği kutsal önemi bilirseniz, Müslüman halkımızın (esnafın) festivalde bira dağıtılmayacağını öğrenince, koşturarak bira kasalarını aldıklarını ve birayı kapıda karaborsa sattıklarını ve bu işi gönül rahatlığıyla yaptıklarını pekâlâ anlayabilirsiniz. Ticaret yapıyoruz kardeşim, İslamda yeri var.

“En büyük Yeşilay, başka büyük yok!” Hatırladınız, bu ülkede içki ve uyuşturucuyla mücadele ettiği söylenen bir kurum var: Yeşilay. Hani, sağda solda, “İçki bütün kötülüklerin anasıdır” yazılı levhalar var ya, anımsayın; şimdi bu kurumun başkanı iş yaptığını göstermek için, 10 Temmuz’da, “gençleri içkiye alıştırıldığını gerekçe göstererek” valiliğe başvurmuş. Sayın Başkan, gayet lüks bir biçimde döşendiğine emin olduğum odanızdan biraz dışarı çıkın, kentlerin varoşlarını şöyle bir dolaşın. Oralarda bu ülkenin eşitsiz düzeninde kendisi için hiçbir gelecek bulamayan ve biraya bile parası yetmeyen (kafa bulmak için epeyce bira içmek gerekir) gençlerin, uyuşturucuların en tehlikelisi olan ilaçlarla kendilerini nasıl yok ettiklerini göreceksiniz. Uyuşturucu ve içkiyle mücadele, öyle tabela asmakla, festival karalamakla olmayacak kadar ciddi bir mücadele. Hazır yeri gelmişken, ormancılara ve trafikçilere de birkaç sözüm var. Ey ormancılar, orman girişlerine anlaşılmaz tabelalar asmak yerine, ekipler oluşturup mangala pek bir meraklı olan ve içki şişelerini orman zeminine bırakan grupların peşine düşün. Tüm yetkililer, bir şeyi yasaklamak mı istiyorsunuz, damarlarınızda akan kan bu iş için gümbür gümbür atıyor mu, bir tek şeyi yasaklayın, orman içlerinde mangal yakmayı.

Biraz da son derece karışık, yasal olmayan mahalle baskısıyla oluşturulan dolaylı bir yasak karşısında sinenlerden söz edelim, başta Anadolu Grubu yani Efes Pilsen’ciler. Anadolu Grubu deyince, Sinop Gerze’de, o cennet mekânda grubun inatla yapmayı planladığı termik santral projesini anımsadım. Bölgelerinde termik santral yapılmaması için bölge halkının mahalle baskısını ve protestoları umursamayan grup, İstanbul’da mahalle baskısını dolaylı olarak kabul etti.

Birkaç mekân değiştirdi, getirilen fıçılar dolusu bira dağıtılmadı ve çok özgürlükçü olduğunu söyleyen Bilgi Üniversitesi de “benim bu işle hiçbir ilgim yok” deyiverdi.

Herkesin gazası mübarek olsun…

\n\n