Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kıskaç

06 Ağustos 2013 Salı

Pazartesi, sabahın ilk saatleri ve ben ne yazacağımı bilemiyorum. Herkes gibi, içimde Balbay’ı gazetemizin koridorlarında dolaşırken görme umudu, kendimi sokaklara vuruyorum. Çaresizlik gelip beni kuşatmasın diye, oysa dün bir forumdaydım, Heybeliada’da Adalar Forumu vardı.
Genç-yaşlı, eski-yeni Adalılar, Heybeliada Parkı’nda toplanmışlardı. Parkın kapısında kocaman ipliklerle yapılmış bembeyaz bir güvercin vardı ve çimlerin üstüne serilen karbeyaz örtülere her gelen yemeğini bırakıyordu.
Saat dört sıralarında ilk forum başladı. Kentsel dönüşüm nedir? Nasıl bir rant kaynağıdır? Bildiğiniz gibi, yaşamını rant üzerinden kuran
AKP hükümeti, şimdi de Yassıada ve Sivriada’yı ranta açmak istiyor. Adalılar da “Bırak ıssız kalsın!” diyorlar. Ayrıca tüm Adalar’ın kıyıları özel plajlarla kuşatılmış durumda ve Adalar’dan para vermeden denize girmek gerçekten özel bir maharet istiyor.
Forum, kentsel dönüşüm altında,
“yoksul olanı kent merkezinden kovmak, kenti yeniden varlıklılara sunmak” işleminin nasıl gerçekleştirildiği bilgisiyle başlıyor. Sulukule ve Tarlabaşı platformlarından gelen konuşmacılar, yasanın bu bölgelerde yaşayan insanları nasıl çaresizliğe sürüklediğini ve buralarda yaşayan yoksulların, evlerini devlet almadan, onları çakallar gibi kandıran aracılara yok pahasına sattıklarını anlatıyorlar. Sonuçta ortaya şöyle bir gerçek çıkıyor: Aracılar çok kazanmış, bölgeyi dönüştürecek inşaat firmaları çok kazanacak ama Sulukule ve Tarlabaşı’nın yoksulları kent dışında, hiç de alışık olmadıkları dört duvar arasında, tüm kişiliklerini yitirerek yaşamaya devam edecekler. Ve hayatları boyunca kendilerini güven içinde hissettikleri mahalleleri artık bir daha hiç olmayacak. Yani kısaca onları filler gibi ölüme terk ettiler.
Bu olayı yaşayan tanıkların anlattıkları karşısında insanın ürpermemesi mümkün değil; öte yandan kentsel dönüşüm öyle acımasız bir kurallar zinciri ki, insanlar bir anda yıllarca çalışıp aldıkları evlerinin ellerinden gittiğine tanık olacaklar. Forum devam ediyor ve ben her zaman gittiğim kahveye gelen yaşlı bir kadını anımsıyorum. Onu tanıyorduk, mahallemizdendi, kahveye gelir gelmez masaya çöker gibi oturdu ve ağlamaya başladı. Yaşadığı apartmanda oturanlar
“kentsel dönüşüm yasasından” yararlanarak apartmanın yeniden yapılmasına karar vermişlerdi. Onun gibi iki kişi daha itiraz etmişti, “Biz apartmanımızı güçlendirebiliriz, yeniden yapıma gerek yok” demişlerdi, ayrıca apartmanı yeniden yapmak için para isteyen firmaya beş kuruş bile ödeyecek durumda değillerdi. Karı-koca yaşamları boyu çalışmışlar ve bu evi almışlardı ve emekli parasıyla yeni bir maceraya girecek durumda değillerdi.
Ağlıyordu ve sonuçta kent merkezine yakın evi elinden gitti, bir dağbaşına gittiler ve kadın üç aya varmadı öldü, arkasından kocası.
Kentsel dönüşüm adı altında AKP hükümeti ve rantçıları sürekli kocaman bir delik açıp, içine insanları atıyorlar ve o insanlar seslerini duyurmak için çaresizce haykırıyorlar ve usul usul ölüyorlar.
Hitler’in Almanya’sında Naziler kendileri gibi düşünmeyen insanları gaz odalarında boğarak ve daha sonra fırınlarda yakarak bu dünyadan silmeye çalıştılar. Ama insanların saçlarını, dişlerini ve derilerini çeşitli işlerde kullandılar. Derilerden abajur yapıp gecelerini aydınlattılar. İnsan derisinden abajurlar…

\n

AKP’nin yaptığı ne?

\n

Forum devam ediyor. Adalılar mahalle olarak kalmak istiyorlar. Geceleri evlerinin önünde toplanıp dedikodu yapmak istiyorlar. Yeni zenginlere ev yapmak için kendileriyle, torunlarıyla yaşıt ağaçlarının kesilmemesini istiyorlar. Kedilerin, köpeklerin ve atların Ada topraklarında özgürce dolaşmasını istiyorlar.
Forumda konuşanlara bakıyorum, hemen hepsi genç ve ne kadar bilgililer, örneğin ben İstanbul’un kuzey ormanlarını bilmiyordum, öğrendim. Üçüncü köprünün ve onu takip edecek olan üçüncü havaalanının bulunduğu bölge, İstanbul’un kuzey ormanlarıymış ve bu ormanların zaten rant talanıyla üçte ikisi gitmiş, geriye kalan da 2 milyon ağaç kesilerek yok edilecek. Kentin tek nefes alanı da böylece ortadan kalkacakmış.
Bazen düşünüyorum, AKP neden bu kadar çaba harcıyor ki, hepimizi bir adaya toplasınlar ve üstümüze bir bomba atarak yok etsinler, böylesi usul usul ölmekten iyidir.
Televizyona bakıy
orum; Silivri hava sahasını kapatmalar, uydurulmuş baskın haberleri, yani insanın aklına şöyle eylemler geliyor, acaba hep birlikte ölüm orucuna mı yatsak!..
Ben bu güzel ülkenin bir Mısır, bir Suriye, bir Kenya olmasını istemiyorum. Öleceksek ölelim, yeter ki bu kısk
aç kalksın!
Kusura bakmayın bugün kötüyüm. Ama garip bir hikâye duydum, Burgazada’da Boncuk adlı bir köpek yaşarmış, bütün adalıların sevgilisi. Ama bu Boncuk kendine dokunulmaktan hiç hoşlanmazmış, dokunanı ısırırmış. Adalılar onun bu huyunu bilirlermiş ama bir gün bir turist Boncuk’u sevmeye kalkmış, Boncuk da onu ısırmış ve Boncuk’u bir turisti ısırdığı için zehirlemişler. Sizce Boncuk öldürülmeyi hak etti mi? Unutmayalım, her canlının kendi yaşam biçimi vardır ve bu karşısında boyun eğeceğimiz tek kutsaldır.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları