Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Parlayan Yıldızlar Tek Tek Sönerken

04 Aralık 2011 Pazar
\n\n\n

Haftanın sonuna doğru yazı yazmak bazen zor oluyor. Server Tanilli için dostları öyle içten, öyle samimi yazılar yazdılar ki, bana ne kaldı diye düşünürken, hocayı sık sık gördüğüm, siyasi olayları ve yaşamı konuştuğumuz o günler geldi aklıma.

\n

O kötü günlerdeydi, hoca vurulmuş, felç kalmıştı ve biz komşuyduk. Göztepedeki evi dostları tarafından tekerlekli sandalyede yaşamaya mahkûm edilen Server Hoca için yeniden düzenlenmişti, onun gözünün içine bakıyorduk, o çok kıymetlimizdi.

\n

Benim evim de onunla karşı karşıyaydı, özellikle akşamüstleri giderdim ve gençlik işte, pek de ne konuşacağımı bilemezdim, onun sandalyeye bağımlı olması, sürekli bir baskı oluştururdu. Yıllar sonra sevgili Onat Kutlar Taksimde bir kahvede patlatılan bir bomba nedeniyle felç olma olasılığıyla karşı karşıya kaldığında, hep Server Tanilliyi düşünmüştüm, Ölme Onatdiye içimden yalvarmıştım; Server Tanilliyi anımsa, onun direncini düşün, onun yıkılmaz inadını”. Yalvarmalarım boşuna oldu, Onat öldü.

\n

Server Tanilli de öldü. Ne garip, nedense onu hep o Göztepedeki evde anımsıyorum, bir ara yapayalnızdı ve hayatı sürdürebilmek konusunda o zamanlar henüz emekliyordu ve gerçekten her şey ona geçmişini, o cıva gibi olduğu günleri anımsatıyordu ama ondaki inat hiç kimsede yoktu. Çünkü o, ancak inatla yaşamın güzelleştirilebileceğini, inatla olayların üstüne gidildiğinde küçük de olsa bazı mevzilerin ele geçirileceğini bilen bir kuşaktandı.

\n

Şimdi garip bir biçimde, onu toprakta, sessizce yatan bir ölü gibi düşünemiyorum, tam tersi o Gizemin yanıbaşında. Gizem de kim diyeceksiniz, bir küçük kız çocuğu, Bursanın Orhangazi ilçesinde ablasıyla birlikte girdikleri banyoda şofbenden zehirlenerek öldü; ablasını komada çıkardılar, sonra o da öldü. Gizem, iki yıl önce öğretmeninin çekip internete koyduğu bir videodan ötürü, tanıdık biriydi. Sınıf başkanı seçildiğinde arkadaşlarına, güzel yüzünde hafif bir burukluk, şöyle sesleniyordu:

\n

Arkadaşlar, öğretmen beni ben fakirim diye başkan yapmadı. Ben çok istiyordum. Merak ettiğim için beni seçti, istiyorsanız bırakabilirim. Gösterebilir miyim, bakın ayakkabılarım yırtık. Deryanın botu ne kadar güzel, ona almışlar. Bana babam alamıyor. Babam inşaatta beşinci kattan düştü. Ölecekti. Okuyayım diye ekmek parası çıkarmak için çalışıyor. Parmaklarını kesti. Bu sizin yaptığınız insanlığa sığar mı?”

\n

Yoksulluğun canı çıksın!.. Gizem ve ablası büyük bir olasılıkla çok eski, değiştirilmek için bir türlü gerekli para bulunamayan şofbenden sızan gazla zehirlenip öldüler.

\n

Ah Server Hoca, Gizemler ölmesin diye ne kadar uğraştınız, sizin üstüne titrediğiniz çocuklarınız şimdilerde kocaman adamlar oldular ama hâlâ sıraları dolduran pek çok genç var, onların Prometeyi bilmesi için ne kadar çok belinizdeki, dizinizdeki sancılara katlandınız... Şimdi biliyorum, sadece Gizemin değil, 10 aydır parasız eğitim istedikleri için tutuklu olan çocukların da yanındasınız. Onların kısık sesle söyledikleri türkülere eşlik ediyorsunuz. Türküleri ne kadar da çok severdiniz

\n

Şimdi biliyorum, Vanda kanser olduğu için mutlaka kemoterapi görmesi gereken o küçük kızın da yanındasınız. Saçlarını okşayıp hayata tutunması için, en güzel masalları anlatıyorsunuz.

\n

Belki size söylemedim ama sizinle birlikte koca bir yaşam geçirdiğim için kendimi pek çok kişi gibi çok şanslı buluyorum. Hadi gene bize yol gösterin.

\n

Evet Server Hoca, benim artık gitmem gerek, sizin için ne yapabilirim?” “Işıl, şu televizyonu açıp bana doğru çevir, bugün Dallas oynayacak biliyorsun, oradaki mazlum kadın Sue Allene âşığım.

\n

Emriniz olur hocam.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları