Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Sıra Dışı Gündem

10 Aralık 2013 Salı

Ne zaman canım sıkılsa, kendime uzun taksi yolları ayarlarım. Taksiciler benim için bu ülkenin gerçek gündemini, koca koca şirketlerin yaptığı anketlerden daha iyi belirlerler.
Öyleyse ben de hadi dedim, uzun bir yol belirle ve sürekli taksi değiştirerek ülkenin gerçek gündeminin içine düş!
İlk bindiğim taksinin sürücüsü, orta yaşlı bir adamdı ve “Abla yahu” diye söze başladı: “Bir bakan ne dedi biliyor musun? Kendi söyledi, bir kişinin geçinmesi için iki bin lira gerekiyor. Ama biz sekiz yüz elli lira veriyoruz. Şimdi bak, bu adam benim namusuma, karıma, çocuklarıma resmen tacizde bulunuyor. Sen benimle dalga mı geçiyorsun arkadaş!”
Sözü daha da açmak için, “Vallahi herkes halinden memnun. Merak ediyorum, çoluk çocuk bu paralarla nasıl geçiniyorlar?” “Kredi kartlarıyla, abla Ali’nin külahını Veli’ye geçiriyoruz, Veli’nin külahını Ali’ye geçiriyoruz; bir şeyler oluyor.” “Ama böyle ne kadar sürer?” “Sürdüğü kadar. Sonra bom! Çırılçıplak açıktayız, onu da bakan düşünsün! Ne olacak yani, ben içeri girer yatarım, karım kredi kartlarıyla devam eder, bu böyle gider.”
İkinci taksinin sürücüsü oldukça politik bir adamdı. Tam da cemaat - AKP savaşlarının kızıştığı dönem, konuya oradan girdik. “Bacım, Tayyip çok iyi yapıyor, bu cemaat var ya, acayip bir şey. Sinsi, derdi gücü Türkiye’ye şeriat getirmek. Bakma sen onların biz sadece çocukları eğitiyoruz demesine, onlar asker yetiştiriyorlar. Tayyip, gözümde bir kere daha büyüdü. Helal olsun, kolay mı böyle sinsi bir güce savaş açmak!” “Söylentiler var, Kılıçdaroğlu’nun icazet almak için Amerika’ya gittiği söyleniyor.” “Allah aşkına bacım, benimle dalga mı geçiyorsun, Gülen icazet verse ne olur. Ahalisi gene AKP’ye oy verir; onların başını kessen CHP’ye oy vermezler. CHP onlar için şeytanın ta kendisi. Ama böyle söylentiler çıkması bir bakıma AKP’nin işine yarıyor. Al bak bu kartım, Başıbüyük’ten muhtar adayıyım ben; kendime güveniyorum.”
İkinci taksiden, sürücüsüne bol şans dileyerek iniyorum. Anladığım kadarıyla, millet pek bir politik olmuş.
Yeni bir taksiye binmem gerek, biniyorum da. Bu kez çok suskun bir sürücüm var, çok kederli, ortaya laf atıyorum; “Havada soğuk mu, sıcak mı belli değil…” Ses yok, susuyorum; dayanamayıp “Canınızı sıkan bir şey mi var” diye soruyorum. Sürücü birden arkaya dönüp “Sen nesin yahu” diyor; “Ben seninle konuşmaya mecbur muyum? Alt tarafı üç kuruş para vereceksin, bu parayla beni de mi satın aldın sanıyorsun?” “Çok özür dilerim.” Arabada gergin bir hava oluşuyor, o sırada sürücünün cep telefonu çalıyor, cep telefonuyla konuşması yasak, ama ben zılgıtı yedim ya, susuyorum.
Sürücü konuşuyor: “Kardeşim, emanete ihanet edilmez! Allahım ne biçim günlere kaldık! Ulan ver şu emaneti! Çoluk çocuğumun rızkını sana yedirtmem! Yedirtmem lan!” Sürücü artık kendini kaybetmiş durumda ve biz öndeki arabaya bindiriyoruz. O cep telefonunu kapayıp hemen aşağı atlıyor, öndeki arabanın tamponu gitmiş ve arabadan oldukça yaşlı bir adam iniyor. Sürücü: “Bu yaşta neden araba kullanıyorsun, kardeşim, yaptığını beğendin mi?”
Yaşlı adam, şaşkın özür diliyor. Ama durum ortada, kusur bizim taksicide. Ben de dışarı çıkıp olup bitene bakmaya başlıyorum. Birden, sürücü yaşlı adama doğru gidiyor aman şimdi bir şey olacak. Olmuyor, sürücü yaşlı adama gidip elinden öpüyor. “Beni affet” diyor, “bir Allahsız beni perişan etti. Emanetimi vermedi. Ocağına düştüm, param yok, param yok.” Yaşlı adam, sessizce başını eğiyor ve hiçbir şey söylemeden arabasına binip uzaklaşıyor. Bizim sürücü donmuş gibi ve birden dizleri üstüne çöküp başını elleri arasına alarak hüngür hüngür ağlamaya başlıyor. Derin bir çaresizlik her yana yayılıyor. Sonra bana dönüyor. “Bin abla” diyor; “yaşadığıma lanet ediyorum, benim kusuruma bakma, bin.”
Arabaya biniyorum ve sıra dışı gündemi şimdilik kapatıyorum.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları