Mehmet Ali Güller

AKP, S-400’ü çalıştıracak mı?

17 Aralık 2020 Perşembe

ABD, AKP S-400’leri aktif hale getirmediği halde Türkiye’ye yaptırım kararı aldı. Bundan “ulusal çıkar” adına çıkarılacak onlarca ders var.

İkisini şöyle özetleyebiliriz: Gecikmiş koz, koz değerini yitirir. Gecikmiş kozu, bir daha oynamaya fırsat bulamayabilirsiniz.

S-400 sorun değil, sonuç

Sürekli belirttik: Bazı çevrelerin dile getirdiği gibi Türkiye S-400’den vazgeçerse, Türk-Amerikan ilişkilerindeki sorun çözülmüş olmuyor. Çünkü Türk-Amerikan ilişkileri S-400 kararından önce zaten oldukça sorunluydu: Teröre destek, Suriye, Irak ve Doğu Akdeniz konularında ABD ile Türkiye arasında gittikçe derinleşen çelişmeler var.

O nedenle S-400, Türk-Amerikan sorunlarının kaynağı değil, tersine sorunların sonuçlarından biridir.

Bu saptama şu bakımdan önemli: Türkiye S-400’ü aktif hale getirmeyi “sürekli erteleyerek” yaptırımdan kurtulamaz. Yaptırım, son yıllarda ABD’nin dış politikada kullandığı önemli bir silah oldu. Washington, özellikle Trump döneminde düşmanına da müttefikine de yaptırım uyguladı. Dolayısıyla S-400’ü toprağa gömseniz bile Türkiye ile ABD arasındaki sorunlar nedeniyle, Washington başka gerekçeler gösterip Ankara’ya yaptırım uygulayacaktır.

Onlarca kez “S-400’ler artık geciktirilmeden aktif hale getirilmelidir” dememiz bundandı.

AKP’de Biden’la pazarlık beklentisi

AKP’nin ABD yaptırımına karşı “kınama” mesajlarının ötesine geçmeyen tutumu ve “Türkiye uygun gördüğü şekilde ve zamanlamayla mukabelede bulunacaktır” diyerek yanıtını zamana bırakması, yeni ABD Başkanı Joe Biden’la bu konuda pazarlık beklentisi içinde olduğuna işaret ediyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın “Yaptırım Türkiye’yi değil Rusya’yı hedef alıyor” mesajı, AKP tarafından Washington’un “pazarlığa açık” olduğu şeklinde yorumlanıyor.

Peki, Ankara bu pazarlıktan ne umuyor? Soru işaretli. Çünkü Washington, AKP’den S-400’ü aktif hale getirmemesini ve depoda tutmasını bekliyor.

Ne yazık ki Ankara’nın ABD ve NATO’yu rahatsız etmeyecek formüller aradığı anlaşılıyor. Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın “Türkiye, S-400’ü Yunanistan’ın S-300’ü NATO ittifakında kullandığı gibi kullanacak” demesi bu formüllerden birine işaret ediyor: Yunanistan S-300’ü tatbikattan tatbikata hangardan çıkarıyor ve ABD’nin denetiminde kullanıp hangara geri koyuyor.

Öte yandan Yeni Şafak’ta yazılan ve yalanlanmayan “Pakistan modeli” de yine AKP’nin formül arayışlarına işaret ediyor. Bu formül de S-400’ün kumanda merkezinde ABD’nin bulunması anlamına geliyor ne yazık ki.

Türkiye ne yapmalı?

Bilinmesi gereken en önemli şey şu: Emperyalistlerin yaptırımına boyun eğmenin faturası, yaptırımın kendisinden her zaman daha ağırdır. O nedenle Türkiye yaptırıma boyun eğmemeli ve ABD’ye yanıt vermelidir.

Bu yanıtların ilki, elbette konunun kendisi olan S-400’ün hiç zaman kaybetmeden derhal aktif hale getirilmesi olmalıdır.

İkinci olarak Türkiye ABD’nin İncirlik Üssü’nü kapatmalıdır. Bunu 1975 şartlarında yapabilen Türkiye, 2020’nin çok kutuplu dünya şartlarında daha da kolay yapabilir.

Üçüncü olarak Türkiye, Kürecik Radarı’na kilit vurmalıdır. Elbette burası ABD değil NATO radarıdır ama bir NATO üyesinin ilk kez bir başka NATO üyesine yaptırım uyguladığı şartlarda, NATO üyelerinin bunun sonucunu görebilmesi için en doğrudan mesajdır radara kilit vurmak.

ABD’nin bölgesel çıkarlarını en zaafa uğratacak gelişme, Türkiye’nin Astana Platformu’nu derinleştirmesi, kurumsallaştırması ve devamla genişletmesidir.

Diğer yandan Ankara ABD’yle karşı karşıya olduğu Suriye ve Doğu Akdeniz sorunları için artık Şam’la anlaşmalı, Kahire’yle barışmalıdır.

Krizi fırsata dönüştürmek

Her kriz, fırsat kapısıdır. Bugün Türkiye’nin “ulusal bağımsız savunma” adına gururu olan Aselsan, Havelsan, Roketsan gibi kuruluşlar ABD’nin Kıbrıs nedeniyle Türkiye’ye yaptırım uygulamasından doğmuştur. Türkiye bugünkü yaptırımı da “ulusal bağımsız savunma” amaçlı değerlendirebilir.

Yüzde 100 bağımlılıktan sıfır bağımlılığa geçişte “silah envanterini çeşitlendirme” modeli en doğru modeldir. Türkiye ABD’ye bağımlılığı azaltıp başka ülkelerle savunma alanında işbirliği geliştirmelidir. Ancak bu modelin başarısı orta vadede ortak üretimi, uzun vadede ulusal üretimi sağlayabilme ölçütüne bağlıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları