Mehmet Ali Güller

‘Kayıt dışı din’ aldatmacası

16 Temmuz 2022 Cumartesi

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Cemil Çiçek, 15 Temmuz’a panzehir olarak “kayıt dışı din” ile mücadeleyi öneriyor (Sözcü, Aytunç Erkin, 12.7.2022).

Ancak Çiçek’in önerdiği yol, tarikatları ve cemaatleri “kayıt içine almak” anlamına geliyor. Hatta Çiçek tarikatlara devleti yönetme yolunu da açık tutuyor: Türkiye’de sosyolojik gruplar, cemaatler var. Bunların görevi gereği, siyaset yapmamaları gerekiyor. Sizden benden para toplarken işte ne derler, ‘İyi insan yetiştireceğiz’, ‘Müslüman gençlik yetiştireceğiz’. Bundan da kayıt dışına dönüşürler. Eğer devleti yönetmek istiyorlarsa, o zaman devletin kuralları çerçevesinde siyaset yapmaları gerekir.

Bu anlayış pratikte “FETÖ’yle mücadele ama FETÖ’cülükle uzlaşma” anlamına gelir. Haliyle başka tarikat ve cemaatlere, başka 15 Temmuz yolları açar. Sonuç olarak 15 Temmuz’a panzehir değil, yeni 15 Temmuz’lara yol yapılmış olur.

TARİKATLAR DEVLETİN KURALLARINA UYMAZ

Bu türden “kayıt dışı dinle mücadele” önerileri, aynı zamanda topluma “doğru din öğretmek” adına, daha fazla dinselleştirme hedefi de içeriyor.

Ancak “anlamadıkları” şu: Tarikat ve cemaatleri “sosyolojik gerçeklik” diye kabul ederek bu yapılarla uzlaşmak ve “devletin kurallarına” uyacağını sanmak, en hafifinden saflıktır. Zira tarikat ve cemaat gibi yapılar, şeyh-mürit ilişkileri nedeniyle, devlet-yurttaş ilişkisi içine dahil olamazlar. Ama fırsatını bulurlarsa “devletin kurallarına uymuş gibi” yaparak en sonunda devlet olurlar ve devlet-yurttaş ilişkisini ortadan kaldırırlar.

Bu bakımdan Çiçek’in tarikatlar ve cemaatlere “devletin kurallarına uyarak siyaset yapma” önerisi sunması vahimdir!

‘ÖZGÜRLÜKÇÜ LAİKLİK’ ALDATMACASI

AKP, “tarikatlar ve cemaatler koalisyonu” olarak kurulan bir dava partisidir. “Davamız” dedikleri “Cumhuriyet Devrimi’ni” yıkma işidir. Laikliği anayasadan ve toplum hayatından kaldırmak da temel hedefleridir.

Bu konuda en açık sözlü olan kişi AKP’li TBMM Başkanı İsmail Kahraman’dı ve “laiklik yeni anayasada olmamalı” demişti (AA, 25.4.2016). Buna henüz erkendi, AKP henüz laikliği anayasadan çıkaracak kadar toplum üzerinde egemen olmamıştı.

Devreye AKP’li Başbakan Ahmet Davutoğlu girdi, “Yeni anayasada ‘özgürlükçü laiklik’ olacak” dedi (Cumhuriyet, 27.4.2016).

Anlamı şuydu: Mustafa Fazıl Paşa’nın 1. Meşrutiyet’te, Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyette yaptığı “din ve dünya işlerinin ayrılması” şeklindeki laiklik tanımı, önce “din ve devlet işlerinin ayrılması” diyerek sulandırılmış, oradan da en sonunda “özgürlükçü laiklik” adı altında tarikat ve cemaatlere özgürlüğe dönüşmüştü.

Açıkça belirtelim: Tarikat ve cemaatleri “sosyolojik gerçeklik” olarak kabul eden ve onlarla uzlaşan her anlayış, kendi yıkımına yol açmaktadır. Tersine, devrimcilik, bu tür kurumları “sosyolojik gerçeklik” diye kabul etmeyerek kaldırma işidir. Mustafa Kemal’in yaptığı odur.

LAİKLİK 15 TEMMUZ’UN PANZEHRİDİR

Bir de “Tarikatlar ve cemaatler olsun ama siyasete karışmasınlar” görüşü var ki eşyanın tabiatına aykırıdır. Tarikatlar ve cemaatler, toplumu ve haliyle devleti kumanda etme eğilimindedirler varlık sebepleri gereği.

Nitekim buna işaret ederek aslında tersinden en güzel laiklik tarifini yapan da AKP’nin Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’tır. “İnanç insan ile Allah arasında olsun, ticarete, siyasete, yargıya yansımasın diye ortalığı ayağa kaldırıyorlar” diyerek laikleri hedef almıştı (Cumhuriyet, 6.9.2021).

İşte yalın gerçek budur: Tarikatlar ve cemaatler, inancı insan ile Allah arasından çıkarıp “ticarete, siyasete, yargıya yöneltme” peşindedir. Bunu yaparken de insanı dönüştürürler, dindarı dincileştirirler.

Özetle tarikat ve cemaatlerle uzlaşan Türkiye, yeni 15 Temmuz’lara gebedir. 15 Temmuz’un panzehri laikliktir. Dahası, laiklik, “yurttaş dindarı” tarikatların elinde “dinci mürit” olmaktan koruyan ve çocuklarımızı şeyhlerin ellerinden kurtaran çaredir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Esad’ın analizi 25 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları