Peki. İdrak ettik. Bundan sonra üreme organlarıyla konuşacağız demek ki.
Medya kısırdı. Yetmedi. Hijyenik ve mutaassıp laboratuvarlarda tüp bebek yöntemiyle hamile bırakıldı. Üç çocuk doğurmasını bekliyorduk. Aldanmışız. Asıl amaç, medyayı hamile bırakarak ortada dolaşmasını engellemekmiş. Biraz geç oldu, ama sonunda anladık. Ayıptır, günahtır diyerek hamile medyayı sindirme operasyonu başarıyla tamamlandı. Pısırık medyamız milletimize hayırlı uğurlu olsun. Şimdi kürtajla ortadaki pislikleri ve ‘piç’leri temizledik mi, ülkemiz güllük gülistanlık olur alimallah.
Zaytung açıklama yapmış. “Hamile kadının sokakta dolaşması ayıptır, terbiyesizliktir’’ şakası bize ait değildir diye. Kala kala elimizde medya olarak bir Zaytung kaldı. Halimize bakın. Gülsek mi, ağlasak mı? Rahmetli Aziz Nesin’in kemikleri sızlıyordur. “Böylesi bir kara mizahı ben bile yazamazdım’’ diye hayıflanıyordur mutlaka.
TRT’de muhterem din adamlarımız hamilelikle ilgili ahkam keserken, Kanal 7’de ‘Zübük’ gösteriliyordu. Kaderin cilvesi işte. Aziz Nesin ta o zamanlar bugünün siyasi çarpıklığını ne güzel anlatmış. Kemal Sunal ne güzel oynuyor. İzlemeye doyamıyor insan. Ama şaşırmadım desem yalan olur. Bu film niye sansürlenmiyor? Aslında ‘mozaik’lense fena olmaz. Sigaradan, içkiden sonra televizyonlar kendilerine vazife çıkarıp hamile kadınları da ekranda mozaiklemeye başlayacaklar zaten. Bence zübükleri de mozaikleyelim.
Geçenlerde “Kurtlar Vadisi’’, “Şefkat Tepe’’, “Sakarya Fırat’’ ve “Tek Türkiye’’ gibi topluma düşmanlık tohumları saçan dizilerin kaldırılmasını önermiştim. Barış sürecinde kurulan, ama nedense artık esamesi bile okunmayan akil insanlar heyeti de aynı fikirdeydi. Tek eleştiri, daha doğrusu küfür bu dizilerden birinin senaristinden geldi. Bu köşenin adıyla dalga geçen yazar, “tele kafa’’ diyerek benimle kafa buluyordu. Toplumu zehirleyen hamile medyanın ‘zübük’leri olmaktansa tele kafalık yapmaya devam edelim. Yeni sloganımız: Hamile kafalara mozaik! Hülooğğ!
Aslında zinayla hamile bırakılmadan önce kısır medyadan umutluydum. Yaz döneminde başlayan yeni diziler de umudumu artırmıştı. Star’da başlayan “Benim Hâlâ Umudum Var’’ dizisi hislerimle örtüşüyordu. Yeni kuşağın duygu dünyasını kavramak isteyenler yaz sezonunun gençlik dizilerini izlemeli. Star ilk kez kendi başlattığı bir diziyle gün birinciliğini yakaladı. ‘Benim Hâlâ Umudum Var’ modern bir kül kedisi masalı. Başrol oyuncuları Gizem Karaca ve Şükrü Özyıldız harika. Özellikle Şükrü Özyıldız’a dikkat. Star dizi dünyasına yeni bir star kazandırıyor. Dizi isimleri güncel siyasi ortamı da iyi yansıtıyor. Kanal D’de başlayan ‘Güneşi Beklerken’ aydınlık yarınlardan umudu kesmememiz gerektiğini anımsatıyor sanki. Benim asıl favorim Fox’un yeni dizisi ‘Sana Bir Sır Vereceğim’. Türkiye’de ilk kez ciddi bir ‘fantastik gerilim’ dizisi çekiliyor. Senaryolara biraz daha emek verilirse bu üç dizi de yeni sezonda devam edebilir. ‘Seksenler’in sırtından beslenen ‘Doksanlar’ ve Gani Müjde’nin yeni komedisi ‘Babam Sınıfta Kaldı’yı tutmadım. Komedide biraz daha ciddiyet gerektiğini düşünüyorum.
Bize özgü mizah lazım bizim seyirciye. Aziz Nesin okuyun biraz. Okumaktan korkuyorsanız ‘Zübük’ izleyin. Tabii mozaiklenmeden önce.