Meriç Velidedeoğlu

Bir ‘bayram itirafı’

16 Eylül 2016 Cuma

“Yürütme”nin OHAL’den yararlanarak, “28” belediyenin “seçilmiş başkanlarını görevden alıp”, yerlerine “kayyım” ataması nedeniyle, bu belediyelerin “Kürtçe” yazılı tabelalarının indirilmelerinin “TV”de izlenmesiyle bir durumun ayrımına “ancak” varıldı.
İndirilen tabelalar “TV”de göründükçe, aaa bunlar yalnız “Kürtçe” yazılarak oluşturulmamış, ayrıca hangi ülkenin belediyesine ait olduklarını belirten “TC”de yazılmamış diyenlerin olduğu basında yer aldı. (Sözcü, 15.9.2016)
Oysa bu belediyeler -belki daha başkaları dail, ilçe ve beldelerindeki tüm kamu kurumlarının adlarının başında yer alan “TC” ya da “Türkiye Cumhuriyeti” yazılımlarını “üç yıl” önce silmeye başlamışlardı, “PKK” başı Öcalan’lı dönemin Başbakanı Erdoğan’ın, “açılım” sürecindeki anlaşmalarının sonucu olarak; üstelik böylece yıllar yılı, “Te Ce”ye yer verilmemeli diyen örgütün ve başının istekleri de gerçekleştirilip, bahar havasına giriliyordu.
Kuşkusuz bu karar ülkemizdeki her türlü kamu kurumlarına da uygulanıp, adlarından, binalarından “TC”ler kaldırılacaktı.
Üç yıl önce bu “TC”yi silme kararı alınırken, “geç kalmış bir adım!” diyen olmamıştı ama, bu işlemi öyle “kabullenmiş”, öyle unutmuşuz ki, bugün “Kürtçe” yazılı tabelalar indirilirken, “aaa” bunlarda “TC” de yok diyoruz, şaşkınlıkla...
Peki, bu şaşıranlara, bağlı bulunduğu belediyenin adının başında artık “TC” var mı, yazılı mı diye sorsak ne derler acaba?
Öte yanda, PKK’ya ve Öcalan’a yürekten bağlı olan belediyeler, alınan bu “silme” kararıyla yetinmeyip, kurdukları kamu kurumlarına, örneğin “Siirt Belediyesi”, kuracağı “Halk Kütüphanesi”ne, “Celadet Ali Bedirhan” adının verileceğini bildirmişti.
Oysa, “TC Devleti”nin kuruluşunun ilk adımı olan “Milli Mücadele”de, ardından gelen “Ulusal Kurtuluş Savaşı” sürecinde, dönemin emperyalizminin lideri “İngiltere”nin kullandığı aşiretin başkanlarındandı “Celadet Ali Bedirhan”.
Bu dönemde “Anadolu”da görevli olan “İngiliz” subayı “Binbaşı Nowil” bu “Celadet A. Bedirhan”a dolaysiyle aşiretine, “Urfa”daki İngiliz tümenini de çağırarak, hep birlikte Malatya’ya girip, “Kürt bayrağı”nı dikebiliriz, diyordu.
Böylece, İngiltere’nin bu süreçte gerek Yunanistan’ı, gerek kimi “Kürt aşiretleri”ni, “Ortadoğu”yu elinde tutmak için kullandığından söz edilir.
Oysa “Atatürk”; “Anadolu”ya geçtikten hemen sonra, “Vatanın bütünlüğü tehlikededir!” diyerek, Kürt aşiretlerine çağrılar yaptığı gibi, “Sivas Kongresi”nden önce de yine, özenli, içten çağrılar yapacaktır.
Nitekim İngiliz Nowil’in haince önerisini “Keven Aşireti” önderleri de kabul etmezler; anımsanacağı gibi, “Mutki Aşireti”nin başkanı “Diyab Ağa”da, “Dersim” milletvekili olarak “Büyük Millet Meclisi”nde bir ara “Yunan” kuvvetlerinin ilerleyişi dolayısıyla, Meclis’in “Konya”ya taşınmasını isteyen milletvekillerine, Meclis kürsüsünden, “Hiçbir yere gitmiyoruz!” diyerek karşı çıkacaktır.
Bilindiği gibi emperyalizmin, “maşası” durumuna gelince, kullanılmaktan kurtulmanın “zorluğu”, gerek “Kurtuluş Savaşı” döneminde, gerekse “TC Devleti” kurulduktan sonra da sürdürülen “Kürt İsyanları” sürecinde yaşananları ortaya koyacaktı.
Evet değerli dostlar, daha önce de bu köşede yer alan bu tarihsel süreci bir kez daha paylaşalım dedim; çünkü günümüz emperyalizminin lideri “ABD”nin; halkları, ulusları kullanmasının tam bir örneği olan “PKK Terör Örgütü”nün başının bir “itirafı” yer aldı bayram basınında, yaklaşık “40 yıldır” ülkemizi kana bulayan, bebeleri bile öldüren terörist başı sonunda, “Bu ölümler nedeniyle uyuyamıyorum!”, “Bu kan, gözyaşı dursun!” demiş...
İşte bu sözler üzerine yine anımsatmak “gerekir” diye düşündüm, Bedirhanlı Aşireti’nden, “Celadet Ali Bedirhan”ı..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları