Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
'Cherchez la femme!'
\n\n\n
Yazının başlığı, Fransızcaya ortaçağdaki saray entrikalarından miras kalan bir deyiştir. Ortalık mı karıştı, birileri birilerini çekemiyor ya da gözünü mü oyuyor? İşin içinde mutlaka bir kadın parmağı vardır. Sorunun nereden kaynaklandığını bulmak için “Kadını arayın!” denir.
\nOrtaçağda on binlerce kadını zaten şeytanla özdeşleştirip cadı, büyücü diye yakan egemen erkek zihniyetinin nifak tohumunu da dişi düşünmesi, elbette olağandır. Fransızlar, altında kadın parmağı aradıkları kaç çekişmeyi çözdüler, hangi belayı savuşturdular, bilinmez. Ama kadın düşmanlığı, toplumların ezelden ebede ortak paydası, belki de ilk “küresel” kanıdır.
\nEgemenlerin tarih boyunca işledikleri “kabul edilemez” cinayetlerden, “bağışlanamaz” yenilgilere, suç her yerde ve her zaman bir kadına atılarak aklandı, erkek erk.
\n***
\nBüyük Konstantin, kendisine en çok benzediği için en büyük rakibi görüp gençliğini kıskandığı oğlu Crispus’u öldürttüğünde, Roma’nın resmi -ve erkek- tarihçileri, cinayeti “üvey anne” Fausta’nın entrikasıyla açıkladı.*
\nKanuni Sultan Süleyman, kendisine en çok benzediği için en büyük rakibi görüp gençliğini kıskandığı oğlu Mustafa’yı öldürttüğünde, Osmanlı’nın resmi -ve erkek- tarihçileri, cinayetten “üvey anne” Hürrem’i sorumlu tuttu.*
\nBaltacı Mehmet Paşa’nın gece gizlice çadırına ve zorla koynuna girmeseydi Çariçe Katarina, koca Osmanlı ordusu yenilir miydi hiç Rus ordusuna? Vb... vb…
\nNe var ki günümüz demokratik iktidar kavgalarında bile kadın parmağı aranması, salt kadın düşmanlığıyla açıklanabilecek bir durum değil.
\nÜstelik, aranan parmak çoğu kez bulunuyor…
\nBin yıllardır iktidardan uzak tutulan kadın, eline dolaylı iktidar, yani erkek muktediri yönetmek ve etkilemek fırsatı geçtiğinde, kuşkusuz elinin, dilinin ve parmağının hünerini kullanıyor; yönetmekte de erkek kadar yetkin, belki daha da etkin olduğunu kanıtlıyor.
\n***
\nFransa’daki siyasal gelişmeler, işte bu tarihsel eğilimi kadük ve küresel anlamda “aranan kadın parmağı”nı bulmayı gereksiz kılmakta.
\nOysa François Hollande cumhurbaşkanı seçilene kadar, gerek kendi çevresi, gerekse Fransız Sosyalist Partisi’nde “Cherchez la femme!” dedirtecek bir rekabet ve çekişme ortamı vardı.
\nHollande’ın dört çocuğunun annesi ve Amerikalıların “First Girlfriend” diye andıkları bugünkü eşi Valerie Triewieler’e âşık olunca ayrıldığı Segolene Royal, beş yıl önce aynı partinin adayıydı ve cumhurbaşkanı seçilemedi.
\nSegolene Royal’in, dört çocuğunun babasına hiç de barışçıl duygular beslemediği, kimse için sır değil. Ekleyin üstüne kendisinin yenildiği makam yarışını eski eşin kazanmasını; ilkeli, tutkulu ve güzel bir kadın olan Royal’in Hollande’dan intikam için ayağına çelme takması, altını oyması için her türlü “duygusal” nedeni ve en önemlisi, parti içinde dengeleri değiştirecek bir ağırlığı vardı. Hâlâ da var.
\nAma Segolene Royal, kan, kin, kızılcık şurubu deyip içti ve François Hollande’ın parti üyeleri tarafından önseçimlerde aday gösterilmesinden öteye, yüzde yüz destek verdi eski eşine.
\n***
\nBir kadının, kendisini başka bir kadın için terk eden erkeği, televizyonlarda ve mitinglerde, “Dürüsttür, ahlaklıdır, gerçek bir devlet adamıdır, cumhurbaşkanı olmayı hak ediyor!” diye övmesi, kuşkusuz kolay değildir. Ama Segolene Royal, kin beslediği erkeği överken hem inandırıcı, hem de vakur olmayı başardı.
\nEh, her şeyin bir bedeli olduğu gibi, her fedakârlığın da ödülü var: Segolene Royal’in, Meclis Başkanı olması bekleniyor. Söylentiye göre Hollande’a verdiği desteği bu makama karşılık pazarlamış.
\nEğer varsayım doğrulanırsa, Fransız parlamentosuna ilk kez bir kadın başkanlık yapacak. Segolene Royal de o kürsüye çok yakışacak.
\nSosyalist bakanlar kurulunun yine ilk kez, yarı yarıya kadınlardan oluştuğu da düşünülecek olursa...
\nKimsenin kadını aramasına gerek kalmadı, Fransa’da. Çünkü kadın, olması gereken yerde, iktidar masasında erkeğin karşısına oturuyor, artık.
\n* Aynı payitahta hükmeden oğul katili iki imparatorun öyküsü, Destina (Literatür Yayınları, 2008) adlı romanımın konusudur.
\n\n\n‘G’ NOKTASI
\n\n\nSosyalist Parti’nin bir numarası, zaten bir kadın: Genel Sekreter, Martine Aubry. Cumhurbaşkanı adaylığında François Hollande’ın rakibiydi, parti içi ön seçimleri kaybetti. Sosyalist bir hükümette, rakibinin cumhurbaşkanı seçilmesi için verdiği destek ve parti makamına karşılık ancak “başbakanlık” koltuğunu kabul edebileceğini söylüyordu. Oysa Hollande, yeni hükümette kendisine başbakanlık değil, bakanlık önerdi. Martine Aubry, reddetti.
\nDeneyimli politikacının geleceği belirsiz. Sosyalist Parti’ye yeniden genel sekreter seçilir mi, siyasal arenadan çekilir mi, bilinmiyor.
\nKırgınlığına yenilen Martine Aubry, kazanan partisinin kaybeden kadını oldu.
\n\n\n“Ne istediğini bilmek gerekir. Bilince, bildiğini söyleyecek cesaret gerekir. Söyleyince, dediğini yapacak cesaret gerekir.”
\n\nCLEMENCEAU
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Colani’nin arabası
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Erdoğan'dan Suriyeliler açıklaması