Denizi Öldürmek

31 Ağustos 2011 Çarşamba
\n

\n

\n\n\n

Biz Türkler, bir ülkemizin dört denizle çevrili olmasıyla övünürüz, sık sık. Ancak o denizleri ne sever ne de kollarız. Tam tersine: Hem taşımacılıkta kullanmayız yeterince, hem de cahilce kirletir, vahşice talan ederiz... \n

\n

Ama kendimizi, çocuklarımızı da birlikte zehirleriz. Balık çiftliklerinde kullanılan antibiyotikler insanların bağışıklık sistemini çöktürür, denize salınan ağır metallerle zehirlenen balık eti, insanlarda kanser yapar, çünkü!\n

\n

Neden böylesine kendisini yakan bir hoyratlık sergiler Türkiye? Sorunun yanıtı, su ürünleri mühendisi olarak yetiştirilip mesleği yaptırılmayan 13 binin üstünde genç mühendisin istihdam dışı bırakılması, olabilir mi? \n

\n

Bugün onların sesi olup, onların yararlanılmayan bilgilerini açığa vuran, hepimizi ilgilendiren imdat çığlığını yayımlamayı bir görev biliyorum:\n

\n

***\n

\n

Bu satırları işsiz su ürünleri mühendisleri olarak, tükenen kaynaklarımızla birlikte yok sayılan mesleğimizi savunmak için yazıyoruz. \n

\n

Balık ve diğer su ürünlerinin insan beslenmesinde büyük önemi vardır. Balık proteini, en yararlı protein türüdür. İnsan vücudu bu proteinin yüzde 93ünden faydalanır. Bu oran kırmızı etlerde ve diğer beyaz etlerde çok düşüktür. \n

\n

Gelişmiş ülkelerde sağlıklı beslenmenin vazgeçilmezi olarak görülen balık ve su ürünlerinin kesintisiz tedariki için devlet tarafından destekleniyor olması, konunun önemini göstermesi açısından çarpıcıdır.\n

\n

Yarımada olan ülkemiz; deniz alanı, akarsuları, doğal ve baraj gölleriyle su ürünleri açısından önemli potansiyele sahiptir. Zaten ülkemizde, bu potansiyelin değerlendirilmesi için 20nin üstünde su ürünleri fakültesi ve 20 civarında su ürünleri meslek yüksekokulu vardır. \n

\n

Gelişmiş ülkeler balıkçılık ve su ürünlerini, işin doğası gereği, farklı bir uzmanlık alanı olarak benimsemiş ve bunu da politikalarına yansıtmışlardır. ABnin 1983ten beri tarımdan ayrı bir Ortak Balıkçılık Politikasıvardır. Halen dört büyük yapısal AB fonundan biri Balıkçılık Fonudur ve sektörü, çalışanların eğitim ve özlük hakları çerçevesinde de destekler. \n

\n

Ülkemizin de taraf olduğu Dünya Ticaret Örgütünün yaklaşımı da aynıdır. Balıkçılık ve su ürünleri yetiştiriciliği ve ticaretini, tarım ve hayvancılıktan ayrı olarak ele almaktadır.\n

\n

Oysa Türkiyede, balıkçılık ve su ürünleri yetiştiriciliği 80li yıllarda anabilim dalı olarak kabul edilmiş ve fakülteler kurulmuşken, bu alanda 160 yıldan beri hâlâ veterinerlik mesleği hizmet vermektedir!\n

\n

***\n

\n

Teknolojinin de gelişmesiyle, su ürünleri mühendisleri balık hastalıkları ve gıda işleme alanlarında nitelikli eğitim almak fırsatını yakalamışlardır. Özellikle hastalıklar konusunda, balık ve su ürünleri odaklı çalışan veteriner hekimlerden çok daha iyi noktada oldukları kuşku götürmez bir gerçektir. \n

\n

Ama nedense Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile diğer devlet kurum ve kuruluşlarında su ürünleri mühendislerinin çalışması gereken alanlarda, veteriner hekim, ziraat mühendisi ve gıda mühendislerinin çalıştırıldıkları üzüntüyle gözlenmektedir.\n

\n

Halen işgücü piyasalarında su ürünleri mühendisi payesi almış 13 binin üstünde genç, iş bulamamaktadır. \n

\n

Oysa Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı; BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ve Avrupa Birliğine balıkçılık ve su ürünleri yönetim sistemlerini anlatan raporlar göndermekte ve personel eksiği olduğunu belirtmektedir. Hal böyleyken, öncü kuruluş olmasını beklediğimiz Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız su ürünleri mühendislerinin varlığını da işsizliğini de görmezden gelmektedir.\n

\n

Bakanlıktan beklentimiz, bilimsel gelişime uygun olarak mesleki taassupları yıkıp, su ürünleri mühendislerine hak ve yetkilerini teslim etmeleri ve bakanlık bünyesinde daha fazla su ürünleri mühendisi istihdamını sağlamasıdır.\n

\n

***\n

\n

Yaklaşık otuz yıllık geçmişi bulunan Su Ürünleri Fakültelerinin hak ve yetkileri, bugüne kadar bu konuda ne yazık ki yeterli bilgi ve donanıma sahip olmayan ziraat mühendislerine, veteriner hekimlere ve gıda mühendislerine paylaştırılmıştır. \n

\n

İşte bu nedenledir ki üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizin deniz kaynakları hor kullanılmış, balık hastalıklarına teşhis gecikmiş, su ürünleri denetimleri de doğru yapılamamıştır.

\n\n\n

‘G’ NOKTASI

\n\n\n

Türkiye, dünya tarımında 7nci, su ürünleri üretiminde 31inci sırada yer alıyor. \n

\n

ABye uyum müktesebatında balıkçılık sektörünü ilgilendiren 102 mevzuattan 86sı incelendi: Yüzde 67si uyumsuz, yüzde 24ü kısmen uyumlu bulundu. \n

\n

Türkiyenin 25 milyon hektar su ürünleri istihsal alanı bulunmasına karşın, istihdam ettiği su ürünleri mühendisi sayısı 480. \n

\n

28115 ortağı bulunan 516 su ürünleri kooperatifi denetlenemiyor. Aşırı avlanma ve kaçak avcılık doğal stokları tüketiyor, türleri yok ediyor. Yetersiz denetim, sektörle hiç ilgisiz sahil güvenliğe yaptırılıyor. \n

\n

Belediyelere bağlı balık hallerinin denetimi, su ürünleri mühendislerine yaptırılmalıyken zabıtaya yaptırılıyor.\n

\n

Ondan sonra da denizlerde balık tükendi, çiftliklerde balıklar b..kla beslenip ölmesinler diye de yanında antibiyotik verildi, kanser de pek yaygınlaştı diye şaşıyoruz\n

\n

\n\n\n

Çöl insanları balık yememeye yemin edebilir.”\n

\n

WOLFGANG VON GOETHE

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kıyamete hazırlık 14 Nisan 2024
Kibir ve kir 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları