Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Hangisi Büyük Türkiye?
Herkesin bir titizliği vardır ya, benim de mutfaktaki titizliğim bıçakların iyi cins ve keskin olmalarıdır. Zaten yayımlanan ilk öyküm de bir bıçak atıcısının fantastik yazgısını anlattığım, “Sirk Kızı”dır. Öykünün kadın kahramanı, biraz da ben olarak, çıktığı gösteride her gece, hedefi 12’den vurmakla yetinmez, bıçak atan elini sağ bileğinden keser. Ama her sabah, kesilen el yeniden uzar kolun ucunda…
\nAnlayacağınız, keskin bıçaklara özel bir düşkünlüğüm ve yemek yaparken, kendi ellerimi de epeyce doğramışlığım vardır!
\nGeçenlerde, “Laguiole” marka sofra bıçaklarımın oynadığını görünce pek telaşlandım. Onlarsız bir hayatı düşünemiyordum. Bıçaklar hâlâ mükemmeldi, ama saplarını tutan pimler düşmüştü. Kapıcım Erol Bey’den, bıçaklara yeni pim takabilecek bir usta bulmasını rica ettim.
\n***
\nErol Bey, bıçakları alıp önce Karaköy hırdavatçılar çarşısına gitti. “Böyle pim yapacak usta kalmadı” demişler. “Osmanbey’de biri var, onu bulursan, belki… ” Meğer sözünü ettikleri usta da rahmetli olmuş, Osmanbey’den de eli boş döndü, Erol Bey. “Ama” dedi, “bir de Eminönü’ne bakacağım…”
\nHer gün bıçakların peşinde koşacak zamanı olmadığı için, aşağı yukarı üç haftaya yayıldı bu keşif gezileri. Derken, bıçaklar geri geldi. Pimler yerine takılmış, sapasağlam, pırıl pırıl.
\n“Eminönü’nde kalan biricik ustayı buldum” diye anlattı, \tErol Bey. “Her pimi uydurmak için ayrı ayrı kesti, küçülttü. Öyle uğraştı ki, ben yoruldum seyretmekten. Zaten, ‘Deli işi bu, aslında yapılmaz, ama siftah etmedim oğul, mecburen yapıyorum’ dedi…”
\nKaçınılmaz soruyu sordum: “Kaç para tuttu?”
\n“On lira aldı, abla!”
\nGözümün önüne, yıllarını mesleğine vermiş, eşi kalmamış o ustanın her bıçak sapındaki üç pimi ayrı ayrı kesmesi, biçmesi, karşıdaki deliği tutturacak biçimde ter dökmesi geldi. Bir bıçağa 1 TL bile tutmuyordu, aldığı ücret… Salt şaşmadım, yıkıldım.
\n***
\nO gün bugündür, benim bıçaklara verdiği olağandışı emeğin karşılığında 10 TL ile siftah yapan o usta çıkmıyor aklımdan, çevreme başka bir açıdan bakıyorum. Ve düşünüyorum: Türkiye’de ekonomi cazgırlarının, sabahtan akşama, şöyle iyi gidiyor, böyle iyi gidiyor diye anlattıkları ülkede, iyi giden ne, iyi gidenler kimler ve istikamet nire?
\nBen mi yanlış yerdeyim, bilemiyorum, yakın çevremdeki küçük esnaf kan ağlıyor. Otuz yıldır Cihangir’de oturan tüm sanatçı takımını tarağından geçiren berber, sinek avlıyor. Dükkânlar art arda kapanıyor, bazıları boş kalıyor.
\nMeslektaşlarımın çoğu işsiz. AKP iktidarı medyaya gem vurduğundan beri, işsiz gazeteci sayısının inanılmaz boyutlara ulaşmasını normal kabul ediyoruz.
\nNe var ki işsizlik, tüm sektörlerde ve ülke çapında da diz boyu. İstihdam konulu internet sitelerinden sadece biri bile, televizyonlarda “14 milyon iş arayan insan bize kayıtlı” reklamıyla boy gösteriyor. Bu insanların yarısının iş değiştirmek isteğiyle yazıldığını varsaysanız, diğer yarısı 7 milyon reel işsiz eder ki, nüfusun onda biridir… Oysa resmi kaynaklara göre, Türkiye’deki işsiz sayısı 2.5 milyon dolaylarında.
\n***
\nNasıl oluyor? Çünkü eşi çalışan işsiz, İş Kurumu’na kaydedilmiyor bile! Şahsen biliyorum, oğlum çalışıyor, ama biyolog gelinim bir yıldır işsiz. Üstelik çok iyi laboratuvar deneyimiyle, hastanelerde iş arıyor, yok, yok… Doktorlara soruyorum, ya karın tokluğuna çalışıyorlar, ya maaşlarını düzenli alamıyorlar. Hemşireler deseniz, aynen.
\nGenç avukatlar, sürünüyor. Öğretmenler, sürünüyor. Öğrenciler, zaten yerlerde sürükleniyor…
\nGözlerimle görüp konuştuğum kimse yok ki, sıkıntı çekmesin, şikâyetçi olmasın.
\nÖte yandan, herhalde alıcısı var ki, kentin her yanından gökdelenler fışkırıyor. Herhalde \tiş yapıyor ki, AVM’den \tgeçilmiyor memlekette. \t\tZaten televizyonlar da \thaberden çok borsalarla \t\tilgili ve şık giyimli, şakrak kahkahalı beylerin hanımların laga luga yaptığı bir Türkiye imgesi yayıyor.
\nBazen, acaba ben paralel bir dünyada mı yaşıyorum, diye kuşkuya kapılıyorum. Yakından gördüklerim mi gerçek, yoksa uzaktan baktıklarım mı? Kuşkusuz her ikisi de doğru, Türkiye’de iki dünya var.
\nSizce hangisi daha büyük \tbir nüfus barındırıyor? Sefa sürenler mi daha çok, yoksa \tçile çekenler mi?
\n\n\n‘G’ NOKTASI
\n\n\nBasın özgürlüğünde geldiğimiz son noktayı, geçen hafta kulağıma ilişen HaberTürk TV spotu koydu: “Türkiye’nin en cesur kalemi Fatih Altaylı, Teke Tek’te kanser hastalığını ve CHP kurultayını değerlendiriyor!”
\nGüleyim mi, ağlayayım mı, bilemedim. Demek artık kanser hakkında, muhalefet partisi üstünde konuşmak da cesaret istiyormuş, Türk medyasında. Hem de “en cesur kalem” olmak gerekiyormuş, diyesim geliyor ama…
\nO zaman korkaklık nedir? Korkak kime denir?
\nTürkiye’nin “en cesur kalemi” Fatih Altaylı, iyi ki teke tek alıyor, riskleri. Maazallah çifter çifter alsa, örneğin şeker ile kanser ve CHP ile MHP’yi bir arada programlasa, kim bilir neler gelir başına!
\n\n\n“Yoksul kışın
\nbuz tutar, varsıl
\nyazın buz tadar.”
\nANARŞİST SLOGAN
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti