Büyük Ayı yıldız takımının yeryüzüne yansıması olduğuna inanılan Ezya adalarının büyük ayısı Makronezya; müstebiti Valdemir Potin de doğal olarak ayı güreşçisi, zaten ayı gibi biriydi. Gösterişi sever ve hepsi vasalı olan diğer ada müstebitlerine oranla boydan kısalığını enden kapatır, kas üstünlüğüyle öne çıkardı.

Mikronezya’dan Makronezya’ya yüklü miktarda pudra şekeri sokarken yakalanan pudra şekeri baronu Emet Agarovski idamdan kurtulup ömür boyu hapis almıştı ya? Valdemir Potin, tam istediği gibi sonuçlanan mahkeme kararını kutlamak üzere vasalı Muktedir Makropiç’i Makronezya’yı resmen ziyarete davet etti. Üç gün sürecek ziyaret sırasında konuk müstebit onuruna çeşitli eğlenceler düzenlenecekti. 

Mikronezya müstebiti Muktedir Makropiç’in aslında eğlenmeye gönlü yoktu. Bir numaralı pudra baronu Emet Agarovski’nin rüşvetçi jüri heyeti beraat verecekken jüri başkanının işgüzarlığıyla ömür boyu hapis cezasına çarptırılmasına fena halde sinirlenmiş çünkü eli, ayağı, adamı Agarovski’nin Mikronezya’ya sınır dışı edilmesi için yine Valdemir Potin’e muhtaç kalmış, dolayısıyla kutlanacak bir durum da göremiyordu. 

Ama Potin’in çağrısına uymamak ne mümkün?

Suratına oturan somurtkanlığa ciddiyet maskesi takıp koşa koşa, daha doğrusu Mikronezya’daki tüm kayıkları içeren bir konvoyla yüze yüze gitti tabii.

Makronezya, ayı sirkleriyle ünlüydü. Ama Valdemir Potin, vasalı Muktedir Makropiç onuruna bizzat güç gösterisi yapacağı özel bir ayı gösterisi tertiplemişti.

Makronia arenasının ortasına devasa bir kafes getirildi. İçinde inanılmaz irilikte bir Makron ayısı, kızgın homurtularla dolanıyordu. 

Şeref tribününde ayağa kalkan Valdemir Potin, halkın alkışları arasında arenaya indi, kafese girdi, iki bacağını açtı, ellerini beline koyup kütlesinden iki kat büyüklükteki ayıyı bekledi. Muktedir Makropiç, sahneyi şaşkınlık ve korkuyla seyrediyordu.

Ne de olsa ayıdır, Valdemir’dir Potin’dir bilmez, dinlemez, adamı yer, diye düşünüyordu. 

Oysa öyle olmadı. 

Ayı önce ağzını tüm haşmetiyle açıp arenayı titreten, korkunç bir nara attı. Sonra Potin’e ağır ağır yaklaştı, kokladı, sakinleşti ve ayaklarının dibine yatıp papuçlarını yalamaya başladı. 

Valdemir Potin, tebaasının çılgın alkışları arasında kafesten çıktı, şeref tribününe dönüp konuğunun yanına oturdu ve gülerek: “Sen de kafese girmek ister misin” diye sordu.

Mikronezya müstebiti Muktedir Makropiç’in kalbi ağzından fırlayacak gibi çarpıyordu, ama sesi titremedi:

“Elbette isterim! Ama önce ayıyı dışarı çıkarın...”