Kararan vatan

11 Nisan 2021 Pazar

Madam Hayganuş, kocası ölünce tarifsiz kederlere gark olmuş. 

Cenaze töreninden sonra eşinin mezarı başına çöküp ağıt yakmaya başlamış. 

Komşuları, dostları yaşlı gözlerle onu dinliyorlarmış.

“Ah Agop Efendi, ah... Sen ne güzel, ne âlim adam idin... Fransızca bilir idin, İngilizceyi, Alamancayı su gibi konuşur idin... Sen fizikten, kimyadan, edebiyattan çok iyi anlar idin... Şiir bilem yazar idin...”

İzleyenler sessizce bekliyor, ama coştukça coşan Hayganuş’un Agop’a düzdüğü övgüler bitmek bilmiyormuş. 

Sonunda bir komşu dayanamayıp patlamış:

“Amma da abarttın Madam Hayganuş! Agop’u hepimiz tanır idik. Rahmetli hiç de anlattığın adam değil idi. Yabancı dil falan bilmez idi. Şiir de yazmaz idi. Çat pat okuması yazması var idi. Hepisi o kadar!” 

Madam Hayganuş, ağlamayı şıp diye kesmiş. Gururla dikilip “Olsuuun!” demiş. “Heves eder idi!”

FETÖ’cülerin delik delik ettiği sözleşme

12 Ekim 2014 tarihinde bu sütunda yayımlanan Hoppa Coğrafya, Hortlak Harita başlıklı yazım, Amerikan füze destroyerleri USS Cole ve USS Donald Cook ile Amerikan istihbarat gemisi Husband Ear ve dahi Fransız istihbarat gemisi Dupuy de Lome’un bayraklarını sallaya sallaya Montrö Antlaşması’nı delip Karadeniz’e çıkışlarını anlatıyor ve şöyle sürüyordu: Oysa daha birkaç yıl önceye kadar Kuzey Deniz Saha Komutanlığımız, Montrö Boğazlar Sözleşmesi gereği Karadeniz’e sahili olmayan ülkelerin savaş gemilerine Karadeniz’e çıkış izni vermiyordu. Şimdi o amirallerin nerede olduklarına bakınız... Diyeceksiniz ki NATO ülkelerine ait savaş gemilerinin Karadeniz’e girip çıkmalarıyla İran’ın kara parasının ne ilgisi var? 

“Ne dersek yapacaksın, ne istersek vereceksin!” tümcesinin karşılığı, işte tam da burada, tabak gibi açık. Kabak gibi ortada. Yeni bir soğuk savaşın, yine uç NATO karakoluyuz. Rusya, bir kez daha düşmanımız. İran’a konulan ambargoyu delmeye giderken, Türkiye’yi süzgeç haline getirmek, vallahi kolay değildi. Pes!

Alavere dalavere, amiraller hapishaneye

Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni deldirmeyen amiraller, 2010’larda FETÖ kumpas davalarıyla peyderpey hapse atılmış ve yukarıdaki yazı yazıldıktan bir ay sonra serbest bırakıldılar, değerli okurlarım. Hapisten çıktıktan sonra emekli, yani her halükarda pasifize edilen aynı amiraller; Montrö’yü savunmaktan caymadıkları için yine bir kumpasa, hazırladıkları bildiri taslağını değiştirip daha imzalar beklenirken yayımlayan hainlerin tuzağına düştüler, gözaltına alındılar, yine mahpuslar.

2010’larda TSK’yi milletin ordusu olmaktan çıkarıp ümmetin ordusuna dönüştürmek üzere yurtsever subaylarından temizleyen FETÖ de başta ABD, NATO devletlerinin oluşturduğu Batı Paktı’nın emirberiydi; bugün aynı amiralleri bildiri kumpasıyla hapse attıran odaklar da Batı Paktı’nın emirberidir. Zaten Montrö Sözleşmesi’ni tartışmaya açan, feshini isteyen her kimse, istisnasız hepsi, aynı yapının paralı ya da “yuları kaptırmış” zorunlu işbirlikçisi, kısaca vatan hainidir. 

 NATO ÜLKELERİ, MONTRÖ SÖZLEŞMESİ’NİN FESHİNİ NİÇİN İSTİYOR?

ABD’nin liderliğindeki Batı Paktı, Rusya ile Çin’in başı çektiği Doğu blokunun kapitalist ekonomiye geçişini siyasal kaosun izleyeceğini ve bu kaostan yararlanarak onlara hâkim olacağı hesabını yaptı. Yanıldı. Rusya oligarşik kaosu yendi, Çin zaten hiç kaosa düşmedi ve egemenlik anlamında dizginleri Batı’ya kaptırmadılar. Yaşadığımız dünya, komünist aşılı kapitalistler ve daima kapitalistler arasında yine iki bloklu.

Ancak otuz yıla yayılan bu yeni bloklaşma sürecinde, Batı Paktı 2000’deki borsa kriziyle başlayıp yeni piklerle hâlâ süren bir dizi finans krizinin üstesinden gelemedi. Tarihte bilinir ki ekonomik krizleri aşabilmenin son çaresi, savaş ekonomisine geçmektir. ABD ve sopası NATO, 2001’den öteye bu çözümü mevzi savaşlarda aradı, kısmen buldu, ama yetmedi. Şimdi aynı planın 2003’ten öteye özellikle Ortadoğu’da kaydedilen gelişmelere göre hesaplanmış son aşaması, Rusya’yı silkeleyecek bir savaş düzenine geçiliyor. 

ÜS KUŞATMASI ALTINDA

Röveşata’yı okuyanlar bilir: ABD’nin Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan’da kurduğu askeri üslerle Türkiye’nin batısını bir hilal gibi çevirdiğini; Karadeniz kıyılarımızda kurmak istediği üslerle Rusya kuşatmasının tamamlanacağını son iki yıldır, defalarca yazdım. 

Batı Paktı’nın Montrö Sözleşmesi’nin feshini istemesi, işte Rusya’ya karşı hazırlanan, Ukrayna üzerinden başlatılacak yıpratma savaşının bir gereği. NATO’nun Karadeniz sularını işgali için Montrö Sözleşmesi’nin feshi gerekiyor. Batı Paktı’nın bu planı başarılı olur mu, olası bir savaşta Rusya yenilir mi, Çin karışmayabilir mi? Çok bilinmezli bir denklem. Ama tutar ya da tutmaz, plan bu ve dünyayı karıştıracağı kesin.

YOLSUZLUK YULARIYLA BAĞLANAN TÜRKİYE

Bizim yerel sorunumuz, Türkiye’nin nasıl olup da böylesi açık seçik bir oyuna geldiği, niçin Montrö’yü tartışmaya açarak Batı Paktı’nın hizmetine girdiğidir. 

Cevabı çok açık. Yolsuzluk arsızı muktedirler, yuları Rıza Sarraf bülbül gibi öttüğünden beri ABD yargısına; paçayı gizli zulaların Uzakdoğu ülkelerinde izini sürüp bazılarına da el koyan CIA’ya kaptırdılar. Halk Bankası davası başta, ortalığa saçılacak pek çok dosya Demokles’in kılıcı oldu tepelerinde sallanıyor ve böylece ABD ne isterse, “he” demek zorunda kalıyorlar, bir... Yönetemedikleri Türkiye’nin kaderini başta sığınmacılar, pek çok alanda AB fonlarına bağladıkları için, NATO’nun Avrupa kanadına da “he” demek zorunda kalıyorlar, iki...

Arada Mavi Vatan gibi Türkiye’nin egemenliğini kollayan bir doktrin izleyince parmaklarına cetveli yiyip izlenen fikrin babası Cem Gürdeniz’i bile içeri tıkan bu iktidarın “milli” amaçlara hizmet iradesini, ancak Hayganuş’un Agop’u tarifi açıklar: “Heves eder idi!”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Deli Şair’e vefa 17 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları