Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Küresel Komplo
Ülkelerin kaderini serbest piyasa ekonomisiyle birbirine bağlayan küreselleşme propagandası, 1990’lı yılların başında toplumsal yararları üzerinden yapıldı. Yeni dünya düzeni kamuoyuna, “Sınırsız iletişim ve ticaret özgürlüğü halkların da birbirinden etkileşimini sağlayacak; demokratik haklarını isteyecek, alacak ve her alanda özgürleşecekler” diye satıldı.
\nBaşka bir deyişle “iyi kötüyü kovacak” diyordu, küreselleşmeyi reklam ürünü gibi pazarlayan lobiciler.
\nAma küreselleşme de her reklam ürünü gibi yarı doğru, yarı yalan; azı yarar, çoğu zarar çıktı. İyi kötüyü kovmadı, birleşip kaynaştı. Totaliter rejimler demokrasiye öykünecek derken, demokrasilerin totaliter rejimlere dönüştüğüne tanık oluyoruz.
\nAma dünyayı küresel krizden küresel savaşa kaydıran bu süreçte, siyasal şantajın da ekonomi kadar başarıyla küreselleştiğine ve devletlerin, aynı şablondan çıkma komplolarla biçimlendirildiğine de tanık oluyoruz.
\nTürkiye’de eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ı siyasal anlamda bitiren komplo şablonu, hop, Fransa’ya taşınıyor ve 2012 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde en güçlü aday Dominique Strauss Kahn’ı sahneden silmeye yarıyor.
\n***
\nAraştırmacı yazar Edward Jay Epstein’ın geçen hafta “New York Review of Books”ta yayımladığı inceleme, Fransızların DSK diye andığı eski IMF Başkanı’nın, ucu Cumhurbaşkanı Sarkozy’ye uzanan bir siyasal komploya kurban gittiğini düşündürüyor.
\nDSK, New York’taki otelde hizmet görevlisi Nafissatou Diallo’ya tecavüzden tutuklanmadan bir gün önce, Sarkozy’nin iktidar partisi UMP merkezinde çalışan bir arkadaşından “Dün akşam Blackberry’nden eşine gönderdiğin mesaj, bu sabah parti merkezinde okundu!” uyarısı alıyor. Başka bir telefondan aradığı eşi Anne Sinclair’le, ertesi günü gideceği Paris’te “hack”lenen telefonu bir teknisyene göstermeye ve kimler tarafından dinlendiğini araştırmaya karar veriyorlar.
\nDSK’nin öteki telefonu da dinleniyor olmalı ki Sarkozy’nin parti merkezine “bağlanan” Blackberry, bu görüşmenin hemen sonrası ortadan kayboluyor. Halen de kayıp.
\nDahası, IMF Başkanı’nı tutuklatan Sofitel/Accor otellerinin Paris’teki merkez güvenlik yöneticisi, eski Emniyet Müdürü Rene Georges Querry’nin olaydan hemen sonra telefona sarılıp Fransız MİT Başkanı Ange Mancini’ye rapor verdiği ortaya çıkıyor. Ne var ki Georges Querry, DSK tutuklandıktan hemen sonra Sofitel/Accor grubundan ayrılmış ve halen... Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin bir numaralı sponsoru, işadamı Vincent Bollore’nin bir şirketinde çalışıyor.
\nOlay günü Sofitel/Accor’daki kameraların kaydettiği bir sahne, otelin teknik müdürü ile kimliği belirlenemeyen birinin, DSK tutuklandıktan hemen sonra niçin “çak” yapıp şıkır şıkır oynadıkları da böylece açıklanıyor.
\nRaslantıya bakınız ki 2012’de Sarkozy’yi cumhurbaşkanlığı koltuğundan edeceğine kesin gözüyle bakılan tek adam Dominique Strauss Kahn, New York’ta tutuklandığında; sanki bir düğmeye basılmış gibi aynı anda, Paris’te 8 yıl önce yeltendiği bir tecavüzle suçlandı. Yetmedi, halen Lille bölgesinde yakalanan bir fuhuş çetesiyle işbirliği yapmaktan kovuşturuluyor. Sonuç olarak, DSK siyasal anlamda artık yok ve Sarkozy’nin yeniden seçilme şansı var.
\n***
\nTürkiye’de Deniz Baykal başta, pek çok politikacı aynı yöntemle saf dışı bırakılmadı mı? İşte size mükemmel bir küreselleşme.
\nAncak Türkiye, “seks şantajına dayalı siyasal komplo teknolojisi”nde Fransa’dan daha küresel, çünkü komplonun videosu da çekilip internette oynatılıyor! Aradaki demokratik açılım farkı, Fransa’daki komplocuların “gizli servis”, Türkiye’dekilerin de bildiğini öğreten “hocacı” takımı olmasından kaynaklanıyor.
\nÖyle ya da böyle, komplo kurbanı politikacıların hepsi şantaj konusu cinsel ilişkiye girmiş ve gizlemiş. Hiçbiri göründüğünü olacak, olduğunu da görünecek kadar cesur değilmiş. Oysa politika yapmaya cüret etmişler!
\nKomplo momplo, iyi ki ayıklanıyorlar. Gizlenecek işleri olan politikacılar, başkalarının özgürlüğüne hiç sahip çıkamaz ve zaten çıkamıyorlar!
\n\n\n‘G’ NOKTASI
\n\n\n2009 yılında, İngiliz İşçi Sendikaları Federasyonu Trades Union Congress, aşırı yüksek ökçelerin kadınları küçük düşürdüğü ve sağlığa zararlı olduğu gerekçesiyle hükümetten “İşyerinde makul olmayan yükseklikte ayakkabı giymeyi yasaklamasını ve topuk boyunu 2.5 cm. ile sınırlamasını” talep etti.
\nAncak muhafazakâr parti milletvekili Nadine Dorries’in “Benim boyum 1.60 ve erkek milletvekilleriyle yüz yüze konuşabilmek için Christian Louboutin’lerimin her santimine ihtiyacım var. Eğer Westminster yüksek topukları yasaklayacak olursa, kimse beni görmez!” itirazı üzerine, öneri parlamentoda görüşülmedi bile.
\nSiz sandınız ki Hayrünnisa Gül’ün apartman topuklarına bakakalan II. Elizabeth, o heyula botları yersiz ve zevksiz buldu. Oysa İngiltere Kraliçesi, hayatında ilk kez işçi sendikalarıyla empati kuruyor ve önerdikleri yasağın konulmamış olmasına hayıflanıyordu!
\n\n\n“En özgür insan, tutkuları mantığa, mantığı da adalete bağımlı insandır.”
\nHENRI FRANÇOIS D’AGUESSEAU
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti