Mikron Bey, yolsuzluğu dillere destan Mikronezya’nın inşaat rantını iktidarla paylaşa paylaşa servet obezi olmuş beş müteahhidinden biriydi. Milletseverdi, vârisi olacak çocuklarını da milletsever yetiştirmeye özen gösteriyordu. Küçük oğlu Senkron, okuldan özel şoförlü Maybach’ıyla döndüğü bir gün, koşa koşa yanına gelip merakla “Bıbıcım, bıbıcım politika ne demek” diye sordu.

Mikron Bey, “Çok basit, oğlum” dedi. “Politika tıpkı bizim köşkü çekip çevirmek gibidir. Ben kapitalizmi yani sistemi temsil ediyorum. Eve para getiririm. Bu parayla evi yöneten annen, hükümettir. Evin çocuğu sen, halksın. Temizlik ve mutfak işlerine bakan hizmetçimiz millettir. Henüz bebek olan kız kardeşin de geleceğimiz.”

Akşam yemeğini yiyen küçük Senkron, kafasında bu sözleri ölçüp biçerek yatıp uyumuştu. Gecenin bir yarısı, kız kardeşinin ağlamasına uyandı. Odasına gidip baktığında bebeğin, dışkı dolu alt bezinden rahatsız olduğunu anladı. Haber vermek için ebeveyn odasına girdi, babasının yatakta olmadığını gördü ve uykusu çok ağır olan annesini de uyandıramadı. Hizmetçinin kapısını açtığında babasını hizmetçinin üstünde buldu, epeyce şaşırdı, biraz ürktü, kimseye görünmeden odasına dönüp tekrar uyudu. 

Ertesi sabah kahvaltıya indiğinde, baba Mikron sordu: “Söyle bakalım aslan parçam, politikanın ne demek olduğunu anladın mı?”

Küçük Senkron gururla yanıtladı: “Tabii ki anladım, bıbıcım! Kapitalizm milletin şeyine koyarken hükümet mışıl mışıl uyur, halkı kimse iplemez, geleceğimiz de pisliğe batarmış!”