Mine G. Kırıkkanat
Mine G. Kırıkkanat kirikkanat@mgkmedya.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Portakal Şimdilik Özgür, Ya Yarın?

09 Ekim 2013 Çarşamba

 

AKP’nin yasaklarla donatıp
formatladığı Türkiye hızla geriliyor ve
kaderin cilvesine bakın ki, on bir yılın
sonunda vardığı noktada, toplumsal
düşünce yapısı ortaçağın başındaki
İslam ülkelerinden çok, Hıristiyan
ülkelerine benziyor.
Çünkü ortaçağ başlangıcında
bağnaz ve yobaz olan İslam âlemi
değil, Hıristiyan âlemiydi.
Okullardan güya üniformaları
kaldıran AKP, giyimden yemek
içmeye, okumaktan düşünmeye,
gençleri zaten üniformal bir zihne,
sansürlü bir yaşama mahkûm
ediyor. Henüz tam başaramadı
ama koyduğu sınırlar her geçen
gün daralıyor, her alana yayılıyor…
Eğitimle daraltılan düşünce
ufkunu, ancak ve yalnız sanat açar
ya da açamaz. Zaten bağnazlık,
özgür düşünceyi temsil ettiği
için sanatın düşmanıdır ve zaten
yobaz, zanaatkâr olur, zanaata
sanat der, ama yaratıcı olamaz.
İşte Antalya Altın Portakal
Film Festivali’ni, Türkiye’nin
geleceğine dair bu karamsar
duygularla izliyorum. Yeni kuşak yapımcı
ve yaratıcıların taze rüzgârlar estirdiği, diri
bir güçle şaha kaldırdığı Türk sineması,
dört nala ilerleyebilecek mi, yoksa yolu
bağnazlığın yasaklarıyla mı kesilecek?
Altın Portakalı tutan tanrıça Venüs
heykeli, daha kaç yıl yaratıcı ve özgün
sinemanın ödülü olacak? 50’nci yılını
kutlayan bu güzelim festival kaç yıl daha
özgürce düzenlenebilecek?
Özgür ve demokrat Antalya, bağnazlığın
pençesine, yobaz ve yolsuzun eline
düşmekten kurtulabilecek mi?
Umut etmek istiyorum.
Şimdilik mutluyum.
Festivalin 50. yılı, sinemaya gerçek
bir tutkuyla sahip çıkan Antalya halkının
candan katılımıyla, coşku ve görkemle
kutlanıyor.
Geçen pazartesi, Antalya’nın CHP’li
Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa
Akaydın’ın, festivalin Ulusal Yarışma
Jürisi’ni tanıttığı basın toplantısına
katıldım.
Türk sinemasının tartışılmaz efsanesi
Türkan Şoray’ın ego gösterisine ihtiyaç
duymayan dingin ve barışçıl karakteriyle
başkanlığına çok yakıştığı 50. yıl jürisi,
her biri alanında kalburüstü, çok nitelikli
üyelerden oluşuyor: Unutulmaz film
müzikleri bestecisi Rahman Altın;
yaşamını sinemaya adayan yapımcı
Şükrü Avşar; fotoğrafçı, televizyoncu ve
sinema yönetmeni Reis Çelik; sinemaya
hem senarist, hem akademik kariyeriyle
adını, üstelik Oscar ödülüyle kazıyan
Prof. Dr. Feride Çiçekoğlu; sinema
yazarı ve tarihçisi Burçak Evren; tiyatro
sanatında uluslararası değerimiz Mahir
Günşiray; çok ödüllü sinema yönetmeni
Zekeriya Kurtuluş; hazırladığı kültür
sanat programları ve belgesellerle Türk
televizyon âlemine kalite kazandıran
Aslı Öymen; başarılı sinema yönetmeni
Ümit Ünal…
Toplantı sırasında, Reis Çelik,
korkularımızı dile getiren bir söz söyledi
ve “Sanata, Süleymaniye Camisi’ne
baktığımız gibi, inanalım ya da
inanmayalım, gözümüz gibi bakıp sahip
çıkmalıyız” dedi. Keşke...

 

Ama AKP iktidarının sanata böyle
bakmadığı çok belli. Altın Portakal Film
Festivali’ne verilen 7 milyon 200 bin
TL’lik hükümet desteği, Büyükşehir
Belediyesi’ne CHP’li Mustafa
Akaydın’ın başkan seçildiği 2009
yılında 2.5 milyona inivermiş. Ellinci
yaşını kutladığı bu yıl için ayrılan
hükümet desteği ise sadece 250 bin.
Ne var ki AKP’nin yaptığı
kısıtlamalar, çıkardığı engeller, hatta
kendi deyişiyle geçmiş yönetimlerden
kalan “çok ayıp açıkların” borçlarını
ödemek zorunda kalmak bile Mustafa
Akaydın’ın hızını kesemiyor, Antalya’yı
dünya ölçülerinde modernleştiren
çalışmalarını durduramıyor. Çünkü
o bir bilim adamı. Üstelik cerrah.
Rasyonel düşünen ve mutlaka çözüm
üreten biri.
Altın Portakal Film Festivali, CHP
öncesi yönetim bütçelerinin yarısına mal
ediliyor. Başkan Akaydın, “Yarı maliyete,
daha iyisini yapmayı öğrendik” diyor.
Zaten 2014 yerel seçimleri için CHP’den
aday adaylığını açıklayan Mustafa
Akaydın’ın rakibi, şu an için AKP’li bir
aday değil. CHP’nin eski başkanı Deniz
Baykal’ın yaşlandıkça artan bencil hırsı...
Baykal, CHP’nin, Antalya’da Kemal
Kılıçdaroğlu’na yakın Mustafa Akaydın’ın
yerine Hasan Subaşı’nı aday göstermesi
için çabalıyor. Oysa Akaydın’ın oy
potansiyeli, haziran ayı anketlerine göre
yüzde 40-45 arasında. Ama Baykal,
partisini ilk kez sabote etmiyor ki?
Adı bende saklı bir gazeteci, “Deniz
Baykal siyaseten Antalya’da doğdu,
Antalya’da batacak!” dedi.
Umarım ve dilerim ki haklı çıkar.
G NOKTASI
Basın toplantısı
sırasında, Türkan
Şoray’a “Hiç jürinin
gadrine uğradınız
mı?” diye soruldu.
Türkan Hanım
her zamanki
çekingenliğiyle, önce
“Uğramışımdır...”
diye yanıtladı.
Sonra, içini döktü:
“Çevirdiğim bir film,
bütün kategorilerde
ödül aldı, bir ben
almadım. Herkesin
ödüllendirildiği bu
kadar iyi bir filmde,
bir ben mi kötüydüm,
bir ben mi rolümü
kötü oynadım,
diye düşündüm
doğrusu...”
Hangi film, hangi
yıl, söylemedi, sultan.
Hepimizi güldürdü
ama geçmişte
epeyce üzüldüğü
belliydi.
Geçen yıl,
ben de Büyük
Jüri üyesiydim.
Ve tecrübeme
dayanarak
söyleyebilirim ki, “O
jüride sizi kıskanan
mutlaka çoktu,
Sevgili Türkan
Şoray!”
“İktidar rüzgârını
yakalamak, ölü yaprakların
hırsıdır.”
GUSTAVE THIBON

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Buzdolabı sendromu 7 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları