Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Rus Gelince Aşka, Pisi Aşkı Başka!
Türkiye’de “Acaba dünyanın en büyük müzesi hangisidir ve nerededir?” türünden meraklara kapılan insan kaldı mı, emin değilim. Ama Cumhuriyet okurlarının bildiğine kuşkum yok: Dünyanın en büyük müzesi Rusya’nın Saint Petersburg kentindeki Ermitage Müzesi’dir.
\nTüm tarihsel kentler gibi, Saint Petersburg’un ortasından da bir suyolu, Neva Nehri geçer. Ermitage Müzesi, işte bu nehir kıyılarına kurulmuş ve “muhteşem” sözünü tümüyle hak eden kent, adeta müzenin çevresine örülen bir dantel oyası gibidir.
\nDevlet müzesi Ermitage’ın 1000 (yazıyla bin) salonunda aynı anda 60 bin sanat yapıtı sergilenir ve depolarındaki 3 milyona yakın eser, sırayla gün ışığına çıkacakları sergileri bekler.
\nErmitage Müzesi, devletten maaş alan 2500 personelin dışında, “Ermitage Gönüllüleri Derneği” tarafından eğitilen sayısız stajyerin çalıştığı bir karınca yuvasıdır. Kent içinde bir kent kadar büyük olan yapı bütünü, UNESCO tarafından “Dünya Mirası” ilan edilmiş, bu tanımı da fazlasıyla hak etmektedir.
\n***
\nCilt cilt ansiklopedilere konu olan Ermitage Müzesi, elbette bir yazıya sığmaz. Ama kedileri sığar ve zaten bu girişin amacı da sizlere özellikle bugün hayvanları seven bir insanlığı anlatmak, Ermitage’ın dört ayaklı “memurları”nı tanıtmak...
\nHalen beş birimli devasa bir komplekse yayılan müze, 1711 yılında Rus çarlarının “sanata adadığı” Kış Sarayı’ndan ibaretti. 1745 yılına gelindiğinde sarayı fareler basmış, değerli elyazmaları ve tabloları, adi mısır koçanları gibi kemiriyordu. Sorun, emperyal Rusya tahtına oturan Büyük Petro’nun kızına iletildi. Çariçe Elizabeta Petrovna, Rusların “ukaz” dedikleri bir fermanla, Kazan eyaletinden “Bulunacak en iri, avcılıkta en çevik kedilerin toplanıp, yanlarına bir bakıcı katılarak tez zamanda payitahta gönderilmesi”ni emretti.
\nSarayı farelerden temizleyen Kazan kedileri, Çariçe İkinci Katarina zamanında Ermitage’a iyice yerleşmiş, torun tosuna karışmış ve “Emperyal fermanla atanmış saray memurini” statüsünü kazanmışlardı. Öyle ki, yiyecek içecek giderlerine müze bütçesinden resmi pay ayrılıyordu ve maaşı devlet tarafından ödenen bakıcıları vardı.
\nEmperyal Rusya’dan Sovyet Rusya’ya geçişte, Ermitage Müzesi’nin pisi kadro ve statüsünde hiçbir değişiklik olmadı. Ne var ki Almanların, Sovyet döneminde Leningrad adını alan ve 1941’den 1944’e kadar süren Saint Petersburg kuşatması sırasında, bir soykırıma uğradılar. Aç kalan halk tarafından avlanıp yenildiler ve Ermitage Müzesi’nde “emperyal memurin” soyundan tek bir kedi bile sağ kalmadı!
\n***
\nSavaştan sonra Ermitage için yapılan ilk iş, bu kez yalnız Kazan’dan değil, ülkenin her eyaletinden birer kedi getirtip, müzede SSCB’yi temsilen bir “Sovyet Kedi Kurulu” kurmak oldu!
\nKomünizmden kapitalizme geçen Rusya’daki bütçe kısıtlamalarından ne yazık ki Ermitage Müzesi de nasibini aldı ve kedilere yapılan resmi ödeme kesildi. Ama müze çalışanlarının gönlü, böylesine muhteşem bir geleneğin bitirilmesine razı olmadı.
\nGünümüzde, Ermitage Müzesi’nin gayri resmi pisipisi kadrosunda, adı sanı ve sağlık karnesiyle kayıtlı 50 kedisi var. Bodrum katındaki bir mutfakta, gönüllü müze memurları tarafından süt ve tahıl karışımı mamaları pişiyor, veteriner odasında da gönüllü bir veteriner tedavi ve aşılarını yapıyor. Ama iyi bakılıyorlar diye, müzenin kapısına hemen her gün “sahipsiz” kediler de bırakılıyor, onlar da kovulmuyorlar... Bakıcılar ve veteriner gönüllü olsa da mamaydı, aşıydı derken, Ermitage’ın dört ayaklı nüfusuna ayda 150 dolar harcamak gerekiyor.
\n***
\nKedisever müze çalışanları, aralarında örgütlenmiş. Aldıkları üç kuruş maaştan her ay başı bir pisi payı ayırıyorlar. Yılda bir kez düzenledikleri sergide, kendi çocuklarının yaptıkları resimleri satışa çıkarıp, onun gelirini de kedi bütçesine ekliyorlar.
\nAma Ermitage Müzesi’nin kedilerden sorumlu “insan” memuru Tatiana Danilina’ya göre, bütün bunlara değer. Çünkü sanat eserlerini farelerden korumakta hâlâ rakipsiz avcılar olarak, onlar da birer müze çalışanı!
\n\n\nKedileriyle pek çok dünya televizyonuna konu olan Ermitage Müzesi’ne Saint Petersburg sakinleri de sahip çıkıyor, karınca kararınca.
\nAnonim hayvanseverlerin zaman zaman müzeye getirip bıraktıkları ya da postayla gönderdikleri para zarflarındaki “alıcı adresleri” de çok hoş olabiliyor. Kimi zarfın üstünde “Pisiler için biyolog parası” açıklaması yer alıyor, kimi “Antik Sanat kedilerine” diye yazarak, müzenin hangi bölümündeki kedileri görüp sevdiyse, gönderdiği paranın o kedilere harcanmasını istiyor.
\nErmitage Müzesi çalışanları, tüm bağışseverlere minnettar. Ben de insanlığa, hem sanatı ve hem kedileri sevdiren onlara hayranım!
\n\n\n\n
‘G’ NOKTASI
\n\n\n“Bütün insanlar hayvandır. Tasma takılmayan hayvana
\nkral denir.”
\n\nCHARLES DE MONTESQUIEU
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Edirne'de korkunç kaza