Yazık Ezilovski’nin nafile yazgısı

24 Eylül 2022 Cumartesi

Mikronezya halkı, açtı. 

Anımsanamayacak kadar uzun yıllardır ada halkını istibdadı altında ezen Yol Partisi, vasat Mikronları karınları doyduğu sürece özgürlük yokluğuna alıştırmıştı. Ama kakao krizinden beri midesi de dolamayan halk, belki boş mideyle daha iyi düşünebildiğinden özgürlük yokluğuna da homurdanmaya başlamıştı. 

Yol Partisi’nin yozdaş ruhbanı kolları sıvayıp vasat Mikronların karın üstü gurultularını karın altı mırıltılarına dönüştürmek amacıyla, Tanrı Ol’un yeni cima usullerini tebliğe başladılar: 

Boş su damacanalarına etekleri fırfırlı gömlek giydirilmiş ise gömleği bizzat diken hanımın rızası var, dolayısıyla kocanın damacana ile cima etmesinde sakınca yoktu. 

Keza ağaç budakları, cansız ama kışkırtıcı herhangi bir oyuk; sol elle tutulabilen iki ayaklı, iki elle tutulabilen dört ayaklı hayvanlarla rızaya dayalı ilişki kurmak, artık serbestti. 

Biseksüel koca, karısından gizlemek istediği eşcinse olan çekimini gidermek üzere ve tersine çevirmek koşuluyla uygun ölçüde bardakları, havan topuzlarını, artık adada bulunmadığı için denizden çıkan boş maden suyu şişelerini vb. ihtiyaçları için kullanabilirdi. 

Yeni özgürlükler, vasat Mikronlar arasında kadınlar tarafından pek hoş karşılanmasa da en çok homurdanan kesimin, yani erişkin erkeklerin sesini bir süreliğine kesti.

Ama çocukları uyutmak kolay değildi. 

Taze beyinler her ne kadar okulda biat deterjanıyla köpürte köpürte yıkansa da kirlenmemiş zekâlarını temizlemek zor, hatta olanaksızdı. Dolayısıyla anaları dilini yutmuş, babaları eli apış arasında dolaşan küçük Mikronlar, her şeyin farkındaydılar. 

İşsiz beden eğitimi öğretmeni Ezik Ezilovski’nin acıklı öyküsünü belki anımsarsınız... İşte o Ezik Ezilovski’nin küçük kardeşi Yazık Ezilovski, kendisi gibi yarı aç yarı tok yaşıtlarıyla zamanını deniz kıyısında, okyanusun Mikronezya kıyılarına attığı çer çöpün arasında yiyecek bir şeyler aramakla geçirirdi. 

Böyle bir gün, gözlerini uzaktan silueti görünen Bitania adasına dikerek, arkadaşlarına “Ben bıktım!” dedi. “Karşı kıyıda çocuklar plajda sandviç tıkınıp dondurma yiyor, biz burada onların çöplerini eşeliyoruz. Artık dayanamıyorum, gidiyorum!” 

Ve denize atladı. 

İyi bir yüzücüydü. Arkadaşlarının çığlıkları arasında Mikronia burnunu aştı, gözden kayboldu. 

Zaten zayıftı, saatler sonra yorgun ve bitkin karşı kıyıya vardığında birkaç kilo daha vermişti. Sahilde oynayan çocukların arasına henüz karışmıştı ki bir kadın gruba seslendi:

“Kim daha yemek yemedi?”

Yazık Ezilovski, son bir gayretle bağırdı:

“Ben, ben!”

Öğretmen hanım, başını salladı. 

“Öyleyse sen denize girebilirsin!”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları