Bir terör alanı hayal edin...
Ancak iktidar makamından bakıldığında görülüyor.
Onda öyle bir hayal gücü var ki; hangi hareketli alana baksa ağacında, toprağında terör; hangi muhalif insana baksa suretinde terörist.
II. Meşrutiyet döneminde iki defa Maarif Nezareti olan Emrullah Efendi, şaka olsun diye “Şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim” demişti.
O da neredeyse buna benzer şeyler söylüyor.
Üstelik şaka da yapmıyor. Ciddi ciddi konuşuyor.
“Belli bir yılda üniversiteyi bitiren bitirecek. Sınırsız af verdiklerimiz üniversiteleri terör alanına çevirdiler” diyor.
Alanlara çıkıp adalet, eşitlik, demokrasi isteyenler olmasa ülkeyi ne güzel idare edecek.
Ama öğrenciler, işçiler, memurlar, kayıp anneleri, tutuklu yakınları, çevreciler, hukukçular, öğretmenler onun gözünde azılı birer terörist ve bir araya gelip her yeri terör alanına çeviriyorlar.
O yüzden alanlara düşman.
Sadece kendi alanına Müslüman.
Alanını şantajla koruyacak kadar küstah.
Alanlara çıkıp “Açıklarsam yer yerinden oynar” diyebilecek kadar cüretkâr.
Açık açık şantaj yapıyor.
Biz, “Herhangi bir maddi veya manevi çıkar sağlamak amacıyla bir kimseyi, kendisiyle ilgili lekeleyici, gözden düşürücü bir haberi yayma veya açığa çıkarma tehdidiyle korkutmaya” şantaj diyoruz.
Bu, kelimenin sözlük anlamı.
Aynı zamanda kelimenin kendisi de şu günlerde bazı siyasi güçler için hayatın anlamı.
Herkes alanlara çıkıp birtakım kasetlerden bahsediyor.
Kimi hiddetle, kimi ağlaya ağlaya...
Şantaj değeri tüm değerler gibi görecedir. Şantaj malzemesi eğer doğru çalımla karşılarsanız değerini bir anda olduğu gibi yitiriverir.
Şeytan diyor ki tamam, elde avuçta ne kadar kaset varsa hepsi, ama hepsi hemen alanlara dökülsün. Ülkece gerekirse bir yıl dış dünyayla tüm bağlarımızı koparalım, alanlarda toplanalım.
Ne kadar meşrubat, içki, yemiş, patlamış mısır varsa önümüze yığalım.
Eldeki bütün kasetleri seyredelim.
Her şey ortaya çıksın.
Kim kiminle ne zaman nerede nasıl sevişmiş

***

Her şeyi öğrenelim; özel hayatın şantaj değeri kalmasın; tehditlerin içi boşalsın.
Bizim ahlak anlayışımız yerle bir olsun; siyasetin ahlak anlayışı yeniden yapılansın.
Ezber bozmak öyle rejim sorgulayıp lider yıpratmakla, asker tutuklayıp gazetecileri hapse tıkmakla, muhaliflere alanları dar etmekle olmaz.
Alanları daraltarak değil, rahatlatarak olur.
Malum, alanlar birbirini daraltarak büyüdüğünde ortaya çıkan enerjiye faşizm diyoruz; alanlar birbirini kapsayarak büyüdüğünde ortaya çıkan enerjiye de demokrasi.
Onun terör alanı dediği şey bizim demokrasi alanımız.
Daha da fenası, onun şantajla biçimlendirmeye çalıştığı şey, bizim hayatımız.