Miyase İlknur

İnat çukurunda debelenme

28 Mayıs 2022 Cumartesi

Otokratik yönetimlerin hüküm sürdüğü ülkelere özgü liderin hatadan ve yanlıştan münezzeh olduğu anlayışı sadece ülkeyi batırmaz, bir süre sonra o liderin batışına da zemin hazırlar. Liderin her sözünde keramet, her atarlanmasında asalet, her icraatında mucizat arayan güruh bir süre sonra yolun bittiğini, batağa sürüklendiklerini görür ama bunu dile getiremez. Zira kendi yarattıkları padişahın gazabından korkarlar. Buna mukabil yandaşlarının “Dik dur eğilme, bu millet seninle” haykırışlarına kendini fena halde kaptıran lider de yaptığı yanlıştan geri dönmek istese de dönemez. Karizmasının zedeleneceğini düşünerek yanlışta inat eder.

Bugün Türkiye’nin yaşadığı durum budur. 

Önce Suriye politikasında ilk düğmeyi yanlış ilikleyerek yanlış hamleler yaptı. Diğer ülkeler attıkları adımın yanlışlığını görerek balans ayarı yapmasına rağmen Erdoğan, “Ben yanlış yaptım” dememek için inatla aynı politikayı sürdürdü. Sonuç, Suriye yangın yerine döndü. IŞİD denen terör örgütü bizim sınırlarımızdan geçerek katliamlar yaptı. ABD, IŞİD bahanesiyle güneyimizde bir başka terör örgütüne alan açtı. Binlerce sığınmacı hem de bizzat iktidarın teşvikiyle Türkiye’ye doluştu. Sınır kentlerimiz Suriyeli sığınmacıların özerk bölgesi haline geldi. Sığınmacılara şu ana kadar 90 milyar dolarlık harcama yapmamıza neden oldu. Eski İslamcı terör örgütü kaçkınlarından oluşan ÖSO militanları dolarla maaş ödediğimiz memurlarımız haline geldi. Suriye’de verdiğimiz yüzlerce şehidimiz de cabası...

Maşallah reisimiz sadece dış politikada değil, astronomiden jeolojiye, din bilimlerinden eğitime, ekonomiden, tıp bilimlerinden hukuka kadar her konuda uzman. 

İNADINIZ SİZİ DE BATIRACAK

Ekonominin bir bilim olduğunu tartışmaya gerek yok. Asrın lideri ekonomide “Faiz sebeptir enflasyon sonuç” doktrinine imza atarak bugüne kadar ekonomi biliminin bu konudaki yerleşik anlayışını yerle bir etti diyecektik ki bir de baktık Türkiye ekonomisi yerle bir oldu. Tabii paralelinde bizler de...

Bu politikayı eleştirenlere “Siz anlamazsınız. Biz Çin modelini uyguluyoruz” dendi. Bu modele göre, ucuz işgücünün de katkısıyla ihracatımız patlayacak ve bu sayede cari açık kalmayacağı gibi fazla da verecektik. Ama hesaba katılmayan, üretimimizin önemli ölçüde ihracata olan bağımlılığıydı. İhracat artıyordu ama ithalat da arttığından cari açık azalacağına daha da tırmanıyordu.

Faizi düşürdükçe kur fren tutmuyordu. Bu kez Çin modelinden tornistan yaparak Türkmenistan modeline geçtik. Yani hem doları hem faizi baskılamak için bir yandan arka kapıdan rezervde ne kadar para varsa sattık bir yandan da kur korumalı mevduat adıyla ucube bir sistem getirerek yükü Hazine’ye yükledik.

Yüksek enflasyon karşısında birikimlerini koruyamayacağını gören para sahipleri, gayrimenkule hücum etti. Bu kez de konut fiyatları ve beraberinde kiralar uçtu.

Bir aydır asgari ücretin bir tık üzerinde maaşı olan bir yakınıma ev arıyoruz. Bulmak imkânsız. Kiralık ev olmadığı gibi en kenar semtlerde bile iki odalı ev 4 bin liranın üzerinde. O da sabah ilana çıktıktan bir saat sonra tutuluyor.

İktidarımız fahiş kiralar üzerinde çalıştıklarının müjdesini verdi. Merakla okuduk. Ev alım satımlarında düşük bedel gösteren satıcı ile fatura kesmeyen emlakçıları ihbar hattına şikâyet edebilecekmişiz. 

Oh! Çok rahatladık. Tamam şikâyet ettik de makul fiyatla kiralık ev bulmamıza bu ihbarın nasıl bir katkısı olacak onu anlayamadık.

Ev fiyatlarının da fahiş kiraların da başlıca nedeni sizin “Nas var nas” inadınız değil mi? Enflasyon sizin tahrif ettiğiniz TÜİK rakamlarıyla bile yüzde 70’i aşmış durumda. Gerçek enflasyon yüzde 100. Parası olan yüzde 14 verdiğiniz faize, sürekli rezervden para satarak baskıladığınız dolara gitmeyeceğine göre gayrimenkule gitmeyip nereye gidecekti? 

Bu saaten sonra inadınızdan vazgeçip faizi artırsanız bile enflasyonu düşüremezsiniz. “Hani faiz sebeptir, enflasyon sonuç” diyordunuz ya, ben de olacakları size söyleyeyim: “İnadınız sebeptir batışımız sonuç.”

Bu inat sadece bizi batırdı ama sandık önümüze konduğunda siz de bizimle birlikte batacaksınız.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kelle İsterük! 20 Nisan 2024
89 dejavusu 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları