Müjdat Gezen

Zeydan Karalar

23 Mayıs 2022 Pazartesi

Adana’nın büyükşehir belediye başkanı. Bu adamı durup dururken sevmiyorlar. Ben çoktandır onu anlatan birkaç satır yazmak istiyordum ama geçen yıl bana “Adana Altın Koza Onur Ödülü”nü verdiklerinde, bundan vazgeçtim. Milletin ağzı torba değil malum... Adana’da çok yıllarım geçti. İskenderun’da iki yıl askerlik yaptım. Hafta sonları Adana’ya geçerdim. Bazen de Antakya’da Cem Karaca ile buluşurduk. Güneyin bu önemli kentlerini severim. Anılarım vardır oralarda. 

Zeydan kardeşim...

Eylülde geleceğim. Bana bir buçuk Adana ısmarlarsan yeter. Bir de Osmaniye’ye geçip Apo kardeşin (Abdurrahman Keskiner) yaptırdığı Güzel Sanatlar Anadolu Lisesi’ni görmek istiyorum. Kısmet artık. Güzel Adana’ya selam, kardeşim...

ÖZGÜVEN

Özgüven iyidir ama eğer özün iyi olursa. Güven iyidir, eğer güvenilir biri olursan. Fakaaat, pek çok kişi sana güven duymuyorsa, özgüven palavradır sonunda…

APTES

Haberlerde gördüm. Biri camide namaza duruyor. Önündeki adamın cep telefonunu çalıp kaçıyor. Camide. Artık iş buralara kadar geldi demek.

Nasreddin Hoca’ya sormuşlar: “Hocam Akşehir Gölü’nde boy aptesti alırken acaba hangi yöne dönmeliyiz?” Hoca cevap vermiş: “Elbiselere doğru dönün, çalmasınlar.” 

Son izlediğim haber ise bebek mamalarına alarm koyulduğu idi. İşte en çok bu benim canımı acıttı. Anne bebeğine mama alamayacak duruma gelmiş. Sorarsanız: “Ekonomimiz çok iyi, sıçrıyoruz.” Bence sıçramıyoruz, orada birkaç harf yanlış.

2. SAVAŞ

En sevmediğim şey savaşlardır. İkinci Dünya Savaşı bitmiş. Almanya yenik. İngiltere galip devletler sınıfında ama Londra’da yıkım çok fazla. İngilizler ilk olarak tiyatro binalarını onarmışlar. Alman bir yetkiliye sorulan bir sorunun yanıtı ise çok ilginç. “Almanya’da yıkım çok fazla, nasıl belinizi doğrultacaksınız” diye soran gazeteciye, yetkilinin verdiği cevap harikadır: “Üniversitelerimiz ayakta.” 

Bizde de öyle. Ayakta. 

KADININ FENDİ

Erkeği yendi diye devam eder bu söz ve doğrudur. Bir örneği de aşağıda anlatacağım tatlı hikâyedir. 

Devrin en büyük tiyatro sanatçılarından, Atatürk’ün isteği ile sahneye adım atan Bedia Muvahhit, o zamanlar ünlü Avusturyalı müzik adamı Ferdi Ştatzer (Friedrich von Ştatzer) ile evlidir. Tepebaşı’ndaki Dram Tiyatrosu’nun karşısında bulunan devrin ünlü bir otelinde kalmaktadırlar. Ferdi Bey’in bir işi çıkar ve Almanya’ya gider. Bedia Hanım otelde tek başınadır. Bir gün bir erkek arkadaşı ziyaretine gelir. Odada oturup muhabbete dalarlar. Bedia Hanım yatağındadır. O sırada kapı çalınır. Eşi Ferdi Bey alelacele Almanya’dan dönmüştür. Fakat odadaki durum pek iç açıcı değildir. Bedia Hanım birden Şehir Tiyatrosu’ndaki üç kadın oyuncu arkadaşının ses taklitleriyle konuşmaya başlar. Ferdi Bey, o hanım sanatçıları iyi tanımaktadır. Bedia Hanım dışarıdaki kocasına seslenir: 

“Ferdi Bey, şu anda (arkadaşlarının adlarını söyleyerek) dördümüz dedikodu yapıyoruz, hoş geldin ama lütfen karşıya geç, tiyatroda bekle” der. Ferdi Bey, içerden gelen dört kadın kahkahası ve konuşmalarını bırakıp tiyatroya geçer. Erkek misafir de az sonra odadan ayrılır... Bu olay gerçekten olmuş ve Bedia Hanım tarafından yakınlarına anlatılmıştır. Onunla, aramızdaki yaş farkına karşın arkadaş olabilmenin mutluluğunu hep yaşadım... Bir gün Erol Evgin’i sahnede dinlemek istedi. “Beni götür, sekizde gel, evden al” dedi. Sekize beş kala kapısını çaldım. Açmadı. Kapı arkasından konuştu benimle, “Ben sana sekizde dedim. Daha makyajım bitmedi” dedi. 

ZAMBİYA

Ben Zambiya’ya hiç gitmedim. Gidenlerimiz var. Hatta ülkemizle bu ülke arasında bir ticari anlaşma da yapıldı. Bir maddesi de “Liman Anlaşması”. İki ülke gemileri birbirlerinin limanlarını ziyaret edecekler. Ne kadar güzel. Fakat Zambiya’da deniz olmadığı için, liman da yok. Ama İstanbul’a “Kanal İstanbul”u yapabilecek güç, kuvvet, Zambiya’ya da pekâlâ bir liman yapabilir. Afrika’daki Müslüman ülkelere daima yardım eden bir hükümetimiz var. Liman dediğin nedir ki?.. Beş sağlam müteahhit bu işi halleder. Orta Afrika’daki bir ülkenin denize ve limana kavuşmasında bizim de tuzumuzun olması ne güzeldir. Yaşasın Türkiye Zambiya Liman Anlaşması…

ÖZGÜRLÜK ANITI

Amerika Birleşik Devletleri’nin, New York kentindeki özgürlük anıtı aslında bakır malzemeden üretilmiştir. İlk yıllarında pırıl pırıl göz kamaştıran bir heykelmiş. Sonra asitlenerek şimdiki yeşil rengini almış. Bu haliyle de güzel. Bir kere yeşil. Amerikalılar yeşili severler. Dolar yeşildir. Amerikalı doları da sever. Nasıl sevmesin ki? En değerli para işte… Bizde de yeşili sevenler vardır. Yeşil mübarek renktir. “Bak yeşil yeşil” diye şarkı bile bestelenmiştir. “Yeşillenme lan” gibi, argo sözcükler de vardır ama olsun, bu da dilin bir zenginliği. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

TRT 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları