Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Devlet Başkanlığı
ÖNÜMÜZDEKİ dönemin önemli siyasal olayları yerel seçimlerle cumhurbaşkanı seçimi ve ardından genel seçim olacak.
Yerel seçimler, artık var mı yok mu bir türlü kestiremediğimiz demokrasimizin canlılığı ya da ölmüşlüğü konusunda bir fikir verecek. Partiler, bu seçimlere parti olarak katılma hakkı kazanmış olmasalar bile kendi üyelerinin herhangi bir yerel yönetim biriminin bir yerinde görev sahibi olabilmek için kişi olarak bağımsız adaylığa soyunmalarını teşvik etmeli ve sonrasındaki siyasal iktidar yarışına mutlaka katılmalarının bir yolunu bulmalıdırlar.
Özellikle, yeniden canlanmak isteyen şimdiki durgun partiler.
Cumhurbaşkanlığı seçimi, “yeni anayasa” denen acayip hayalin çok şükür henüz gerçekleşmemiş olmasından yararlanılarak, halkın oylarıyla işbaşına gelecek bir devlet başkanının yarı başkanlık sisteminde nasıl iş görebileceğini ilk kez sınamaya yarayacaktır. O sistem, halkın oylarıyla oluşmuş bir parlamento çoğunluğuna dayalı hükümetin başkanı ile yine halktaki çoğunluğun oylarıyla doğrudan doğruya seçilmiş bir cumhurbaşkanını devletin tepesinde yan yana veya karşı karşıya getiriyor. Hukuken cumhuriyet olmayan “demokratik krallık” türü Anglosakson ve İskandinav ülkelerin yaşamadığı bu güçlükler yarı-başkanlıkla yönetilen cumhuriyet ülkelerinin devlet başkanlığı söz konusu olduğunda büyük titizlik ve derin hukuk bilgisi gerektiriyor.
Öyle olduğu içindir ki, R.T. Erdoğan gibi devlet gücünü dengesiz, orantısız, hatta sınırsız kullanmaya yatkın olduğu son haftalardaki davranışlarıyla anlaşılmış bir kişiliğin yarı başkanlık sisteminde cumhurbaşkanlığına seçilmesi durumunda ya içinden çıkılmaz kilitlenmelere ya da tükenmez hukuk ihlallerine davetiye çıkarılmış olacaktır.
Öyle bir duruma düşmeyi önleyebilecek üç çare var.
Ya anayasa düzeninin içine yürütmenin siyasal gücüne karşı bağımsız seçilmiş ve bağımsızlığıyla yetkileri çeşitli kurallarla güvence altına alınmış bir yüksek mahkeme yerleştirilmelidir.
Yahut, örneğin Barolar Birliği gibi sağlam hukuk bilgisi gerektiren mevkilerden gelme bir hukukçu halkın oylarıyla Çankaya’ya çıkarılabilmelidir.\t
Ya da Sayın Erdoğan gibi kimseler, başbakanlık da yapmış olsalar, sonuçta kendi naturalarına ters gelen baş döndürücü yüksekliklere çıkma hevesinden uzak durup hem ülkenin hem de kendilerinin iyiliği için başka yüksekliklerle yetinmelidirler.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
En Çok Okunan Haberler
- Op. Dr. Dericioğlu başında poşetle ölü bulundu
- 500 bin TL'nin aylık getirisi belli oldu
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- Suriye'de herkesin konuştuğu ölüm listesi
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- Erdoğan'dan işgale 'isimsiz' tepki
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Suriye'nin yeni başbakanından ilk açıklama