Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Modus Vivendi
DİPLOMASİDE, devletler arası ilişkilerde, hatta artık yeryüzünün her yerinde gitgide daha sık kullanılan yine Latince deyimlerden biri de bu oldu. Diyelim ki, tarafların henüz çözüm bulamadığı yahut uzlaşamadığı önemli ve kritik bir sorun var. Süreçte iplerin kopmaması için, sert tartışmalara girişmektense görüşlerin birbirine yakınlaştığı bir aşamada o “yaşayış tarzı”yla yetinilir ve böylece çözüme doğru biraz daha ilerleme olanağı aranır. Zaten “modus vivendi” bu demektir.
Son dönemde çıkmaza sokulmuş ya da batağa saplatılmış olan Türkiye Cumhuriyeti, acaba şu günlerin geçici sakinliğinden, biber gazı ve yakıp yıkma savaşlarının dinmesinden yararlanıp Gezi Parkı bekleyişinin ve referandum vaadinin sağladığı “modus vivendi”yle yetinebilir mi? Yoksa Cumhuriyet daha geniş bir ufka bakıp o ufkun gereklerini yerine getirecek büyük hedeflere mi yönelmelidir?
Aslına bakılırsa, içinde yaşadığımıza inandığımız demokratik sistem iktidar ve muhalefetiyle böyle bir tercih olanağını önümüze çoktan koymuş olmalıydı. Son olayların üzüntüsü ve iç ezikliği siyasal kadrolarımızı yeniden Cumhuriyetin yüceliğine uygun bir tutuma dönmekten alıkoymamalı elbet. Nitekim Sayın Başbakan dün partili belediye başkanları toplantısında yaptığı konuşmada bu beklentiyi dile getiren büyük tasarımlardan söz etmeyi ihmal etmedi.
Yalnız, dikkat çekmesi gereken ilginç bir olgu var: Erdoğan, Gezi Parkı ve Topçu Kışlası konularını kısa kesmek, bitirmek ve kapatmak istemiyor. Ne söylenirse söylensin, onlarda olağanüstü bir ısrarı ve direniş sergilemekte, siyasal kadroların modus vivendilerle yetinmeyip büyük tasarımlara yönelmelerini savunurken yine bu iki konunun büyütülmesinden, geliştirilmesinden söz açıyor. Unutmak, vazgeçmek, sindirmek, sineye çekmek istemediği, kişisel yenilgi saydığı konu da hep bu oluyor. Bütün tarih kitaplarında, pek sağlıklı olmayan, tehlikeli saplantılara takılmış bir ruh hali sayılır bu.
Sayın Başbakan’ın cumhurbaşkanı seçilip yeni yetkilerle donatılmış bir başkanlık sisteminin başına geçmek istemesi de tam bundan ötürü ürkütücüdür. Öylesi hiç sevimli bir modus vivendi olmaz.
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Tanrıkulu'ndan Diyarbakır iddiası: Kayyım atanacak mı?
- Akşener'den oy bölme tartışmalarına cevap!
- YURTTAŞLAR KABİNEYE ATEŞ PÜSKÜRDÜ!
- Ekonomik kriz tiyatronun yolunu unutturdu
- Yerel seçime son 5 gün
- Akşener Özel'in o sözlerini hatırlattı
- İmamoğlu önceki dönemi anlattı
- Mart ayı 1. Dönem Çocuk Meclisi toplandı
- İmamoğlu eşi Dilek İmamoğlu ile Vefa Bozacısı'na gitti
- Özel İYİ Partili ve AKP'li adayları yerden yere vurdu
En Çok Okunan Haberler
- Büyükşehirlerde başa baş seçim
- Emekliye promosyonda yeni gelişme!
- 'Tutulma öncesi yiyecek, su, yakıt stoklayın!'
- Bakliyat ve kuruyemiş devi iflas etti
- Erdoğan'dan 'emekli maaşı' açıklaması
- Murat Kurum'dan şaşırtan vaat!
- Özgür Özel'den 'anket' açıklaması!
- Ali Koç'tan Ankara hamlesi!
- Kurum'un eşine: 'Onun eşine aşığım'
- ‘İktidar yapsın, bugün çekeriz adayımızı’