Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Yerlilik
TAKIMLARI ve kişileri bilenler bilir: Bu yıl Türk futbolunda ilginç ve önemli bir oluşum yaşandı. Birinci ligde tepeye tırmanan iki takım ile Türkiye Kupası’nı kazanan takımın hocaları artık hep yerli. Onlara şimdi bir dördüncü ekleniyor.
\nSon yıllarda pek tanık olmadığımız bir durum bu. Eskiden genellikle bütün mevsim boyunca hep yabancı teknik direktörlerin tutumları tartışılır, sonraki mevsimde gelecek yabancı hocaların özellikleri konuşulurdu. Ama yabancı çalıştırıcı arama derdi artık bitmişe benziyor. Kala kala, Milli Takım yabancı teknik direktörü kaldı. Onun kalıp kalmayacağı da önümüzdeki milli maçtan sonra belli olacak herhalde.
\nBu son gelişmenin nedenlerine ve sonuçlarına dikkatle eğilmek gerekiyor.
\nFutbolda teknik direktörlüğün ve daha dar kapsamlı eski adıyla, antrenörlüğün ya da hocalığın önemli özellikleri nelerdir?
\nKonunun uzmanları, teknik bilgi, deneyim, futbol dünyasına ilişkin bilgi birikimi, stratejik düşünebilme yeteneği, kulüp yönetimiyle sağlıklı ilişki, fizik dayanıklılık, ülkeyi ve halkını benimseme gibi beklentiler yanında, mutlaka ve hepsinden daha önemli olarak, takımdaki oyuncularla dengeli, haksever, ciddi ama sıcak bir iletişim kurmaktan söz edeceklerdir.
\nYerli kültürü tam tanımadan kolay yerine getirilebilecek koşullar değil bunlar. Bir de, ulusal başarıda ortaklık duygusunu paylaşmak ya da oyuncuların bu yanı eksikse onu gidermek gibi bir konu var ki, onu ayrıca vurgulamak bile gereksiz.
\nÖte yandan, yerli hocanın yabancılarda bulunmayan üstünlüklerine gelince, onlar ancak yabancıların teknik nitelikleriyle az çok eşit durumdalarsa anlamlı bir değer kazanabiliyor. \tO nitelikler yoksa, yerli üstünlük etkisiz kalıyor.
\nKısacası, yerli teknik direktörün böylesine yüksek bir beklenti ortamında görev kabul etmesi, çok çetin bir sınavı göze alabilmesi demektir. Yabancılık zor ama, yerliliğin zorluğu bir başkadır ve yabancılara anlatılacak gibi değildir.
\nÇünkü bizdeki birbirini yeme alışkanlığı; var olduğu bilinen, ama insanı yerin dibine sokucu derin bir utanç duymadan yabancılara anlatılabilecek bir hastalık değil. İşin kötüsü, o iç hastalığı yenmeden yabancıları yenmenin de güçleşmiş olmasıdır.
\nBunları düşündükçe, takım halinde oynanan sportif oyunların insan tabiatını iyileştirici etkisini vurgulamadan olmaz. Takım olarak kazanılan bir başarının birliktelik ve dayanışma duygularını pekiştirmekteki rolü yadsınabilir mi? Bu açıdan bakılırsa, yerli futbol takımlarına tanınan yabancı oynatma kontenjanının olağanüstü geniş tutulmuş olması, kendi gençlerimizin bu duyguları kendi aralarında edinmek ve paylaşmak olanaklarını sınırlamış olmuyor mu?
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Edirne'de korkunç kaza