Seçimlere iki hafta kala ortaya çıkan tabloda ilk dört sırayı alacağı görülen dört parti için dört ayrı baraj dikkati çekiyor.
12 Eylül döneminden kalma, AKP’nin dört elle sarıldığı yüzde 10’luk ülke barajı şu aşamada en çok HDP’yi ilgilendiriyor. Ancak HDP’nin barajı aşması ya da aşmaması siyasi partilerin tümünün hesaplarını etkileyeceği için gündemin ana konularından birini bu oluşturuyor.
Önce sözünü ettiğimiz dört barajı özetleyelim:
HDP yüzde 10, MHP yüzde 20, CHP yüzde 30, AKP yüzde 40 barajında.
Az önce vurguladığımız gibi HDP’nin alacağı oy, siyasetin bütün yelpazesini ilgilendiriyor. Bizler de Londra’dan Eskişehir’e, Çorum’dan İzmir’e seçmenle yüz yüze geldiğimiz her yerde, HDP’lilerin destek sitemleri ile karşılaşıyoruz. Ellerini sıkıp şu değerlendirmeyi paylaşıyoruz:
“13 yıldır defalarca AKP ile bir araya gel-diniz, keşke yüzde 10 barajını koşul olarak masaya koysaydınız. CHP bu konuda defalarca önerge verdi. Şu aşamada özellikle büyük kentlerde geçmişte AKP’ye oy ve-ren Kürt kökenli seçmenin desteğini almanız barajı geçmenize fazlasıyla yetecektir.”

***

MHP özellikle İç Anadolu’da AKP’ye giden milliyetçi oyları geri alabilir. Özellikle Akdeniz’de, Mersin ve Adana belediye başkanlıklarını kazanması MHP’ye genel seçimlerde önemli bir enerji katıyor.
Bu bağlamda MHP de yüzde 15 sınırının ardından kendisini 20’lere yaklaşmış görüyor.
AKP, seçim atmosferine, baş destekçisi Erdoğan’ın 400 milletvekili istemi ile girdi. Bunun olmayacağı anlaşılınca, ‘330 da olur’ dediler. Bunun da zorlaştığını görenler ‘tek başımıza iktidarız, başka seçenek yok’ nakaratına giriştiler. Şimdi, “Birinci parti geldikten sonra milletvekili sayımız kaç olursa olsun azınlık hükümeti bile kurarak iktidarı vermeyiz” diyorlar.
AKP’nin yüzde 40’ın altına düşme olasılığı yüksek. Anketlerle biraz manipülasyon yapmak istiyorlar. Bunda da zorlanıyorlar. Kelime oyunu ile paylaşmak gerekirse olabildiğince tarafsız çalışan araştırma şirketleri “AKP’nin oyları yüzde kırkın altı” deyince, AKP’liler bunu kendi yayın organlarında şöyle sunuyorlar:
“Gördünüz mü? Bizim dışımızdaki araştırma şirketleri bile oyumuzun yüzde kırk altı olduğunu söylüyor!”
Tayyip Erdoğan’ın İzmir Atatürk Stadyumu’nda hezimete uğramasının ardından Başkabakan Davutoğlu’na da dün, İzmir Gündoğdu’da gün doğmadı. Daha önce milyon kişiyle miting yaptıklarını iddia ediyorlardı. Şimdi on binlere düştüler. İzmirli AKP’den iki sıfır attı. İki sıfır daha atarsa birkaç yüz kişilik sülaleleri ile baş başa kalacaklar.

***

CHP’ye gelince...
7 Haziran sürecinde artık statükonun partisi AKP, değişimin ve yenileşmenin partisi CHP’dir. AKP’nin statükosu da öyle ülkesel değerleri koruyan bir statüko değil, ne pahasına olursa olsun iktidardan düşmek istemeyen bir dayatmadan başka değil.
CHP’nin ekonomide ve sosyal devlet kavramında önerdikleri toplumun gündemine yerleşince AKP’nin gündemine de yerleşti. Bir yandan CHP’nin toplumun dar gelirli kesimlerine nefes aldıracak projeleri için ‘kaynak yok’ diyorlar, bir yandan da o projeleri asıl kendilerinin hayata geçireceğini söylüyorlar.
Ekonomi diliyle söylemek gerekirse halk CHP’nin vaatlerine sipariş verdi. Asıl alımı 7 Haziran’da yapacak. CHP’nin inandırıcılık dozu biraz daha yükseldiğinde seçimin son haftasında gündemin birinci maddesine şu soru yerleşebilir:
Birinci parti kim olacak?