Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

AKP İlan Ettiği Bayrama Karşı!

22 Nisan 2014 Salı

Bugün 1 Mayıs’ın Türkiye’de de resmi olarak tanınmasını sağlayan yasanın çıkışının beşinci yıldönümü.
AKP iktidarı 22 Nisan 2009’da yıllardır tartışılmakta olan 1 Mayıs’ın resmi tatil günleri arasına alınması ve kutlanmasıyla ilgili önemli bir adım attı. 1 Mayıs’ın “Emek ve Dayanışma Günü” olmasına ilişkin yasa TBMM’den bütün partilerin evet oyuyla geçti.
Meclis’teki ortak paydaların giderek azaldığı bir dönemde 1 Mayıs’ın oybirliğiyle geçmesi toplumsal barış açısından da umut verici bir durumdu. Cumhurbaşkanı Gül de bu ortak kabule 1 Mayıs’a 3 gün kala karşılık verdi, 27 Nisan 2009’da Köşk’ün de onayıyla İşçi Bayramı resmileşti.
Genel beklenti artık hükümetin de kabul ettiği 1 Mayıs’ların gerilimli günler olmaktan çıkması, adına yakışır bir bayram havasında kutlanmasıydı. 2009’da yasanın da yeni çıkmış olmasının getirdiği iyimser beklentiyle hükümetin, “Herkes gitmesin, makul sayıda insan Taksim’e 1977’deki kanlı gün anısına çelenk koysun” yaklaşımı sınırları zorlanarak uygulandı.
2010’da 32 yıl aradan sonra Taksim kutlamaları “izinli” olarak gerçekleşti. 6 işçi ve memur konfederasyonu buluştu. Huzur da bozulmadı. Dönemin İstanbul Valisi, “Her şey planlandığı gibi oldu” dedi.
2011’de bütün kesimlerin buluştuğu bir Taksim yaşandı. Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü, “Şölen havasında geçmesi için her şeyi yaptık” dedi.
2012 yılı bir bakıma toplumsal uyanış yılıydı. Ulusal bayramlardan 1 Mayıs’a kadar tüm buluşmalar kalabalık ve coşkuluydu.

***

Her şey genel hatlarıyla 1 Mayıs’ın adına yakışır şekilde giderken geçen yıl hükümet emek ve dayanışmadan vazgeçti. Taksim Alanı’ndaki düzenleme çalışmalarını gerekçe göstererek burada 1 Mayıs kutlamalarına izin verilmeyeceğini duyurdu. Geçen yıl 1 Mayıs sürecinde başlayan Taksim tartışması ayın sonunda genişledi ve “her yer Taksim” oldu, tarihe Gezi Direnişi diye geçen günler başladı.
Hükümetin Gezi korkusu devam ediyor olmalı ki, Taksim bu yıl da emek ve dayanışmaya kapalı. Geçen yılki bahane “İnşaat sürüyor, bitmiş olsaydı meydan sizindi” diye özetlenebilir.
Bu yılki bahane ise şu:
“Vatandaş rahatsız olmasın...”

***

Hükümetin özellikle Gezi günlerinden itibaren yığınsallaşan gösterilere karşı uyguladığı iki yöntem var. Biri, hak arama gösterilerinin kitleselleşmesini önlemek için onları toplumdan koparmak ve kendince marjinalleştirmek. Bunu bazen çok sert önlemlere başvurup korkutarak yapıyor. Bazen de eyleme katılanları baştan terörist ilan ederek deniyor.
Bir başka yöntem de hak arayanları toplumun öteki kesimleriyle karşı karşıya getirmek.
1 Mayıs’a bir hafta kala görünen o ki, hükümet tüm yöntemleri deneyecek.
1 Mayıs, Cumhurbaşkanlığı seçimine nasıl bir toplumsal iklimde gidileceğini de gösterecek.
Hükümetin niyeti hiç de iyi görünmüyor. Başbakan’ın önce “Taksim olmaz Kadıköy verelim” açıklamasının ardından “Kadıköy de olmaz” demesi, Başbakan’a Bakanlar Kurulu’nun hemen bu yönde adımlar atması niyetin şu olduğunu ortaya koyuyor:
1 Mayıs da karşıtlık üretmek için kullanılacak. Eldeki yüzde 50’nin biraz artması için “düşman” üretilip “Aman birbirimizden ayrılmayalım, yoksa teröristler huzuru bozacak” propagandasına girişilecek.
Hükümet kendi ilan ettiği bayramı yasaklıyor. Dahası zehir ediyor...
1 Mayıs’ın gerçekten emek ve dayanışma günü olarak kutlanmasını isteyenlerin bu oyunu görerek ve bozarak hareket etmesi, toplumla kucaklaşmayı birinci sorumluluk sayması gerekiyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Asgari ortalama ücret! 12 Aralık 2024
Atatürk bakışı gerek 11 Aralık 2024
BOP’ta yeni süreç! 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları