Avrupa’nın doğu sınırı Van mı Edirne mi?

14 Temmuz 2022 Perşembe

Türkiye’nin kurucu üye statüsünde olduğu Avrupa Konseyi’nden (AK) çıkarılma olasılığının gündeme gelmesi sıradan bir gelişme değildir. Türkiye’nin yüzyıllardır devam eden, daha iyiye ulaşma hedefinin ciddi ölçüde erozyona uğramasıdır. 

5 Mayıs 1949’da Belçika, İngiltere, Danimarka, Fransa, Hollanda, İrlanda, İsveç, İtalya, Lüksemburg ve Norveç’in bir araya gelmesi ile kurulan Avrupa Konseyi’ne aynı yıl Türkiye ve Yunanistan da katıldı ve kurucu üye oldu.

Avrupa Birliği’nden çok daha önce temelleri atıldı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) buradan doğdu. 

Başta AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Türkiye içinde hukuk arama yollarını tüketen pek çok kişi AİHM’nin kapısını çaldı. 

Bugün, iktidarın hukukdışı tutumlarında ısrarcı olması nedeniyle Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nden çıkarılması söz konusu!

***

Uzunca bir süredir dikkatimizi çeken bir durum var; Avrupa’nın lokomotif ülkeleri Türkiye’yi demokrasi ile yönetilen ülkeler sıralamasından çıkardı. 

Bunun yerine şu konuma soktu:

Karşılıklı çıkarlar çerçevesinde ilişki kurulan, kurallar yerine pazarlıkla anlaşılan, başta sığınmacılar olmak üzere Avrupa sınırlarına can sıkıcı sorunların girmesini engelleyebilecek, Ortadoğu ve devamındaki coğrafyanın parçası...

Bu anlamda da sanki Avrupa’nın doğu sınırını fiilen Van’dan Edirne’ye çektiler.

Edirne’deki Türkiye-Yunanistan sınırındaki duvarı gören yukarıdaki cümleyi daha anlamlı bulacaktır. Kalınlığı iki metre, üzerindeki tel örgü yumağı ürkütücü yoğunlukta!

Fiilen doğan bu durumun yerleşmesi, iktidarı mutlu edecektir. Böylesi “dış düşman” içerideki sıkışıklığı ikinci plana atmak için birebirdir!

Oysa genel görünüme baktığımızda Türkiye’nin yönü her anlamda Batı’ya dönüktür. Batıcılığa değil, Batı’ya dönüktür.

Şu anda Türkiye, 300’e yakın Avrupa kurumuna üyedir. Spordan sendikaya, siyasetten bilime onlarca Avrupa kurumunun yıllardır içindedir.

Türkiye, kendi toprakları dışında nüfusuna oranla en çok yurttaşı olan ülkeler arasındadır. İktidar, bu ülkeyi terk etmek istiyorum diyenlerin nereye yöneldiğine baksa, Türkiye’nin yönünü de görecektir. Yurtdışında 8 milyondan fazla yurttaşımız var. Bunun 5.5 milyonu Avrupa’da. Sadece Almanya’da 3 milyon Türk yaşıyor.

Bu sayıların ardından iktidara soralım:

Yurttaşlarımızın yönü neresi?

***

AKP iktidarının ilk yıllarında birinci gündem AB’ye girişti. Öyle ki salt bunun için bakanlıklar kuruldu. Bir Ulusal Eylem Planı oluşturuldu. “AB’ye uyum yasaları” adı altında reform paketleri hazırlanıp Meclis’e sunuldu.

O yıllarda “AB böyle istiyor” cümlesinin önünde kimse durmazdı, duramazdı. AB üyeliği bir devlet planı olarak işledi. Doğal olarak muhalefet de bu planın parçası oldu.

AKP, AB sürecini eldiven ve merdiven olarak kullandı. Konu çok sıcaksa “AB eldiveni”, konuya uzanmak zorsa “AB merdiveni”!

2007’de AB’den alacaklarının bittiğini, kurumları tümüyle çökertecek güce geldiğini düşünen iktidar bu aşamadan sonra siyaset değiştirdi. Bu AB için de şaşırtıcı olmadı. Zaten iki taraf da Türkiye’nin AB’ye üye olmasını değil, AB’ye teslim olmasını istiyordu. Sonrası başka bir yazı konusu!

Bu iktidarla geldiğimiz nokta hüzün verici:

AB’ye tam üyelik tartışmasından, kurucusu olduğumuz Avrupa Konseyi’nin dışında kalma tehlikesine...

Salt bu durum bile çok şey kaybettiğimizi ama elimizde daha kaybetmemiz gereken pek çok şeyin kaldığını gösteriyor! 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024
Istakozgiller! 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları