Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

AYM’den Beklenen...

29 Nisan 2014 Salı

Anayasa Mahkemesi (AYM), hükümetin hukuku bir silah olarak tüm kendinden olmayan kişi ve kurumları yok etmek için kullanmasına karşılık, özgürlüklerden yana bir tutum aldı. AYM 2013 yılı sonbaharında yürürlüğe giren bireysel başvuru hakkını, Türkiye’de hukuka yönelik beklentilerin tümüyle sona ermemesini sağlayan bir pencere olarak değerlendirdi.
İktidarın hukuku istediği gibi kullanma hevesine dayalı olarak yaptığı değişikliklerin beklemediği sonuçlar doğurmasının somut bir örneğiyle karşı karşıyayız. Konunun bu yanını anımsatmakta yarar var.
2012 yılına dek Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuruda birinci sıradaydı. Bu, evrensel ölçütlere göre en büyük insan hakkı ihlalinin Türkiye’de olduğunu ortaya koyuyordu. Bir yandan hükümetin kendine yonttuğu her yasa değişikliği “yargı reformu” süslemesiyle AB’ye sunuluyordu, bir yandan da AİHM rakamları Türkiye’de hukukun gerilemekte olduğunu gösteriyordu. Ne yapıp etmeli, Türkiye’nin birincilikten inmesini sağlamalıydı. İktidarın aklına cin bir fikir geldi; mademki iç hukuk yolları tükendikten sonra insanlar adalet aramak için AİHM’ye başvuruyordu, Türkiye’de bir iç mekanizma daha oluşturulabilir, böylece AİHM’ye gidişin yolu uzatılırdı.

***

Hükümetin bu planı başlangıçta tuttu. Mahkeme kararı kesinleştikten sonra hukuksuzluğa uğradığına inananlar artık AİHM’den önce iç hukukun son kapısı olarak AYM’ye başvuruyordu. 2013’te Türkiye uzun yıllardır ilk kez birincilikten indi.
AYM de ilk kez üstlendiği bireysel başvuru hakkını kabul etmek sorumluluğuna bir yılda hazır hale geldi. 2013 yılı sonundan itibaren başvuruları sonuçlandırmaya başladı. Verdiği kararlarda özgürlük ve hak ihlali vurgusu öne çıktı. Bunların çoğunun hükümetin istemediği yönde seyretmesi üzerine iktidar kanadından homurdanmalar geldi.
12 Eylül 2010 referandumu ile bütün yargı kurumları gibi AYM’yi de biçimlendirdiğini düşünen iktidar, yol haritasında öngörmediği bir özgürlük engeliyle karşılaştı. Başta Başbakan olmak üzere AKP’nin tüm kanatları buna ilişkin rahatsızlıklarını dile getiren bir koro oluşturdular. İktidar-AYM ilişkileri bu gerilimli havada sürerken 25 Nisan’daki AYM’nin kuruluş yıldönümünde Başkan Haşim Kılıç, hükümetin hukuka karşı giriştiği zulme yönelik ağır bir konuşma yaptı.
Gelinen noktada hükümet, AİHM’ye başvursa hakkıdır!

***

Kılıç’ın AYM üyeliğine geldiği 1989 yılından bu yana izlediği çizgi ortadadır.
AKP iktidara geldiğinde, mevcut üyelerden en az sorunu kiminle yaşar sorusunun yanıtı Kılıç’tı.
Kılıç’ın konuşmasından bir gün önce Gül- Erdoğan görüşmesinin yapılmış olması, bu görüşmenin tatsız geçme olasılığının yüksek olması, ertesi gün Kılıç’ın Erdoğan’a yönelik ağır konuşması elbette rastlantıdır.
Bu ayrı konudur.
Kılıç, hukuka yönelik siyasal saldırıya siyasal bir karşılık vermiştir.
Bu da ayrı konudur.
AYM’den beklenen; özgürlüklerden yana takındığı tutumu sürdürmesi, kanayan yaralara merhem olabilecek kararları geciktirmemesidir.
Önünde önemli başvurular vardır.
Başta
Balyoz olmak üzere kamuoyu önünde bilinen davaların yanı sıra öne çıkmamış sorunlarla ilgili başvurular da AYM’nin gündemindedir.
Mevcut sistem içinde en üst hukuk kurumu olarak AYM’den beklenen budur...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Asgari ortalama ücret! 12 Aralık 2024
Atatürk bakışı gerek 11 Aralık 2024
BOP’ta yeni süreç! 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları