Değerli yalnızlıktan pahalı yanlışlığa!

03 Haziran 2021 Perşembe

AKP’nin en çok zarar verdiği alan sıralaması yapmak çok zor. Al ekonomiyi vur eğitime, gir tarlaya çık dağlara... Ancak dış politikadaki yanlışlıklar Türkiye’nin hem güvenliğine hem de uluslararası alandaki saygınlığına zarar veriyor.

Suriye’de geldiğimiz noktanın özeti, iki güncel haber:

- ABD’nin IŞİD’le mücadele adı altında PKK/YPG’nin de aralarında olduğu gruplara 2022 yılı bütçesinden 177 milyon dolar ayırdığını açıkladı. Suriye’nin kuzeyinde adım adım bir devletçik oluşturuyor.

- Sedat Peker, 8. videoda Suriye’deki Türkmenlere yardım götürdüğünü düşünürken terör örgütü El-Nusra’ya SADAT aracılığıyla silah verilmesine nasıl karşı çıktığını açıkladı.

Düşünün, mafyanın bile ahlaki bulmadığı bir iş yapılmış!

Bundan ötesi var mı? 

***

Suriye’de 10 yıl önce başlayan iç savaşın daha ilk günlerinde atılan yanlış adım, katlandı katlandı bugünkü noktaya geldi.

O ilk adım, 29 Nisan 2011’de Hatay’dan Türkiye’ye giren 252 Suriyeliyle birlikte kapıları sonuna kadar açıp, kayıt bile tutmadan sığınmacı kabul etmekti.

Bugün Türkiye’deki Suriyeli sayısı 6 milyonu buldu. Her yıl 500 bin Suriyeli çocuk dünyaya geliyor. Bu sorunla birlikte 2013’te kurulan Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, Suriyelilerin, “Türkleri uyandırmadan” Türkiye’ye uyumu için stratejik plan yaptı.

Saha gözlemlerine göre Türkiye’de altı grup Suriyeli var:

Varlıklılar, beyaz yakalılar, Özgür Suriye Ordusu aileleri, terör örgütü üye ve sempatizanları, ajanlaştırılanlar, vasıfsız aileler...

İlk iki grubun çoğu Avrupa’ya gitti.

Bunun sonuçları yakın gelecekte daha çok konuşulacak.

Esat yönetimini devirmek için iktidarın attığı adımların tümü hüsranla sonuçlandı. İstanbul’da toplanan Esat rejimi muhaliflerinin çoğu Şam’da yeni yönetim kurmaktan çok, Avrupa’ya gitmenin kaygısıyla hareket etti.

ABD ile başlayan eğit-donat projesi, sonuçta terör örgütlerine malzeme ve eleman sağlamaya dönüştü. Dış kaynaklı raporlara göre Suriye’de terörü yöntem olarak benimseyen grupların sayısı 1500’ü buluyor. Bu ortamda Suriye’deki Türkmenler ne kendi içlerinde sağlıklı bir örgütlenme oluşturabildi ne de Türkiye’nin bu konuda stratejisi oldu.

Sedat Peker’in, gerçek amacı Türkiye kamuoyuna açıklanmayan işlerle ilgili sözleri, yıllardır iddia düzeyinde ortaya atılan pek çok şeyin doğruluğunu gösteriyor. Burada iş çatallaşıyor:

1- Terör örgütlerine her türlü yardım.

2- Uluslararası kuralları hiçe sayarak gizlikaçak ticaret yapma.

Bu iki şık korkarız ki Türkiye’yi telaffuz dahi etmek istemediğimiz konuma sürüklemiş durumda.

***

Daha geniş ölçekten bakınca Suriye ile birlikte Libya ve Mısır’da izlenen politika da çöktü. Mısır’da adım adım aklın yoluna geliniyor. Ancak Suriye ötekilerden farklı. En uzun sınırımızın ve en ciddi sorunumuzun olduğu ülke.

14 Haziran’da Brüksel’de toplanacak olan NATO zirvesi öncesinde Türkiye-ABD ilişkilerinin seyri sorgulanıyor. Erdoğan sanki hiç bilmiyormuş gibi önceki gün televizyon programında soruyor:

“Amerika ile aramızdaki anlaşmazlık konuları nedir? Bunu Biden’a soracağız!”

Bu cümlenin Türkçesi şu:

- İlişkilerin düzelmiş görünmesi için her şeyi yapmaya razıyız!

ABD’nin amacı da bu:

Türkiye’yi istediği noktaya getirmek!

ABD’nin Suriye politikası PKK/YPG’ye ayırdığı bütçeden belli. Bu açıklanan yanı. Keşke Erdoğan, NATO zirvesine giderken, “Bizim şartlarımız, istemlerimiz şunlar. Çevremizde terör oluşumlarına izin verilmemesi kırmızı çizgimizdir” diyebilseydi!

Bunun yerine, “Masaya oturunca anlaşırız” diyor. Çünkü ABD, değil anlaşmak, masaya oturmak için bile, “Önce şunları yapmalısın” deyip şart koşuyor.

Şartların özü de şu:

- S-400’leri ülke dışına çıkar.

- Rusya ile ilişkilerini NATO üyesi ülkelerin kurduğu şekilde götür.

- Suriye’de benim politikalarımın dışına çıkma.

Son şıkkın anlamını yukarıda aktardık. 

Değerli yalnızlıktan pahalı yanlışlıklara!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024
Istakozgiller! 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları