Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Deliller Arkadan Gelsin!

03 Nisan 2012 Salı
\n

\n

Delil hukukuTürkiyeye yabancı bir tanım. Oysa evrensel olarak adil

\n\n\n

yargılamanın en önemli unsuru, bir kişiyi suçlarken onunla ilgili delillerin hukuka uygun olmasıdır.

\n

Türkiyenin neredeyse ana gündemini oluşturan davaların tümünde delillerle ilgili ciddi sorunlar var. Sorunlar iki temel nedenden kaynaklanıyor; birincisi, 2005 yılında yenilenen Türk Ceza Yasasındaki (TCY) farklı yorumlamaya açık maddeler, ikincisi özel yetkili mahkemelerin (ÖYM) uygulamalarından kaynaklanan sorunlar.

\n

Birincisini ayrı bir yazı konusu olarak kenara koyalım. Zaten ikincisi tek başına yetip artıyor.

\n

***

\n

Mevcut, farklı yorumlara açık yasalar bile evrensel hukukta olduğu gibi sanık lehine değerlendirilse pek çok sorun çözülür. Uygulamada bunun tam tersini görüyoruz. Örneğin Şüpheden sanık yararlanırilkesi ÖYMler açısından şöyle değişti:

\n

Şüpheden hâkim ve savcı yararlanır.

\n

Bu tersliği dünyanın hiçbir kurumuna anlatamayız.

\n

Son dönemde en çok tartışılan konu başlığı şu:

\n

Mevcut deliller ne ölçüde hukuki?

\n

Bir kişiyi TCYnin en ağır maddeleriyle yargılıyorsunuz ama, buna dayanak oluşturan delillerin sakatlanıp sakatlanmadığına hüküm aşamasında karar vereceğimdiyorsunuz.

\n

Oysa arabayı atın önüne koymasanız, önce delillerin sağlamlığına baksanız, pek çok temel kararı baştan verme şansınız olacak.

\n

İstim arkadan gelsinsözüne gönderme yaparak tanımlamak gerekirse durum şöyle tarif edilebilir:

\n

Mahkeme devam etsin, deliller arkadan gelsin...

\n

Sormak gerekir:

\n

Aziz Nesin ne desin?

\n

Delillerin hukuki değeri konusunda en tartışmalı durum dijital veriler. Yani sanıkların bilgisayarlarından ya da aramalarda çıkan CDlerden elde edilen bilgi ve belgeler. Bu konuda yasa o kadar açık ki; hiçbir ikileme meydan vermeyecek şekilde şöyle diyor (CMK 134):

\n

Bilgisayar ve bilgisayar kütüklerine el koyma işlemi sırasında bütün verilerin yedeklemesi yapılır. İstemesi halinde, bu yedekten bir kopya çıkarılarak şüpheliye veya vekiline verilir...

\n

İlk operasyonlar sırasında bu yapılmadığı için eleştirildi ve yargılamalarda sık sık dile getirildi. Diyelim ki başlangıçta aceleye geldi, polisler işin heyecanına kapıldılar, yasayı uygulamayı unuttular. Son dönemdeki operasyonlarda da bu yedeklemenin yapılmadığını görüyoruz. Oysa yasanın şart koştuğu gibi bilgisayar daha kişinin evindeyken içindeki veriler yedeklense en azından bu konuda hiçbir tartışma çıkmayacak. Yedekleme olmayınca sanığın bilgisayarından çıkan verilerin hiçbirini kabul etmeme hakkı doğuyor. Doğuyor ama mahkeme de şu kararı veriyor:

\n

Buna hüküm aşamasında karar verilmesine...

\n

***

\n

Bütün bu tartışmaların dışında ÖYMlerin bir yöntemi daha var:

\n

Sanıktan delil üretmek!

\n

Zaten yargılamaların çoğunda somut olaylardan çok niyetlersorgulanıyor. Niyetin somut delilini bulmak da zor olunca iş sanıktan delil üretmeye kalıyor.

\n

Bu da en hafif anlatımla çok insafsız biçimde yapılıyor.

\n

Deniyor ki:

\n

Senin bu suçu işlediğin konusunda çok kuvvetli şüphe var. İşlemediğini bize kanıtla... Kanıtlayamazsan biz bunu fiilen delil olarak kabul edeceğiz. Böylece kuvvetli şüphemiz daha da kuvvetlenmiş olacak...

\n

Gelinen noktada mahkemelerin önünde iki seçenek var:

\n

1- Delilleri mutlak hukuk süzgecinden geçirmek.

\n

2- Artık bir karar görelimnaralarına karşılık vermek.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Atatürk bakışı gerek 11 Aralık 2024
BOP’ta yeni süreç! 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları