Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Diktatör Devrilince...

07 Kasım 2011 Pazartesi
\n

\n

2010 yılı Aralık ayı ortasında Tunusta başlayan Arap Baharı 11 aydır çiçeklenemedi. Yer yer beliren çiçeklenmelerin de nasıl bir meyveye duracağı tam olarak belli değil.

\n\n\n

Bütün Arap dünyasında toplumsal hareketler var. Öne çıkan ülkeler Tunusun yanı sıra Libya, Mısır, Suriye.

\n

Sosyal bilimlerin başlıca kurallarından biridir; otoriter rejimlerde diktatör devrilince toplumun dağarcığında ne varsa o yüzeye çıkar. Libya, Tunus ve Mısırda ortaya çıkan yeni yönetim şekli seçenekleri böyle özetlenebilir.

\n

1956’da bağımsız bir devlet olarak tarih sahnesine çıkan Tunusta, Burgibanın önderliğinde öteki Arap ülkelerinden daha farklı reformlar yapıldı. Kadın - erkek eşitliği anayasal bir hak olarak benimsendi, eğitim sistemi modernleştirildi.

\n

Öteki ülkelere oranla Tunusun evrensel demokrasiye daha yakın durmasının kökeninde bunlar var.

\n

***

\n

Libyada geçici yönetim ayakta durabilmek için şeriatı temel bir yönetim ilkesi olarak benimsediğini duyurdu. Devamında nasıl bir yönetim yapısı oluşur; belli değil.

\n

Libyada öne çıkan muhaliflerin kaçı bahardan önce kışı Kaddafi ile birlikte geçirmiştir, sorusuna yanıt aransa sayının çok az çıkacağını sanmıyorum!

\n

Muhalefete hiç hayat hakkı tanımayan Kaddafiye muhalefet tabii ki kendi içinden çıkacaktı, değerlendirmesi de yapılabilir. Ancak soru Kaddafiden sonra nasıl bir yapının oluşacağı ise eldeki malzeme de bu.

\n

Mısırın seyri daha değişik. Hüsnü Mübarek devrildi, yerine askeri yönetim geldi!

\n

Bu nasıl bahar?

\n

Burada da en azından görünür gelecek için elde bu vardı. Askeri yönetim iç barışı sağlamak için sık sık silaha da başvuruyor. Kahire dışındaki kimi şehirlerde düzenlenen gösterilere güvenlik güçlerinin müdahale etmesinin ardından ölümlerin olması, Tahrir hayallerini Nilin derinliklerine gömmese de gölgeliyor.

\n

Mısır hem Arap dünyası hem Batı açısında çok önemli bir ülke. ABD ve Avrupa kendisine uzak bir yönetimin gelmemesi için elinden geleni yapıyor.

\n

1920’lerde Mısırda kurulan, zamanla pek çok Arap ülkesinde benzeri örgütlenen Müslüman Kardeşlerin Kahirenin yeni yapısının neresinde olacağı da belli değil.

\n

***

\n

Bu üç ülkenin şekillenmesiyle ilgili tartışmalarda yer alan motiflerden biri de Türkiye deneyimi. Daha doğru anlatımla AKP modeli.

\n

Mısır, Tunus, Libya kendi içinde bile birbirine benzemezken AKPnin bunların tümüne model olacağını düşünmek gerçekçi değil. Kaldı ki Başbakanın bu ülkelere yönelik gezisinden sonra esen hava her ülkede farklıydı; ortak nokta AKP modeline soğuk bakıştı.

\n

Bu ülkelerin tümü bizim Akdeniz komşumuz. Sadece içi boş bir komşuluk da değil. Tarihsel bağlar bir yana, 1970lerde filizlenen Akdeniz ülkeleri örgütlenmesi az da olsa yol almıştı. Ortak kurumlar oluşmuştu. Çok fazla ses getirmese de Akdeniz Olimpiyatları canlılığını koruyor. Bölgesel işbirliklerinin ayrı bir önem kazandığı günümüzde 16 Akdeniz ülkesinin işbirliği sıradan bir girişim değildi.

\n

Hep Arap dünyası diye anıyoruz ama, bir yanıyla Akdeniz havzası yeniden şekilleniyor.

\n

Geleneksel Türk Dışişleri, Arap Baharı’nı kışlıkları tamamen dolaba koymadan karşılardı. İçişlerine karışmazdı ama, uygun yöntemlerle birikimini paylaşırdı. Kırıcı, heyecanlandırıcı, yön verici demeçlerden kaçınırdı.

\n

AKP bunun tam tersi bir yöntem izliyor. Bunu alkışlayan, büyük devlet olduk diyenler var. Büyük devlet söylemle olmuyor. Üstelik büyük devlet olmak büyük riske girmek de değildir. Her uluslararası plana ilk atlayan olmak hiç değildir.

\n

Bütün bunlardan öte iç barışımız bu kadar kırılganken şu atasözünü de unutmamakta fayda var:

\n

Evin camdansa başkasının evine taş atma!

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Atatürk bakışı gerek 11 Aralık 2024
BOP’ta yeni süreç! 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları