En büyük sorun: Sorumlular!

01 Nisan 2021 Perşembe

İktidar, borcu borçla çevirme yöntemini ülke yönetimine taşıdı:

Sorunları sorunla bastırmak!

Ekonomiden sağlığa, çözümsüz hale gelen konuları ikinci plana itmenin başlıca yolu, toplumun sinir uçlarına dokunacak sorunlar yaratmak!

Bunda da maşallah çok mahirler.

İktidarın özenle hazırlayıp gündeme sürdüğü tartışma konularının sadece başlıklarını aktaralım:

Andımız…

İstanbul Sözleşmesi…

Montrö…

Atatürk’ün madalya ve armalardan silinmesi…

İrtica…

Bunların gündemde olduğu süreçte yaşananlar da şunlar:

Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarının buhar olması…

Merkez Bankası’nın nöbetçi başkanlarla yönetilmeye başlanması…

Türk Lirası’nın olağanüstü değer kaybetmesi…

Aşı bilmecesi…

Salgına karşı önlem karmaşası…

AB’nin Türkiye’yle alay eder gibi, “geri dönüşlü ilerleme” bildirisi…

Gerçek gündemle AKP’nin yarattığı sorunları alt alta koyunca ortaya şu çıkıyor:

En büyük sorun, sorumlu masada oturanlar.

Sorumluların sorunlu olduğu bir ülkeye dönüştük.

***

Hakkını yemeyelim; bunların yanında AKP’nin bir başarısı daha var:

Sorunu yönetmek!

Bunun en somut örneği yoksulluk. Bir iktidarın en büyük korkusu olması gereken yoksulluk, AKP’nin gücü! 

İnsanları kendine muhtaç hale getir, hayatta kalacakları kadar yardım yap ve seslen:

“Ben gidersem bundan da olursun!”

Ne büyük ahlaksızlık…

Arjantin’de diktatör Peron’a şu ad yakıştırılmıştı:

Çok zenginlerin ve çok fakirlerin diktatörü!

Çok zenginlerin daha da zengin olmasının önünü açar, bu paranın bir bölümünü kendi adına fakirlere vermelerini sağlardı.

Türkiye’de bugün AKP beşlisi dışında, zenginlerin de mutsuz, güvensiz, endişeli olduğu bir noktaya geldik. Toplumun büyük kesiminde suskunluk hâkimken Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) sonunda deyim yerindeyse patladı. Dedi ki:

“Ortalık toz duman… Yetki ve sorumluluklar bulanık… Hukuk devleti ve demokrasi standartlarının uzağındayız… 50 yıl önceki sorunlara döndük…”

TÜSİAD’cılar alınmasın, bu cümlelerin her biri “terör faaliyeti”!

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Tuncay Özilhan, 2002 yılında AKP iktidarının ilk günlerinde de TÜSİAD yönetimindeydi ve ciddi iletişim sorunları yaşamıştı. Gelinen noktada hiç yol alınmadığını hatta geri gidildiğini görüyoruz.

***

Bu tabloda MHP’nin durumu dikkat çekici… İktidarın içinde görünmeyen ama Cumhur İttifakı’na ortak olan MHP, muhalefete ağır eleştiriler yönelterek AKP’nin ayakta kalmasında rol oynuyor. 

Türkiye’nin gerçek sorunları ve AKP’nin sorunları ikileminde MHP şöyle davranıyor:

Canının istediğini seçip AKP’ye destek veriyor, istemediğini kenara koyuyor!

Bahçeli önceki gün partisinin grup konuşmasında harp okulları yönetmeliğinden “irtica” unsurunun çıkarılmasına yönelik eleştirileri yanıtlarken sordu:

“1980’lerde FETÖ her yere girerken neredeydiniz?”

Bahçeli’yi dinlerken meslek yaşamımız geçti gözümüzün önünden. Mesleğe neredeyse FETÖ ile mücadeleyle başladık. 2007’de yayımlanan “Devlet ve İslam” adlı kitabımızda konuyu “Amerika destekli Gülen İmparatorluğu” başlığıyla işlemiştik. Bedelini de Silivri’de ödemiştik. Tarih maalesef bizi haklı çıkardı.

Bugün gelinen noktada biz de kaygımızı net olarak paylaşalım:

FETÖ ile mücadele edilirken öteki tarikatların önü açılırsa, yakın gelecekte FETÖ gider METÖ gelir!   

O gün de sorarlar:

Bu yolu kim açtı, kim göz yumdu?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024
Istakozgiller! 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları