Hep kaybeden  tarafta olmak!

22 Temmuz 2021 Perşembe

Afganistan’la ilgili Türkiye merkezli gelişmeleri kaygı ile izlerken ister istemez söylendik:

AKP yıllardır hangi konuda Türkiye’nin yararları için hareket etti ki?

17 Aralık 2010’da Tunus’ta seyyar satıcı Muhammed Buazizi’nin kendisini yakmasıyla başlayan Arap çilesi her ülkeye sıçradı. Her sıçramada Türkiye’deki iktidar da sıçradı. Tümünde kaybeden tarafta oldu! Bu kadarı çok özel çaba ister!

Tunus, 23 yıl ülkeyi yöneten Zeynel Abidin’in ardından çalkantılı bir süreç geçirdi ama sonuçta o bölge standartlarına göre bir uzlaşı çıktı. Bu, Erdoğan’ın hedeflediği durum değildi. 

Libya karıştı. İktidar önce, “Orada NATO’nun ne işi var” dedi; sonra, “Çok işi var ben üs vereyim” dedi. Parçalanan Libya’da ortak payda aramak yerine ideolojik fayda peşine düştü.

Mısır’da Muhamed Mursi aşkı ile başlayan adamcılık Sisi darbesinin ardından buzlanmaya dönüştü. Yıllarca darbeci Sisi’yi düşman ilan etti. İlişki kurana terör örgütü kurdurdu. Sekiz yılın sonunda Sisi’yle temas için Kahire’ye tünel kazıyor.

Suriye’de hiçbir şey doğru gitmediği için, en kötü hangisi diye bakıyor!

***

Bütün bunların üstüne Afganistan’da ABD’nin baş kâhyası olmak için “vermeyeceği ödün, unutmayacağı dün” yok!

Taliban yönetimi, yeri geldikçe gelmedikçe Afganistan’da hiçbir yabancı güç istemediğini vurguladığı halde ısrarla “bizi ister” diyor. Taliban anlaşılır şekilde ifade ediyor:

Bir Müslüman ülke bile olsa topraklarımızda yabancı bir güç istemiyoruz.”

Daha nasıl anlatsınlar?

Bizi ister” derken hızını alamıyor, Türkiye’de Taliban rejiminin ilkesel olarak benimseyeceği bir iktidar olduğunu ilan ediyor.

Gelinen nokta geçen hafta bu sütunda aktardığımız gelişmeleri doğruluyor. Aldığımız bilgiler ışığında şunları aktarmıştık:

Afganistan’da Taliban’a gidiyorlar, “Bakın biz de Müslümanız. Bir Hıristiyan ülke askeri geleceğine biz gelelim” diyorlar. ABD’ye gidiyorlar, “Afganistan çok çetin bir yer. 20 yılda geldiğiniz nokta belli. Sizin oradaki çıkarlarınızı biz koruyalım. 20 yılda 2 trilyon dolar harcadınız. Bizi de biraz görürsünüz artık” diyorlar.

Gelişmeler bu yönde seyrediyor.

Batı için Türkiye artık stratejik ilişki kurup birlikte yürünecek bir ülke değil, pazarlık yapılacak bir ülke. Yap pazarlığını, ver parasını, gör Saray’ı, olsun bitsin. Ne gerek var Meclis kararına, ne gerek var kurumlar arası diyaloğa, ne gerek var uluslararası hukuka, ne gerek var meşruiyet arayışına?

***

Afganistan’dan Türkiye’ye gelen sığınmacılar geçmişte yaşadıklarımızla özdeş bir durum değil. Bir sınır ülkeye sığınmak için gelmiyorlar. Arada enine boyuna İran var. 

Çocuklarını, ailelerini yanlarına alıp can havliyle sığınmıyorlar. Hemen tümü genç, dinç, sanki kendilerini bekleyen bir görev var da geç kalmışlar havasında.

Taliban, Müslüman Kardeşler’e benzemeyen bir örgüt. Orta Asya’nın yanı sıra Çin ve Hindistan Müslümanları arasında da damarı var. 

Taliban’ın kimliği ayrı yazı konusu. Noktayı İzmir’in bir ilçesinde yaşanan tartışma ile koyalım.

Şanlıurfalı bir yurttaşımızın işlettiği büfeye Suriyeliler yoğun geliyor. Başlıca nedeni Arapça bilmesi. Bir Suriyeli tartıştığı kişiye diyor ki:

Urfa, Antep, Antakya çevresi Türkiye tarafından işgal edilmiş Suriye topraklarıdır…

Tartışma büyüyor…

İktidar, ihanet, cehalet, ticaret sarkacında Türkiye’yi hep kayba sürüklüyor!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakozgiller! 23 Nisan 2024
İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları