Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

İstifa-de!

20 Mayıs 2014 Salı

Türkiye’de istifanın hep “de” hali geçerlidir; istifa etmesi gerekenler, ne yapar eder bunu istifadeye çevirirler.
Soma faciasının ardından da ocak kiracılarından madeni bu anlayışa teslim edenlere kadar kimse sorumluluğu üzerine almadı.
Bütün suçun ölenlerde
olduğunu ilan ettiler, ama tutmayınca adım adım birkaç sorumlu bulmak zorunda kaldılar.
Bütün suçu bu kişilere yıkarken Soma’dan bile “muhaliflere saldırı” malzemesi çıkardılar.
Soma’nın gerçekten milat olması isteniyorsa, namusluların da namussuzlar kadar cesur olması gereken zamandır.
Aksi halde, büyük bir facia basit bir kazaymış gibi işlem görecek, 3-5 kişi hedefe konup taşlanacak; gerçeklerin ortaya çıkmasını isteyenler, gözünü kâr bürümüş yapıyı sorgulayanlar, yaşamını yitirenlerin hakkının verilmesi için çaba harcayanlar da “ölüler üzerinden siyaset yapmakla“, “toplumu gerilime sürüklemekle” suçlanacak...
Bu gidişin ipuçları facianın üstünün örtülemez hale geldiği andan itibaren belirmeye başladı...

***

Soma artık sadece bir büyük facia değil, AKP iktidarının ülkeyi sürüklediği noktanın da fotoğrafıdır.
Fotoğrafın bir boyutu yaratılan korku imparatorluğudur. Soma’ya gidişimde tanıştığım herkesten daha sonra da bağlantı kurabileceğim iletişim bilgileri almıştım. Hemen tümünün ortak söylemlerinden biri şuydu:
“Abi biz gerçekleri anlatırız, ama işimizden atılmayı göze almamız gerekli...”
Bu noktada insanları nasıl zorlayabilirsiniz? İster istemez son kararı onlara bırakırken şu anımsatmayı da yapmadan edemedik:
Eğer bugün konuşup gerçekleri anlatmazsanız, yarın böylesi olaylar yine meydana gelecek...
Dün öğle saatlerinde onlardan biri aradı. Şu öneriyi getirdi:
“Abi biz 4 kişi her şeyi anlatmaya karar verdik. Ama, kamera olmayacak, adlarımız da açıklanmayacak... Bu şartla konuşuruz...”
Tokat yiyenin bile 4 gün sonra neredeyse, “Aslında ben kendi kendimi dövdüm, kendimi dövmekten beni kurtardılar, haklarını ödeyemem” deme noktasına geldiği bir Türkiye’deyiz!
Fotoğrafın ana boyutu ise şudur:
İhalesiz dönem zengini yarat... O, kârlarını katlarken senin seçim maliyetlerini de üstlensin... Senin sayende sahip olduğu işyerinde çalışanlara sandıkta ne yapacaklarını o patron söylesin... Onun ürettiği kömürü devlet parasıyla al, halka hükümet icraatı diye bedava ver...

***

Fotoğrafın öteki boyutlarını da soğutmadan, unutturmadan paylaşmak gerekiyor...
Bundan böyle bu sütunun temel sorumluluklarından birinin bu olacağını vurgulayıp başka bir boyutu sorgulayalım:
Soma ders olur mu?
İkti-dardaki sorumlular ders sözcüğünü sevmedikleri için “iyi bir deneyim oldu” diyorlar! Son anda karar değiştirmezlerse bugün Meclis’te Soma’nın bütün yönleriyle araştırılması için oy kullanacaklarını duyuruyorlar.
Deneyim için söylenmiş sözlerden biri şudur:
Deneyim; dünyanın en öğretici ama aynı zamanda en pahalı okuludur!
Evet, Soma çok pahalı bir okul oldu.
Yukarıda sıraladığımız iktidara yönelik bunca çekinceye karşın, bu okulun öğrettiklerini yaşama geçirmek için, gerçeklerin kapatılan maden ocağının altında kalmaması için mücadele etmeliyiz.
Bu yolda birinci kuralın şu olduğunu altını çizerek paylaşmak isteriz:
İktidarın konuyu saptırma, gündemi değiştirme girişimlerine izin vermemek ve buna malzeme vermemek!
Sorumluluk tüm yurtseverlerindir...
Bundan sonra her yol Soma’dır!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Asgari ortalama ücret! 12 Aralık 2024
Atatürk bakışı gerek 11 Aralık 2024
BOP’ta yeni süreç! 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları