İtalya izlenimleri -2

21 Eylül 2022 Çarşamba

ROMA’DA GÖÇMEN İSTİLASI!

Vatikan’ı görmek için 500 metrelik kuyruğa girdiğimizde, şanslı olduğumuzu söylediler. Bazen kilometreyi buluyormuş. Kuyruk da renkliydi! 20-25 yaşlarında Afrikalı bir genç cep telefonundan çaldığı müzik eşliğinde dans etti durdu. 

Güvenlik görevlileri alışık olmalı. Turistleri rahatsız etmediği sürece ses çıkarmıyorlar. Dans ederken poposu dahil vücudunun her yerini kullanan genç, arada bir boynundan “haç”lı kolyesini çıkarıp öpüyor, kalabalığa dönüp sesleniyor:

- Heey brother, brother...

Yaklaştım, adını, ülkesini sordum... Nijeryalıymış, adı Samuel!

Afrika ülkelerindeki insanların Avru-pa’da kabul görmesi için bir Batılı isim alması yerleşik bir durum. Örneğin Nelson Mandela’ya annesinin verdiği ad, Rolihlahla. Okula gitmesi için Nelson’un adını şart koşmuşlardı. 

Samuel dans etmekten sohbet etmeye fırsat bulamadı ama onu izlerken Afrika’nın en kalabalık ülkesi (206 milyon) Nijerya’yı düşünmeden edemedik. Boko Haram adlı terör örgütünün kıskacındaki ülkesinden İtalya’ya gelmiş, psikolojisi de hayli etkilenmiş. Örgüt adını İngilizce “book” sözcüğünden alıyor, “Batılı kitap haram” anlamına geliyor! 

***

Milano, Venedik, Floransa, Roma, Napoli’de, her yerde çoğunlukla Asya kökenli göçmenlere rastladık. “Bu bir istila” desek abartmış olmayız. 

Göç yollarından birinin Türkiye olduğunu daha selam verirken anlıyorsunuz. Türk olduğunuzu görünce, ilk sözcük:

- Merhaba...

Neredeyse tüm seyyar satıcılar Bangladeş, Pakistan kökenli. En çarpıcısı Pisa şehrindeydi. Yan gelip keyfine bakan Pisa Kulesi’nin dış kapısının önünden başlayan seyyar satıcılardan birinde Türk bayrağına rastladık. Satıcı biraz bozuk ve anlaşılır bir Türkçe ile bize  seslendi:

- Kefenin cebi yoook...

Şaşkınlığımız bitmeden devam etti:

- Her şee güzeee olacak...

2019 yılında İstanbul’daymış. Vücut dilini de kullanarak güç bela İtalya’ya geldiğini anlattı. Ayrılırken arakamızdan sesleniyordu:

- Hadeee akşam bazarııı...

Az sonra yemek yediğimiz yerde ise mutfaktaki aşçıdan garsona kadar herkes Bangladeşli idi. Garson Muhammed bize daha büyük porsiyon getirdi, bir tane de fazla içecek koydu. Ben adımı söyleyince, “yarııım” dedi, devam etti:

- Mustafa Kemaaal...

Ben de onların devrimci şairi, “Nazrul İslam” deyince ayağa kalkıp sarılmak şart oldu.

Muhammed’in eşi Bangladeş’te kalmış. Dört ay sonra İstanbul üzerinden getirecekmiş.

Roma’da İspanyol Merdivenleri’nden Floransa’da Arno Nehri üzerindeki köprülere kadar her yerde ilk selamı göçmenlere verdik. 

Roma’da Aşk Çeşmesi’nin hemen ötesindeki bir restoranda ise Romanyalı bir kemancı bizi karşıladı. Selamlaşmadan sonra ilk çaldığı şu oldu:

- Üsküdar’a gider iken aldı da bir yağmur...

Bitince ortak paydayı söyledi:

- Hagi... Galatasaray...

İtalya, AB’ye 2000’lerden sonra giren ülkelerin de göç yolu.

Napoli’de Vezüv’ü de gören tarihi merkezde göçmen göremeyince şaşırdık. Öğrendik ki göçmenlerin kimi bölgelere girmesi yasaklanmış.

***

İtalya’da 25 Eylül seçiminin başlıca tartışma konusu göçmenler. Bir önceki seçim de öyleydi. Anketlerde birinci sırada göçmenlere karşı en sert politikalarıyla bilinen İtalya’nın Kardeşleri Partisi var. Bu partinin genel başkanı Giorgia Meloni, göçmenlerin İtalya karasularına girmeden denizden ablukaya alınmasını öneriyor. 

Bu durum “İtalya’da faşizmin ayak sesleri” yorumlarına neden oluyor.

Türkiye’nin de yaşadığı sorun İtalya’yı Akdeniz’in her yerinden kuşatıyor, siyasetin de göbeğine oturuyor. Yakın geçmişe kadar Avrupa’nın en büyük mülteci kampı Sicilya’daydı. 

İtalya’ya yasal olmayan yollardan girdiği saptanabilen göçmen sayısı günlük binin üzerinde. 

Bizi şehirden şehre taşıyan şoförümüz Giovanni’ye göçmenleri sorduk. Sigarasından derin bir nefes çekip şöyle dedi:

- İçlerinde iyi var kötü var. Mesele insan olmak. Bence mafya onlardan daha tehlikeli!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024
Zafer sorumluluğu... 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları