Korkuttuğun kadar korkuyorsun da...

11 Ocak 2022 Salı

Millete saldığın iki şey var:

Vergi salmak, korku salmak!

Verebileceğin bir şey kalmadı. Sadece bunları verebiliyorsun. Aslında geldiğin nokta, Türkiye’yi IMF kapısına götürmekten daha beter hale getirdi. Ekonominin IMF’ye teslim edildiği dönemlerde yapılan iki şey vardı:

1- Bütün fedakârlığı, zam, vergi ve benzer yollarla milletin üstüne yıkmak.

2- Bunu yaparken de kamu harcamalarını kısıp seçim ekonomisi uygulanmasını engellemek.

Şimdi birinciyi uyguluyorsun. IMF gelse bundan daha yüksek zam, bundan daha düşük maaş dayatmazdı. Bunun yanında ihale zenginlerinden bina-makam aracı kiralamaya kadar pek çok kara deliğe de izin vermezdi.

Sözün özü, IMF’nin araçlarıyla milleti cendereye alıp iktidar gücüyle susturuyorsun!

Yaptığın millete IMF’cilikten başka bir şey değil!

***

İnsanları susturmak için kullandığın başlıca yöntem olarak seçtiğin “korkutma” her tarafı açık elektrik teli gibi bir şey. Kabul et, sen de korkuttuğun kadar korkuyorsun! 

Belki tam tersi, korktuğun için korkutuyorsun!

Yarattığın kutuplaştırma, hatta düşmanlaştırma dilinde geri dönülecek noktayı aştın. Bereket, toplumun bir arada yaşama kültürü, senin yerleştirmeye çalıştığın fay hatlarına prim vermiyor. 

Senden olmayan herkese terörist diye diye bu kavramı da pelteleştirdin. Şimdi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde davul zurnayla, ilanen terörle iltisaklı, terör örgütü aparatı aramaya hazırlanıyorsun!

Nasıl olacak?

İçişleri Bakanlığı müfettişleri ellerinde çanta, İstanbul’a terör operasyonuna mı çıkacak?

Diyelim ki bir çalışanın dayısının oğlu terör örgütü ile ilgili bir soruşturma geçirmiş. O kişiyi terörle iltisaklı ilan edip Ekrem İmamoğlu hakkında da “terörle iltisaklı kişiyi işe alıp İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni teröristlerle doldurmak” suçundan işlem mi yapacaksın?

Buna terör örgütleri bile güler...

Belki de terör örgütü elebaşları dikkatle bu operasyonlar izliyordur; dur bakalım nerelerde örgütlüyüz!

Hatta şöyle düşünseler bile yeridir:

Belediyeleri yönetiyoruz, iktidarları titretiyoruz, iş alımlarında belirleyici oluyoruz... Biz neymişiz be?

Bütün bunlar senin şu korkularını bastırmaya yetmez:

- Geçen ağustosta her şey yıl sonunda iyi olacak dedik, tersi oldu. Şimdi yaz aylarında iyileşecek diyoruz, ya yine daha kötüye giderse?

- Elde satılacak bir varlık kalmadı. Artık arazi satmaya başladık. Ya Hazine tümüyle boşalırsa?

- Millete sokağa çıkma, tepki gösterme, sesini çıkarma diye diye bugünlere kadar geldik. Ya kaybedecek bir şey kalmaz da öfkesi yükselirse?

- Başlıca gücüm, “Tamam biz bozduk ama yine biz yaparız. Bizden başka seçenek mi var” demek. Ya muhalefet, muhalefet etmenin ötesine geçer de “Emaneti bize verin” diye bastırırsa?

Haklısın, bunlar içi boş korkular değil. İşte korktukça da korkutmaya girişiyorsun!

***

Bütün bunları yaparken bir yandan da “Milletimizi kucaklıyoruz” söylemlerini ihmal etmiyorsun...

Son haftalarda dediklerine bir bak:

- Anırsalar da anırmasalar da doğru yoldayız...

- Birilerini havlatıyor, kendisi de arkadan izliyor...

Bu sözleri biz sütuna alıp almamakta tereddüt ediyoruz, sen söylemekte tereddüt etmiyorsun!

Milletin içindeki gönül köprülerini yıktıktan sonra Çanakkale Boğazı’na üç köprü yapsan ne olur on köprü yapsan ne olur...

Vicdanın örümcek ağı bağladıktan sonra memleketi demir ağlarla örsen ne olur örmesen ne olur...

Millet ucuz ekmek için sokakta kuyruğa girdikten sonra sokağa çıkanı terörist ilan etsen ne olur etmesen ne olur...

Canından bezen seçmen değiştirme kararı verip “Artık bu sefer...” dedikten sonra gitmem desen ne olur demesen ne olur...

Anladık, her şey daha kötüye gidecek diye çok korkuyorsun ama...

Korkma...

Millet var!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları