Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Merkel'e Açık Mektup (23.02.2013)

23 Şubat 2013 Cumartesi

Sayın Angela Merkel,

\n

Son anda bir değişiklik olmazsa yarın Türkiyeye çalışma ziyareti

\n

yapacaksınız. Şimdiden hoş geldiniz diyorum.

\n

Ziyaretinizin iki ülke arasındaki çok yönlü ve yoğun ilişkileri daha ileri götürmesini, kimi olumsuzlukları da gidermesini dilerim.

\n

Ben, nüfusunun dörtte biri, başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerinde çalışmaya gitmiş bir Anadolu kasabasında büyüdüm. Avrupa deyince, hatta gurbet deyince akla ilk gelen sözcük Almanya olurdu.

\n

1960’larda Almanyaya giden ilk kuşağın üzerinden dört kuşak geçti. Çoğu Almanyaya yerleşti, dönenler de bağını kesmedi.

\n

Almanyaya yerleşen Türkler artık sizin toplumunuzun bir parçası. Özgürlükte zaman zaman Almanyanın değişik kentlerinden Türklerin daveti üzerine konferanslara konuşmacı olarak çağrılırdım. Bu gezilerde de Türklerin, Almanyaya kalıcı olarak yerleştiğini, dönmeye niyetinin olmadığını ama Türkiye ile nefes alıp verdiğini gözlemlerdim.

\n

***

\n

Sayın Merkel,

\n

Türkiye ziyaretiniz sırasında elbette devletten devlete ilişkiler konuşulacak; ABye tam üyelik sürecinden terörle mücadelede işbirliğine kadar pek çok konu masaya yatırılacak. Ancak Almanyada yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarının da ikinci plana atılmamasını dilerim. Bunlardan bazılarını sıralamak isterim.

\n

Uyum deyince sadece yabancıların Almanyaya uyumu anlaşılmamalı. Almanların da yabancılarla birlikte yaşamayı içselleştirmesi için çalışmalar yapılmalı.

\n

Yabancıların artık kalıcı olduğu kabul edilmeli.

\n

Yabancılara yerel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı tanınmalı.

\n

Vize uygulaması kaldırılmalı.

\n

Aile birleşmelerinde zorluk çıkarılmamalı. Almanyaya kalıcı olarak gelme hakkı elde etmiş Türklere uygulanan, Türkiyede Almanca kursuna gitme zorunluluğu yerine Almanyada uyum kursu getirilmeli.

\n

Çifte vatandaşlığın önü açılmalı.

\n

Yabancı çocukların anadilini öğrenmeleri için özel bir program yapılmalı.

\n

Bakım evlerinde yabancı uyruklu yaşlı kuşağın kendi kültürüne göre düzenleme yapılmalı.

\n

Yabancı düşmanlığı ve ırkçılıkla mücadele çok boyutlu bir devlet politikası olarak ele alınmalı.

\n

Kamu işyerlerinde yabancıların ülke nüfusuna oranı dikkate alınarak istihdam sağlanmalı.

\n

***

\n

Sayın Başbakan,

\n

Aktardığım sorunlar özünde Almanyanın iç işidir. Ancak çağımızda insanca yaşama değerleri evrenseldir. Karşılıklı ilişki içindeki devletler, demokrasiden hukuka, toplumsal hoşgörüden insan haklarına kadar her alanda birbirlerinin sigortasıdır.

\n

Türkiyede hukukun nasıl işlediğini Deniz Feneri davası aracılığıyla Alman kamuoyu da gördü. Türkiyede hukuk, pazarlıkla işleyen bir iktidar organı haline gelmiştir.

\n

Türkiyede öğrenciler, akademisyenler, gazeteciler, avukatlar, sanatçılar, askerler, yazarlar, milletvekilleri hukuksuz, delilsiz tutuklanmakta, yıllarca cezaevinde çürümeye bırakılmaktadır. Türk ordusunun düşürüldüğü durum, uluslararası yayın organlarının da başlıca konusu haline gelmiştir.

\n

Berlinde yargıçlar var sözünü iyi bilirsiniz. Biz de hukuksuzluğa karşı verdikleri mücadeleye bakıp Türkiyede avukatlar var demiştik. Şimdi avukatlar da iktidar hukukunun saldırısı altındadır.

\n

Size bu satırları Münih yakınlarındaki, şu anda müze halinde getirilmiş olan, benim de iki kez gezme fırsatı bulduğum Dachau Toplama Kampına benzer bir cezaevinden yazıyorum.

\n

4 yıldır tutuklu olarak yargılanıyorum. Gazeteciyim. Mesleki faaliyetlerimden suç üretildi. Üstelik gazeteciliğim terör eylemi sayıldı. Eline silahı en son 1982 yılında zorunlu askerlik hizmeti sırasında almış olan ben, çalıştığım gazetenin de bombalanmasından sorumlu bir terör örgütüne üye olduğum gerekçesiyle yargılanıyorum.

\n

Almanyanın geçmişiyle hesaplaşıp tarihteki yerine koyduğu gaz odalarından daha kötü ne olabilir sorusuna şu yanıtı verebilirim:

\n

Türkiyedeki yargılama salonları”!

\n

18 Şubatta 276. duruşma yapıldı. Genel bir hesaplamayla 4 yıldır süren yargılama boyunca yaklaşık üç bin saat yargıç karşısında kaldım. Yanlış okumadınız, 3000 saat! Ve hâlâ hakkımdaki delillerin hukuki değeri olup olmadığına karar verilmedi.

\n

Dava muhalifleri susturmaya, toplumu korkutmaya yönelik bir cadı avına dönünce ben de mücadelemi ve hukuk arayışımı kalemi elden bırakmadan siyasal olarak verme kararı aldım. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş sürecinden bugüne her aşamada var olan Cumhuriyet Halk Partisinden seçime girdim ve İzmir Milletvekili oldum.

\n

Türkiyede 100e yakın gazeteci, 8 milletvekili halen cezaevinde.

\n

Hukuku ayaklar altına alan otoriter yönetim anlayışını meşru kılmak da bu zulme ortak olmak demektir.

\n

Kaygılarımla.

\n

\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Atatürk bakışı gerek 11 Aralık 2024
BOP’ta yeni süreç! 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları