Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

ODTÜ Kıyımı Ormandan Öte

26 Ekim 2013 Cumartesi
ODTÜ Kıyımı
Ormandan Öte
Bir ormanın yetişmesi için 80 yıl
gerekiyor. Bu, dört nesil demek.
En çabuk büyüyen fidan bile 15-20
yıl sonra ağaç olur. Anadolu’da bir çocuk doğduğunda, evlenirken
kerestesini satıp düğün yapmak için kavak
ağacı dikilir. Ege’de “Torunun için iyi bir şey
yapmak istiyorsan zeytin ağacı dik” diye bir
söz vardır.
ODTÜ ormanı, bugünkü hükümet
üyelerinin yaş ortalamasından daha uzun
bir zaman diliminde bugünkü görünümüne
kavuştu.
Orada kıyılan her ağaç, geçmişteki 2-3
kuşağın mirasının yok edilmesi, gelecekteki
2-3 kuşağın da hakkının yenmesidir.
ODTÜ’deki ağaç kıyımı, yangından bile
beter bir durumdur. Bir orman yandığında
toprak kendini hemen yenilemeye girişir.
Kısa sürede canlılık başlar. Hatta öyle ki,
geçmiş on yıllardan kalan, ormanın altında
yeşerme olanağı bulamayan pek çok tohum
yeniden filizlenir.
Orman mühendisleri bu yolla kimi
kaybolmuş türlerin bile yeniden gün ışığına
çıktığını söylerler.
***
ODTÜ’deki ağaç kıyımı sadece yok edilen
ağaçların sayısıyla ilgili bir durum değil.
Medeni insan, dünyayı babamızdan miras
aldığımızı düşünmez, çocuklarımızdan ödünç
aldığımızı düşünür.
Medeni ülkelerde kentin ortası insan
odaklıdır, bizde araç odaklı.
Belki de her şeyi araç olarak
gördüğümüzden!
Medeni ülkelerde kentin ortasından
su geçer, bizde otoyol geçiyor. Sular da kurtuluyor.
Dünyanın pek çok ülkesinde “kent parkları”
denilen büyük yeşil alanlar vardır. Daha
küçük olanlara “semt parkları” adı verilir.
Bizim kentlerimizde “büyük” dediğimiz
parkların çoğu, bu ülkelerdeki semt
parklarından daha küçüktür.
Şili’nin başkenti Santiago’da kent parkının
ortasında nefes nefese tırmanabildiğim,
ağaçlarla örülü bir tepe anımsıyorum.
İspanya’nın başkenti Madrid’in ortasındaki
Returo Parkı’nda yürüye yürüye ne güzel
kaybolmuştum. Girdiğim kapıya dönmem
için sadece parkın içinde sefer yapan araçları
önermişlerdi.
Bizde ise yenileri eklenmek bir yana
mevcut yeşil alanlar yok ediliyor.
Atatürk Orman Çiftliği, talan çiftliğine
döndü.
Bugün ODTÜ’ye kıyısından vurulan
tırpan, yarın yüreğine inecek bir hançerin
habercisidir. ODTÜ arazisine ilişkin kimi imar
planı oyunları bunun ipuçlarını vermektedir.
***
ODTÜ öğrencilerinin başlattığı
kıyımı durdurma girişimi belli ölçülerde
başkentlilerden de destek buldu. Öğrencilere
yönelik saldırının artması, işin içine eli sopalı
karanlık kişilerin de girmesiyle ODTÜ’ye
destek şehirler arası hale geldi.
Bu durum Gezi ruhunun canlılığını
koruduğunu gösteriyordu.
Başbakan’ın bu gelişmeler karşısındaki
tutumu şaşırtıcı değildi. Bir süredir yeri
geldikçe altını çizdiğimiz “karşıtlıktan
beslenme” anlayışı devam ediyordu.
İktidarın izlediği yol şu:
- Ağaç kıyımına karşı çıkanların üzerine
çok sert gidilecek.
- Böylece eylemlerin kitleselleşmesi
engellenecek.
- Sert müdahale ile oluşan gergin ortamın
sorumluluğu eyleme katılanlara yüklenip
“çevreciliği savunanlar marjinal kavgacı
gruplardır” propagandası yapılacak.
- Ardından da her şeyin sorumluluğu ana
muhalefet partisine yüklenecek.
Bu oyunun bozulması, kenti korumanın
bütün kente mal edilmesinden geçiyor.
Öncelikle ne yapıp edip iktidarın karşıtlık
üretme girişimlerini boşa çıkarmak gerekiyor.
Gezi’nin ruhu her şeye ama her şeye
karşın güler yüzlü direnmeydi. En büyük
güç, mizahtı. Ne olursa olsun onu elden
bırakmamak gerekiyor. Bu yol, toplumsal
sempatiyi de beraberinde getirecektir,
“halktan kopuklar” algısı üretilmesini
engelleyecektir.
ODTÜ bunun formülünü bulacaktır.
Onca formülü çözen ODTÜ’lüler böyle bir
formül mü bulamayacak!


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Asgari ortalama ücret! 12 Aralık 2024
Atatürk bakışı gerek 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları