Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Önce Tezkere Sonra Bayram!

30 Eylül 2014 Salı

Meclis, tezkere, savaş, kara harekâtı, uluslararası koalisyon, IŞİD terör örgütü mü tartışmalarının gölgesinde açılıyor.
Meclis Başkanı Cemil Çiçek dün yaptığı, “İçeriğini bilmiyorum ama, anladığım kadarıyla hükümet tezkerenin bayramdan önce geçmesini istiyor” açıklamasını Türkçeye şöyle çevirmek gerekiyor:
“İşin şakası yok, tezkerenin kamuoyunda çok konuşulmadan geçmesi lazım. Bana düşen bunu sağlamaktır. İstek büyük yerden, bunun başka bir seçeneği yok...”
Bayramlar siyasiler için oldukça “tehlikeli” dönemlerdir. Zira seçim bölgelerine giderler, toplumla doğrudan temasa geçerler. Siyasetle çok yakından ilgilenmiyormuş gibi görünen halkımız, Mehmetçiğin yurtdışına gönderilmesi, ulusal çıkarlarımızla ilgisi tartışmalı çatışmalara sokulması gündeme geldiğinde yutkunur. Milletvekillerine, “aman iyi düşünün” der. Bunun geçmişte değişik örnekleri vardır. O nedenle hükümet ABD’de söz verdiği tezkerenin Kurban Bayramı’na kurban gitmesini istemiyor.
Görünen o ki, Meclis yeni yasama yılına başladıktan hemen sonra tezkereyi görüşecek ve tatile girecek.

***

Erdoğan ABD ziyaretinin ardından 180 derecelik dönüşü çok kararlı ifadelerle dile getirdi. “Kara harekâtı şart” deyip kestirdi attı. Arkasından da bir dizi koşulumuzun olduğu haberleri sızdırıldı. Buna göre IŞİD terörü ile mücadelede başarı isteniyorsa kara harekâtının kaçınılmaz olduğu müttefiklerle paylaşılırken, Türkiye topraklarında yabancı asker bulundurulmasına izin verilmeyecek, Türkiye’nin güvenliği açısından kamuoyunda “tampon bölge” diye tanımlanan bir koridor oluşturulması istenecek...
Erdoğan ve çevresinin sözlerini de Türkçeye şöyle çevirebiliriz:
“Eyy ABD, sana karşı çıkmış gibi görünelim, çok koşul öne sürmüşüz de sana kök söktürmüşüz gibi olalım, ama sonuçta siz ne isterseniz onu verelim...”
Bu oyun şimdilik fena gitmiyor.
En güzel gelişmelerden biri de her şeyden sorumlu Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın Kandil’e yönelik IŞİD eleştirisiydi. Kandil, dilini kana bulayıp Türkiye’deki çatışmasızlığın biteceğini söyleyince Akdoğan şu karşılığı verdi:
“Kandil’de yan gelip yatıyorlar. Türkiye’yi tehdit edeceklerine IŞİD’le savaşsınlar...”
Bu da oldu! Belki de dünya tarihinde ilk kez bir Başbakan Yardımcısı, ülkesini tehdit eden bir terör örgütünü “tembellikle” suçladı. Belki de bu demecin doğrusu şu olmalıydı:
“Kandil yan gelip yatma yeri değildir!”

***

Muhalefet partilerinin tezkereye bakışı birbirinden farklı.
CHP; önce tezkerenin içini görelim, ama prensip olarak askerimizin ucu belirsiz bir çatışmaya sokulmasına karşıyız, diyor.
MHP; tezkerenin bütün ayrıntılarını bilmek isteriz, terörle mücadeleye evet ama, dayatmayı da kabul etmeyiz, diyor.
HDP tezkereye karşı. Zira Irak ve Suriye’nin Türkiye sınırına yakın bölgelerinde başka bir “güçlü kontrol” istemiyor. Koalisyon içinde olsa bile Türk askeri oraya gittiğinde kalıcı olabilir, bundan kendi doğal tabanı da olumsuz etkilenebilir. HDP bir yandan IŞİD’le mücadelede Türkiye’nin daha aktif olmasını istiyor, bir yandan hiç rol almaması tezini işliyor.
Bu tabloda ana sorumluluk CHP’de görünüyor. Böylesi durumlarda gidişi tüm boyutlarıyla irdeleyip göz önüne sermek genellikle CHP’ye düşer.
İçeride ve dışarıda iyi anlatabileceği bir stratejiyle, içinde çözümler de barındıran bir yol haritasıyla birlikte...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Atatürk bakışı gerek 11 Aralık 2024
BOP’ta yeni süreç! 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları