Prof. Şenol olayı bir kadavra gibi inceliyor!

04 Ağustos 2022 Perşembe

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol’u 2020 ilkbaharında Covid-19 salgını ile ilgili gerçekleri öğrenme arayışı içinde tanıdık. 

Siyasetin kanun hükmünde kararnamelerle salgını engelleme arayışı içinde olduğu bir süreçte düşündüklerini bilimsel gerçekler ışığında korkmadan söyleyen bir bilim insanı olarak öne çıktı.

İktidarın çizdiği çerçevenin dışına çıkmamaya özen gösteren “uzmanlara” seslendi:

- Halka yalan söylemeyin!

Salgının bitmesi için her şeyin yapıldığını, ekonominin etkilenmemesi için özen göstermek gerektiğini söyleyen siyasilere seslendi:

- Bu mücadele sizin işiniz değil. Bilim insanlarını özgür bırakın, alınması gereken önlemleri onlar saptasın!

Aşı çalışması yapıldığını, en kısa sürede yerli aşının uygulanması için son aşamaya gelindiğini söyleyen iktidar bürokratlarına bilimin yolunu gösterdi:

- Bu aşamaya gelinmesi için hangi süreçler gerektiği ülkelere göre değişmez. Bilimin kuralları vardır. Yerli aşı sürecinin inandırıcı boyutu yok. Yanılıyorsak, çalışmalarınızı bize açın, görelim. Halka yalan söylemek suçtur!

***

Prof. Şenol, daha önce de gerçekleri söylediği için tehdit edilmişti. Onun yanı sıra iktidarın salgınla ilgili söyleminin dışına çıkan bilim insanları da bundan payını almıştı. 

Son olarak 29 Temmuz günü Prof. Şenol’u Ankara’daki çalışma ofisine iki dana dili bırakarak tehdit ettiler.

Olayın günü, mesajı, sonrasında olanlar, bütün yönleriyle bir Türkiye klasiği.

Sıralayalım:

1- CHP’nin sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesiyle ilgili yasa çıkarmak üzere Meclis’in toplanmasını önerdiği süreçte böyle bir tehdit oluyor. İktidar bu durumda bile Meclis’in toplanmasına karşı çıkıyor, aç-kapa süreci altı dakika sürüyor.

2- Prof. Şenol’u tehdit eden Mustafa Yücel ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılıyor. Elbette tutuksuz yargılama esastır. Ancak onlarca kişi sadece şüphe üzerine aylarca tutuklu kalırken “suçu sabit” bir kişi ifadesi alındıktan sonra serbest kalıyor. Oldu olacak ifade için yormasaydınız, ayağına gidip düşüncelerini alsaydınız!

3- Mustafa Yücel, adının başına “Op. Dr.” sahte unvanı koyuyor. İfadesini verdikten sonra yine aynı sahte unvanı kullanıp “Durmak yok, yola devam” diyor! Yani bir doktorun gerçekleri söylemesi suç, bir zanlının sahte doktor unvanı kullanması serbest!

4- Mustafa Yücel “dana dili” ile yetinmiyor, sosyal medyada kendisini “avcı” diye tanımlayıp, av için beklediğini söylüyor. 

5- Bütün bunlardan sonra Prof. Şenol’a koruma veriliyor. Devletin temel görevi bilim insanlarına koruma vermek değil, korumaya gereksinim olmayacak şekilde işini yapmasını sağlamaktır. 

***

Prof. Şenol’la dün konuştuk. Olayın bütün yönleriyle bilincinde. Şöyle diyor:

“Bizi paralize etmeye çalışıyorlar. Konuşmamızı, gerçekleri söylememizi engelleme çabası. Olaydaki ironinin farkındayım. Olayı bir bilim insanı olarak bir kadavrayı analiz eder gibi inceliyorum. Buradan kurban ya da kahraman çıkmayacak. Tarihte de bilim insanlarını susturmak isteyenler olmuştur. Ama hep bilim kazanmıştır.”

Esin hocanın dediği gibi... “Gençlerin beynini zehirliyor” diye baldıran zehiri ile öldürülen Sokrates... Gökte başka gezegenler var dediği için kiliseye karşı çıkıyor diye yakılarak öldürülen Giordano Bruno... Fazla buluş yaptığı için giyotine gönderilen kimya biliminin kurucusu Antoine-Lavrent de Lavoisier...

Daha niceleri... Gerçeğin peşinde olduğu için öldürülenler, düşündüklerini söylemekten vazgeçmedikleri için bilim gelişti...

Prof. Esin Davutoğlu Şenol, bunca karanlığın ortasında bir bilim ışığımızdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakozgiller! 23 Nisan 2024
İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları