Seçim güvenliği!

13 Ağustos 2022 Cumartesi

Demokrasi için kullanılan tanımlardan biri şudur:

İktidar dünyanın her ülkesinde vardır, muhalefet ise sadece demokrasisi rayına oturmuş ülkelerde vardır.

Bunu seçimlere indirgersek şöyle diyebiliriz:

Seçim dünyanın her ülkesinde vardır, adil ve güvenli seçim ise sadece hukuk devletlerinde vardır!

Türkiye’de zaten pek çok alanda güvenlik sorunu var. KPSS ile sınavların güvenliğinin kalmadığını bir kez daha gördük.

TÜİK’le devletin rakamlarına güven olmadığını en az ayda bir kez yaşıyoruz. Son enflasyon oranında DİSK, ENAG ve TÜİK çok farklıydı.

Bakan Nebati’den iktidarın ekonomi politikasına güven olamayacağını bir kez daha anladık.

Cemevlerine yönelik karanlık hareketler akla her şeyi getiriyor, toplumda insanların birbirine güveni hedefe konuyor.

***

Seçim güvenliği demokrasiden ekonomiye kadar her şeyin başı...

Kılıçdaroğlu’nun seçmen listelerine ilişkin söylemi konuyu yeniden gündeme getirdi. Türkiye tam bir hukuk devleti olsa, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerinin seçimi iktidarın elinde olmasa, seçim geceleri akla hiç olumsuz bir şey gelmese, sandıktan çıkana kimsenin itiraz etmeyeceği bir güven oluşsa siyasi partilerin ayrıca sandık, seçmen, seçim güvenliği üzerinde durmasına gerek kalmaz. 

Türkiye’de öyle mi?

Her şeyi bir kenara koyalım, İstanbul seçimlerini anımsatalım. 31 Mart 2019 gecesi saat 19.15’te yayın yasağı kalktı. Anadolu Ajansı (AA) ilk sandık sonucunu duyurdu:

Binali Yıldırım yüzde 55.03, Ekrem İmamoğlu yüzde 41.97!

13 puan fark var.

CHP’li seçmenin moralini bozmaya, “Yine kaybettik” deyip sandık başlarından çekilmeye bire bir!

İlerleyen saatlerde AA sık sık veri akışını durdurdu. Saat 23.30’da Binali Yıldırım sahneye çıktı. Yayladan ovaya bağırır gibi seslendi:

“İstanbul’u kazandık!”

Birkaç dakika sonra İmamoğlu sahneye çıktı, Yıldırım’a çaktı:

“Hayır kazanmadın... Ben öndeyim...”

İmamoğlu’nun kazandığı an, o andır. İmamoğlu’na o anı yaşatan da CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun önderliğinde parti örgütüdür.

Sonrası malum...

Eğer o gece iyi organize edilmeseydi, sadece seçim kurullarına güvenmek yerine adeta ayrı bir seçim güvenliği hattı kurulmasaydı, Binali Yıldırım’ın zafer konuşmasından sonra oylar sabaha kadar yükselip düşecek, gün ağarırken kesin olmayan resmi sonuç açıklanacak, CHP iki gün içinde itiraz edecek, atı alan Üsküdar’ı geçecekti!

CHP önündeki seçimlere, sandık ve seçmen güvenliği açısından da hazırlanıyor. Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz günlerdeki görüşmemizde bu konuya ayrı bir önem verdiklerini üstüne basa basa söylemişti.

***

Son durum şu:

YSK, seçime katılma yeterliliği olan partilere her seçim döneminde iki kez seçmen listelerini veriyor. CHP’nin YSK’deki temsilcisi Mehmet Hadimi Yakupoğlu, yerel seçim, genel seçim ve cumhurbaşkanlığı seçimini gerekçe göstererek ortalama her yıl seçmen listelerini alıyor. Son 10 yıldır Emrehan Halıcı, Erdal Aksünger ve halen Onursal Adıgüzel sorumluluğunda genel merkezde bu listeler kayda geçiriliyor. CHP aynı zamanda seçmen olan 1.1 milyon üyesi ve ilçe örgütleri aracılığıyla seçim bölgelerinde olağanüstü bir değişim olup olmadığını kontrol ediyor. Yakupoğlu’nun YSK ile tamamen yasal zeminde kurduğu diyalogla genel doğrulama yapılıyor. Kılıçdaroğlu da bunca yıl sonra alınan bu mesafeden duyduğu övüncü dile getirmek için, “Bizdeki bilgiler YSK’de yok” diyor.

Vayy sen misin diyen?

Gelinen noktada CHP’nin hem seçime hem seçim güvenliğine hazırlanması gerekiyor. 

Güvensizlik değişim isteyenleri sandıktan soğutur.

Bu da demokrasinin felaketi olur!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024
Istakozgiller! 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları